mahsun kırmızıgül ün mustafa sandal la çekecekleri yeni filmin adı.
new york ta beş minare
haluk bilginer in imam rolü ile karşımıza çıkacağı film 5 kasım 2010 da sinemalarda olacakmış. filmde mustafa sandal ın yanı sıra zafer ergin, salih kanyon, hüseyin avni danyal, ali sürmeli, bora sivri, murat ünalmış gibi oyuncular da yer alıyor.
70 dakikası amerika da çekilecek olan filmde bu ülkede rol alacak kişilerin ismi ise sır gibi saklanmakta.
70 dakikası amerika da çekilecek olan filmde bu ülkede rol alacak kişilerin ismi ise sır gibi saklanmakta.
dünyaca ünlü time gazetesi/dergisi kapaklarını süsleyecek film olma niteliği olabilir mi düşüncesini akıllara getirtir.
veyahut time dergisi/gazetesi sayfa başı kapaklarını 5 minareyle süsleyerek bu filme medyatik destek de verirmiş.
fox kanalındaki bizden kaçmaz programında, filmde "hocaefendi" diye bahsedilen ve haluk bilginer in canlandırdığı imam tipinin fethullah gülen olduğu iddia edilmekte.
mahzun kirmizigul filmin cekimlerine ba$lami$. onceki filmleri kadar ses getirecegi soylenegelmekte.
filmin çekimleri bir buçuk ay önce falan bitmişti. kurgusu da yapıldı, şu an fragmanları dönmekte. 5 kasımda vizyonda.
filmin fragmanını buradan seyredebilirsiniz...
bişey söyliyim mi sözlük av mevsimininde fragmanını izledim ama bu başka be, adam yapmış yav...
http://www.dailymotion.com/video/xf00eq_new-yorkta-bey-minare_shortfilms
bişey söyliyim mi sözlük av mevsimininde fragmanını izledim ama bu başka be, adam yapmış yav...
http://www.dailymotion.com/video/xf00eq_new-yorkta-bey-minare_shortfilms
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:xxx:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
çalışmayan spoylırlardan bıktım. idare edin.
adam yapmış bea değil. adam sıçmış bea. 70 dakkası amerika da çekilmişse adamlar o kadar uğraşmışsa okuma yazma bilme oranına göre mi çektiniz filmi ki alt yazılı değil adamlrın ingilizce konuşmaları. mustafa sandal bile ingilizce konuşabiliyorken filmde herkes kendini ve yabancıları da başka birileri seslendirerek kötü dublajlı 5. sınıf amerikan filmi görüntüsü vermişler.
kötü adamın sonunda birisi çıkmaması, usual suspects deki kayzer soze gibi topallamadan normal yürüyüşe geçiş ayrıntısı gibi zekice bir yakın planla birini kötü adam ilan etmemesi filmin, sonunu açıkta bırakmakta.
cinayetler silsilesi de tam eski türk sinemaları sonu şeklinde geçiyor. mahzun un polis tiplemesindeki hıyarlığı ise hiç saymayacağım. adam interpolce aranan bir adamı almaya amerika ya gidiyor ama mobil telefondan bitlis deki dedesini arayıp haber veriyor. yok böyle bişi yahu!
gitmeyin. netten seyredin. bana hak vereceksiniz.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:xxx:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
çalışmayan spoylırlardan bıktım. idare edin.
adam yapmış bea değil. adam sıçmış bea. 70 dakkası amerika da çekilmişse adamlar o kadar uğraşmışsa okuma yazma bilme oranına göre mi çektiniz filmi ki alt yazılı değil adamlrın ingilizce konuşmaları. mustafa sandal bile ingilizce konuşabiliyorken filmde herkes kendini ve yabancıları da başka birileri seslendirerek kötü dublajlı 5. sınıf amerikan filmi görüntüsü vermişler.
kötü adamın sonunda birisi çıkmaması, usual suspects deki kayzer soze gibi topallamadan normal yürüyüşe geçiş ayrıntısı gibi zekice bir yakın planla birini kötü adam ilan etmemesi filmin, sonunu açıkta bırakmakta.
cinayetler silsilesi de tam eski türk sinemaları sonu şeklinde geçiyor. mahzun un polis tiplemesindeki hıyarlığı ise hiç saymayacağım. adam interpolce aranan bir adamı almaya amerika ya gidiyor ama mobil telefondan bitlis deki dedesini arayıp haber veriyor. yok böyle bişi yahu!
