ataturkun genclige hitabesi
ey turk gencligi! birinci vazifen, turk istiklâlini, turk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve mudafaa etmektir.
mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. bu temel, senin, en kiymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahlarin olacaktir. bir gun, istiklâl ve cumhuriyeti mudafaa mecburiyetine dusersen, vazifeye atilmak icin, icinde bulunacagin vaziyetln imkân ve serâitini dusunmeyeceksin! bu imkân ve serâit, cok nâmusait bir mahiyette tezahur edebilir. istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek dusmanlar, butun dunyada emsali gorulmemis bir galibiyetin mumessili olabilirler. cebren ve hile ile aziz vatanin, butun kaleleri zaptedilmis, butun tersanelerine girilmis, butun ordulari dagitilmis ve memleketin her kosesi bilfiil isgal edilmis olabilir. butun bu serâitten daha elîm ve daha vahim olmak uzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet icinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri sahsî menfaatlerini, mustevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr u zaruret icinde harap ve bîtap dusmus olabilir.
ey turk istikbalinin evlâdi! iste, bu ahval ve serâit icinde dahi, vazifen; turk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktir! muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda, mevcuttur!
k. ataturk
20 ekim 1927
atatürk ün gençliğe hitabesi
(bkz: gencligin ata ya cevabi)
mustafa kemal ataturk’un buyuk nutuk’unun sonunda tum bu eseri genclere emanet ediyorum diyerekten soyledi?i hitabe.sebebi ise mustafa kemal yanlyz bir devrimciydi ve ozellikle de kurtulu? sava?y sonrasynda yakyn arkada?lary hicbir devrimden yana olmamy?ty ve kendisini hep engellemeye caly?my?ty,mustafa kemal hicbirine guvenmemekteydi.tek guvendi?i millet ve genclikti.
(bkz: atatürk diyor ki)
ibret ile defalarca okunması gereken,ulu önderimizin ne kadar ileri görüşlü,günümüzde başımıza gelenleri ne kadar önceden farkettiğini belgeleyen şaheser...
bu siralar cok daha fazla okunmasi gereken buyuk liderin hitabesi.
...butun bu serâitten daha elîm ve daha vahim olmak uzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet icinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri sahsî menfaatlerini, mustevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler...
atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır... çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür türkiyenin doğması, yeni türkiyenin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, atatürkün türk halkının işidir. şüphesiz ki, türkiyede giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.
john f.kennedy
(a.b.d.baskanı, 10 kasım 1963)
john f.kennedy
(a.b.d.baskanı, 10 kasım 1963)
"bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler"
lütfen dikkatle okuyunuz
(bkz: atam gerçekten kalk ya)
lütfen dikkatle okuyunuz
(bkz: atam gerçekten kalk ya)
m.kemalin ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösterir bir belgedir hiçbir zaman eskimeyecektir
gelişme kısmının son cümlelerine adım adım yaklaştığımız, atamın hitabesi.
ey turk istikbalinin evlâdi! iste, bu ahval ve serâit icinde dahi, vazifen; turk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktir! muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda, mevcuttur!
bize birseyler soyluyor sanirim
bize birseyler soyluyor sanirim
bir türk gencinin ataya hitabesi
bir türk gencinin ataya hitabesi..(atatürkçü geçinen sahtekarlar zahmet etmesin bile!)
gerçek atatürkçülerin okuyacağını biliyorum
sevgili atam !
ilkokul birdim. miniciktim.
elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
bakışların keskindi. abcden sonra ilk öğrendiğimdin ; gazi mustafa kemaldin.
çocuktum...
bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
en azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
özgür geleceklere açılan pencereydin. sözün özü benim sevgili atam;
kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
beni milli bir şekilde eğitenler, failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, niagara şelalesinin yükseklik ve debisini, yes, it is a pencil demesini, deli ibrahimin küpesini, bir bir kafama yerleştirdiler de; bana senin insan yönünü anlatmadılar.
sigara tiryakisi olduğunu, raki içtiğini, aşık olduğunu,
evlendiğini, boşandığını, kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp, için için ağladığını, özlemlerini, hasretlerini,
geleceği kazanmaya dair fikirlerini, anlatmadılar.
bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.
armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol kutladık...
kaçımızın ayağı su toplamıştı.kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 mayıslara yanarım.)
bir yandan; heykellerini diktik, dağa-taşa silüetlerini çizdik, her kitaba, her yazıya mutlaka senden alıntılar
yerleştirdik.
bir yandan ; her işin kolayına kaçtık, ticarette kazık attık, üretim yerine kopyaladık, bilim adamlarını sindirdik,
aydınları yargıladık, yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.
zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik,
aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
benim biricik atam ; biz demoklesin kılıcını sapından değil, keskin yanından tutmayı marifet bildik.