gitmeyin. netten seyredin. bana hak vereceksiniz.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:xxx:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
sinemadan kamera cekimi kimi ortamlarda payla$ilir olmu$.
filmin dvdsi cikmi$, dolayisi ile malum ortamlara du$mu$.
cok guzel bir film degil ama yine de guzel. cok guzel degil ama guzel yani, aman neyse. mahsun kirmizigulun daha once yazdigi ve yonettigi filmler yaninda hafizada yer edecek bir film olmami$ eger haluk bilginerin her zamanki gibi muhte$em performansini saymazsak. holywooddan pek cok star serpi$tirilmi$ filmin arasina. cehennem silahindan tut terminatorde ki allahin belasi robota kadar pek cok ki$i filmde, dolayisi ile filmin butcesi hayli yuksek tutulmu$ ama bu isimlerin topunu topla bir haluk bilginer etmiyor, bu filmde bunu cok daha net anladim. mustafa sandal da a$mi$ bir performans sergileyememi$, cok donuk geldi bana. film bir teror orgutu lideri olarak du$unulen birisinin masumlugunu konu aliyor.
filmde holywood sinemasindan $u isimler rol aliyorlar;
(bkz: robert patrick)
(bkz: danny glover)
(bkz: gina gershon)
filmin sitesi de $u $ekilde;
http://www.newyorktabesminare.com/
son olarak filmin kimi yerlerinde dublaj yapilmi$ mecburen ancak o kadar berbat bir dublaj olmu$ ki, nasil buna gonulleri razi geldi de filmi bu hali ile piyasaya surduler anlamak mumkun degil.
filmde holywood sinemasindan $u isimler rol aliyorlar;
(bkz: robert patrick)
(bkz: danny glover)
(bkz: gina gershon)
filmin sitesi de $u $ekilde;
http://www.newyorktabesminare.com/
son olarak filmin kimi yerlerinde dublaj yapilmi$ mecburen ancak o kadar berbat bir dublaj olmu$ ki, nasil buna gonulleri razi geldi de filmi bu hali ile piyasaya surduler anlamak mumkun degil.
bana, son 200 yıllık, ne olduğumuzdan/olmak istediğimizden emin olamadığımız, kendimizi ifade edemediğimiz, var oluşumuzun sebebini anlamaya/anlamlandırmaya çalıştığımız zamanları ve elbette çarpık kentleşme, rant, soygun/vurgun, sömürüyle dolu günümüzü de düşündüren film.
o kadar çok şeyden bahsetmek istemiş ki mahsun kardeş, aslında o kadar dolu ki... bu kadar çok şeyi anlatmaya çalışıp, hiçbirşey anlatamama yerine, bir adet amaç/mesaj belirleseydi daha isabetli olurdu sanırım.
arabalar patlıyor, uçaklar kalkıyor, silahlar, koşturmacalar, aşklar... da hepsi üst üste konulunca bir film etmiyor maalesef. ismi bile çok şey ifade edebilirken tek başına, onlarca senaryoya müsaitken...
birçok pop şarkının birkaç cıstak melodiye söz yazılarak piyasaya verildiği günümüzde, sinemamızın tam da yükselişe geçtiği bu dönemde pek kötü bir örnek. kötü bir örnek de tamamen kötü demek değil aslında. bu kötü, deyip daha iyisini yapabilir, yapmalı birileri.
o kadar çok şeyden bahsetmek istemiş ki mahsun kardeş, aslında o kadar dolu ki... bu kadar çok şeyi anlatmaya çalışıp, hiçbirşey anlatamama yerine, bir adet amaç/mesaj belirleseydi daha isabetli olurdu sanırım.
arabalar patlıyor, uçaklar kalkıyor, silahlar, koşturmacalar, aşklar... da hepsi üst üste konulunca bir film etmiyor maalesef. ismi bile çok şey ifade edebilirken tek başına, onlarca senaryoya müsaitken...
birçok pop şarkının birkaç cıstak melodiye söz yazılarak piyasaya verildiği günümüzde, sinemamızın tam da yükselişe geçtiği bu dönemde pek kötü bir örnek. kötü bir örnek de tamamen kötü demek değil aslında. bu kötü, deyip daha iyisini yapabilir, yapmalı birileri.