sözün özü sevgili atam ; senin ruhunu gıdım gıdım içtik, tükettik...
tükettik...
dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız...
türktük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ;
birinci vazifemiz ; türk istiklalini ve türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti...
uzun bir yoldu...
yorucu ve yıpratıcıydı...
adidaslarımız eskidi, mcdonaldsta mola verdik. belki de "bir türk dünyaya bedeldir" deyişini biz "her türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
verdiğin en önemli görev : bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem ,
"türk istiklalini ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," bilirim.
muhtaç olduğum kudretin, sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,
ellerinden hasretle öperim...
baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir atatürkçüsünüz
lütfen aşağidaki yaziyida okuyun ;
yer : türkiye yil: 1938 saat: 09.05 atatürk ölüyor
aradan onlarca yil geçiyor - atatürk tekrar dünyaya geliyor.
yil: 2007 - atatürk tekrar dünyaya geliyor... doğru meclise gidiyor, memleket nasil yönetiliyor görmek için, meclis kapisinda cumhurbaşkani, başbakan, devlet bakanlari karşiliyorlar. salonda en öne oturtuyorlar ve o günkü ülke sorunlari tartişiliyor...
oturum bitiyor, atatürk ü meclis lokantasina götürüyorlar, yemekten sonra otele göürüp , yatiriyorlar.... ertesi sabah otelden almaya gidiyorlar, atatürkün odasi bomboş..!! ve masanin üzerinde bir kağida yazilmiş ,
şu sözler var : "efendiler... ben istanbula gidiyorum, ordan bir vapura binip , tekrar samsuna çikacağim........ çünkü, bu ülkenin bir kurtuluş savaşina daha ihtiyaci var...
" bu kadar anlamli birşey daha yoktur , ülkemizin için "
.
bir türk gencinin ataya hitabesi..(atatürkçü geçinen sahtekarlar zahmet etmesin bile!)
gerçek atatürkçülerin okuyacağını biliyorum
sevgili atam !
ilkokul birdim. miniciktim.
elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
bakışların keskindi. abcden sonra ilk öğrendiğimdin ; gazi mustafa kemaldin.
çocuktum...
bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
en azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
özgür geleceklere açılan pencereydin. sözün özü benim sevgili atam;
kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
beni milli bir şekilde eğitenler, failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, niagara şelalesinin yükseklik ve debisini, yes, it is a pencil demesini, deli ibrahimin küpesini, bir bir kafama yerleştirdiler de; bana senin insan yönünü anlatmadılar.
sigara tiryakisi olduğunu, raki içtiğini, aşık olduğunu,
evlendiğini, boşandığını, kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp, için için ağladığını, özlemlerini, hasretlerini,
geleceği kazanmaya dair fikirlerini, anlatmadılar.
bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.
armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol kutladık...
kaçımızın ayağı su toplamıştı.kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 mayıslara yanarım.)
bir yandan; heykellerini diktik, dağa-taşa silüetlerini çizdik, her kitaba, her yazıya mutlaka senden alıntılar
yerleştirdik.
bir yandan ; her işin kolayına kaçtık, ticarette kazık attık, üretim yerine kopyaladık, bilim adamlarını sindirdik,
aydınları yargıladık, yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.
zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik,
aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
benim biricik atam ; biz demoklesin kılıcını sapından değil, keskin yanından tutmayı marifet bildik.
sözün özü sevgili atam ; senin ruhunu gıdım gıdım içtik, tükettik...
tükettik...
dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız...
türktük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ;
birinci vazifemiz ; türk istiklalini ve türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti...
uzun bir yoldu...
yorucu ve yıpratıcıydı...
adidaslarımız eskidi, mcdonaldsta mola verdik. belki de "bir türk dünyaya bedeldir" deyişini biz "her türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
verdiğin en önemli görev : bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem ,
"türk istiklalini ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," bilirim.
muhtaç olduğum kudretin, sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,
ellerinden hasretle öperim...
baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir atatürkçüsünüz
lütfen aşağidaki yaziyida okuyun ;
yer : türkiye yil: 1938 saat: 09.05 atatürk ölüyor
aradan onlarca yil geçiyor - atatürk tekrar dünyaya geliyor.
yil: 2007 - atatürk tekrar dünyaya geliyor... doğru meclise gidiyor, memleket nasil yönetiliyor görmek için, meclis kapisinda cumhurbaşkani, başbakan, devlet bakanlari karşiliyorlar. salonda en öne oturtuyorlar ve o günkü ülke sorunlari tartişiliyor...
oturum bitiyor, atatürk ü meclis lokantasina götürüyorlar, yemekten sonra otele göürüp , yatiriyorlar.... ertesi sabah otelden almaya gidiyorlar, atatürkün odasi bomboş..!! ve masanin üzerinde bir kağida yazilmiş ,
şu sözler var : "efendiler... ben istanbula gidiyorum, ordan bir vapura binip , tekrar samsuna çikacağim........ çünkü, bu ülkenin bir kurtuluş savaşina daha ihtiyaci var...
" bu kadar anlamli birşey daha yoktur , ülkemizin için "
.
beni anlamak devrimlerimi anlamak demektir diyen ata mın bize hitabesi.anlamayı bırakın artık okumayı bile beceremeyen biz gençlere hitabesi..okuduğunu anlamamak ile okumamak arasında ne kadar acı bir fark var düşündünüzmü hiç..hitabe yerine; sanal ortamdan kendine gelen sex partner lerinin mesajlarını okuyan,hergün ileride kocasını memnun etmek için yemek tarifleri okuyan,para derdine düşmüş ve sürekli borsa okuyan,hayata küsmüş sürekli ağır romanlar okuyan,ülkeyi yönetmesi gerekirken sürekli kartvizitlerin arkasını okuyan,yurdumun kaderini tayin edecek kelimeleri sürekli usa nın dudaklarından okuyan,tüm dünyadan haberdar olması gerekirken sadece spor ve magazin haberleri içeren "az sonra" altyazılarını okuyan,inşaat işçiliğinden gelip sanatçı mı mafya mı olmuş neidüğü belirsiz kültürlere takılmış kişilere eşlik edip başlarında bandana ar ile onbinlerce ağızdan ağlayarak yana yakıla "pala remzi" türküsünü okuyan,allah rızası için değil ya baba zorundan yada ekonomik çıkar gereği kuran okuyan,türbanı kafaya geçirip nerde benim üniversite hakkım diye laikliğe kafa tutma söylemleriyle martaval okuyan ve bu okuduklarıyla ata sından santim santim uzaklaşan gençlik,ata nın uğruna oluk oluk kan dökülen cumhuriyeti emanet ettiği gençlik,türk nüfusunun % 40 ını oluşturan gençlik,bu oylarıyla geminin kaptanını seçebilecek gençlik dediğim gibi artık bırakın anlamayı okumayı bile unutmuş gençlik.yoksa bunlar okuyupta unutulacak şeyler mi ;
"ey turk gencligi! birinci vazifen, turk istiklâlini, turk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve mudafaa etmektir.
mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. bu temel, senin, en kiymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahlarin olacaktir...........butun bu serâitten daha elîm ve daha vahim olmak uzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet icinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri sahsî menfaatlerini, mustevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr u zaruret icinde harap ve bîtap dusmus olabilir.
ey turk istikbalinin evlâdi! iste, bu ahval ve serâit icinde dahi, vazifen; turk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktir! muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda, mevcuttur!
bunları okuyupta anlayamayan,okuyupta unutan yada hiç okumayan bir gençlik mi bu vatana sahip çıkacak.gözlerinizi kapatın ve siyah beyaz kayıtlardan bildiğiniz o ince,cızırtılı ama yürekli ve coşkulu sesi duyar gibi olun..bu hitabe size,bize hepimize dinleyin ve dinletin..kimsenin duymazdan gelmesine izin vermeyelim.
"ey turk gencligi! birinci vazifen, turk istiklâlini, turk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve mudafaa etmektir.
mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. bu temel, senin, en kiymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahlarin olacaktir...........butun bu serâitten daha elîm ve daha vahim olmak uzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet icinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri sahsî menfaatlerini, mustevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr u zaruret icinde harap ve bîtap dusmus olabilir.
ey turk istikbalinin evlâdi! iste, bu ahval ve serâit icinde dahi, vazifen; turk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktir! muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda, mevcuttur!
bunları okuyupta anlayamayan,okuyupta unutan yada hiç okumayan bir gençlik mi bu vatana sahip çıkacak.gözlerinizi kapatın ve siyah beyaz kayıtlardan bildiğiniz o ince,cızırtılı ama yürekli ve coşkulu sesi duyar gibi olun..bu hitabe size,bize hepimize dinleyin ve dinletin..kimsenin duymazdan gelmesine izin vermeyelim.
muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
farkında mıyız,biliyor muyuz,görebiliyor muyuz ya da bazı şeylere gözlerimizi,kulaklarımızı fikirlerimizi mi kapattık.düşünmez mi olduk yargılamaz mı olduk..banane deyip bencil mi olduk..umursamaz,geçmişini bilmeyen mi olduk..ata düşünmüş ve yazmış bütün ileri görüşlülüğü ile..ata görmüş biz hala kör müyüz.ata düşünmüş bizim hala beynimiz mi yorgun biraz olsun düşünmeye hiç mi zamanımız yok..ölen bunca insanın,bu toprakların gözümüzde hiç mi değeri yok..türkiyem canım memleketim diye ortalıklarda gezinmek kolaydır.her şey mi lafta bizde.hiçbir şeyi uygulamamamak mı hedefimiz..cumhuriyete sahip çıkıyor muyuz.atamızın ilkelerinin ne kadar takipçisi,savunucusuyuz onu ne kadar seviyor,sayıyor ne kadar onunla ilgili fena istenmeyen şeyler duyduğumuzda ne kadar destekleyebiliyor ne kadar savunabiliyor yanlış düşünüyorsun diyebiliyoruz?.. bunların yanıtları kimine göre olumlu kimine göre olumsuz..işte bizim sorunumuzda bu belki de..senin yolunda hiçbir zaman hep beraber yürüyememek hep birilerinin arkamızdan çomak sokması..hani olmaz ya ama bu güzel bir ütopya..bir gün senin yolunda hep beraber yürürsek cumhuriyet,laiklik,,, ruhuyla işte o zaman tek yürek olarak sevecek,sayacak,özleyecek,izinden gidecek,değerlerine sahip çıkacak ve yaşatacağız seni...bu olmazsa da seni yine sevecek,sayacak,özleyecek,izinden gidecek,değerlerine sahip çıkacak ve yaşatacak bir gençlik var aslında...beyni yıkanmaya çalışılan ama onlara kendini kapatmış,onları duymayacak bir gençlik..atam izindeyizbiz...
farkında mıyız,biliyor muyuz,görebiliyor muyuz ya da bazı şeylere gözlerimizi,kulaklarımızı fikirlerimizi mi kapattık.düşünmez mi olduk yargılamaz mı olduk..banane deyip bencil mi olduk..umursamaz,geçmişini bilmeyen mi olduk..ata düşünmüş ve yazmış bütün ileri görüşlülüğü ile..ata görmüş biz hala kör müyüz.ata düşünmüş bizim hala beynimiz mi yorgun biraz olsun düşünmeye hiç mi zamanımız yok..ölen bunca insanın,bu toprakların gözümüzde hiç mi değeri yok..türkiyem canım memleketim diye ortalıklarda gezinmek kolaydır.her şey mi lafta bizde.hiçbir şeyi uygulamamamak mı hedefimiz..cumhuriyete sahip çıkıyor muyuz.atamızın ilkelerinin ne kadar takipçisi,savunucusuyuz onu ne kadar seviyor,sayıyor ne kadar onunla ilgili fena istenmeyen şeyler duyduğumuzda ne kadar destekleyebiliyor ne kadar savunabiliyor yanlış düşünüyorsun diyebiliyoruz?.. bunların yanıtları kimine göre olumlu kimine göre olumsuz..işte bizim sorunumuzda bu belki de..senin yolunda hiçbir zaman hep beraber yürüyememek hep birilerinin arkamızdan çomak sokması..hani olmaz ya ama bu güzel bir ütopya..bir gün senin yolunda hep beraber yürürsek cumhuriyet,laiklik,,, ruhuyla işte o zaman tek yürek olarak sevecek,sayacak,özleyecek,izinden gidecek,değerlerine sahip çıkacak ve yaşatacağız seni...bu olmazsa da seni yine sevecek,sayacak,özleyecek,izinden gidecek,değerlerine sahip çıkacak ve yaşatacak bir gençlik var aslında...beyni yıkanmaya çalışılan ama onlara kendini kapatmış,onları duymayacak bir gençlik..atam izindeyizbiz...
ata mızın geleceği çok önceden görüp öğüt vermesine rağmen, hala göremediğimiz, okuyamadığımız hitabedir.
boş kafalı, ülkenin gidişatıyla ilgili hiç bir fikri olmayan, aklı fikri adidaslarında converselerinde olan türk gençliği müsveddesine her gün en az beş defa okunuluası, anlatılası bir yazı. her okuduğumda lan biz bunların kaçanı yapıyoruz diye düşüncelere gark olmamamı sağlayan bir mustafa kemal atatürk şaheseri. sanki o zamanlardan bu günkü durumu tahmin etmişte akıllı olun demek için yazmış gibi.
her türk gencinin ezbere bilmesi gereken hitabedir, ne yazık ki ezbere bilenler çok azdır.
hababam sinifi nda konusu gecmisti.sinav sirasinda hoca genclige hitabe yi sormustu ve sonrasinda kopya cekiliyor sanarak sinifi mahmut hoca ya sikayet etmisti.sinif da hep bir agizdan ata nin hitabesi ni okumuslardi da hoca got olmustu.boyle bir atmosferi yasamak isteyen ben, kazik kadar adam olup da hala bu hitabeyi ezbere bilmeyip, kopya cekenine rastladiktan sonra ata ma ne cevap verecegimi bilememekteyim.
(bkz: atatürkün gençliğe hitabesi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?