finale kadar "ulan du belki bişiler olur" merakıyla izlenip, finalde sıvayan ((bkz: sıvamak)) filmdir.
hayatımda boşa geçen 2 saatlerden bir tanesidir.
hayatımda boşa geçen 2 saatlerden bir tanesidir.
bir insanın karmaşık hayalleri vardır. daldan dala atlar düşünceleri. beyazı düşünürken siyahta gelir aklına, ama bunları birleştirip gri elde etmek yerine parça parça koyup saçma sapan bişi çıkar ortaya. işte bu da öyle bir film.
halbuki haluk bilginer’i hoca profilinde görünce ne de umutlanmıştım. her ne kadar mahsun kırmızıgül adına şüpheyle yaklaşsamda (türkücü geçmişi nedeniyle değil, inanın) haluk bilginer kaliteli projelerin habercisidir benim için. ama ne yazık ki bu filmi izledikten sonra yaşadığım his hayal kırıklığı ve pişmanlık (boşa giden param ve zamanımdan dolayı).
özellikle senaryo çok kötü. o kadar kötü bir senaryo ki tonla gedik, açık, mantık hatası, zırvalık ve kopukluk bulabilirsiniz. mahsun kırmızıgül’ün senaryo yazma becerisi 4 yaşında bi çocuğun resim çizme becerisi kadar, bu kadar açık ve net söylüyorum. o değil, insan hiç mi araştırma yapmaz. bir de o ülkücülerin andının gösterildiği sahneyle bu film ne alaka! gerçekten anlamadım. birbiriyle alakasız sahneler, birbirinden eğreti ve kötü diyaloglar...
sırf göstermiş olmak için göstermek, sırf söyletmiş olmak için söyletmek... işte mahsun kırmızıgül’ün sineması bu.
senaryo kötüde yönetmenlik şahane mi, hayır. bi kere kamerasının bir dili yok. her sahne geniş açıyla çekilir mi. bu filmde çekilmiş. karakterlerin çoğu iki boyutlu. hiçbir derinlikleri yok. hele robert partick’in oynadığı karaktere iki boyutlu demeye bile dilim varmıyor. bildiğin bütün müslümanlardan nefret eden kötü amerikalı. nedeni de varmış güya! kardeşi ikiz kulelerde can vermiş. bu kadar basit ona motivasyon sağlamak için. danny glover karakter olarak biraz daha inandırıcıydı. ama dediğim gibi karakterlerin hiçbir derinliği yok.
haluk bilginer’in oyunculuğu yine bildiğimiz kalitede. zaten filmin (bence) en büyük kozu (ayrıca benimde filme gitme nedenim). ama o da nerdeyse her sahnede ağlıyor. kızını görüyor ağlıyor, bi laf söylüyor ağlıyor. malum, eğer iyi bir bi din lideri profili çizmişseniz onu her sahnede ağlatmalısınız.
filmde hoşuma giden iki unsur oldu sadece. ilki filmin başındaki terörist baskını. gerçekten iyiydi. bir türk filminde böyle sahneler görmek gurur verici. birde finaldeki duygusal patlama.. zaten mahsun böyle sahneleri iyi çekiyor. onun haricinde gerçekten tırt bir film. beş para etmez. argo dilim için bağışlayın ama ağdalı bir eleştiriye değecek bir film olduğunu dahi düşünmüyorum bu filmin.
son sözüm şudur; ben mahsun’un yerinde olsam, hadi oyunculuk neysede hikayelerimi mutlaka profesyonel bir senariste yazdırır, yönetmenliğide yardımcılıktan öte yapmazdım. bişeyi yapamıyosan yapmıycaksın.
özellikle senaryo çok kötü. o kadar kötü bir senaryo ki tonla gedik, açık, mantık hatası, zırvalık ve kopukluk bulabilirsiniz. mahsun kırmızıgül’ün senaryo yazma becerisi 4 yaşında bi çocuğun resim çizme becerisi kadar, bu kadar açık ve net söylüyorum. o değil, insan hiç mi araştırma yapmaz. bir de o ülkücülerin andının gösterildiği sahneyle bu film ne alaka! gerçekten anlamadım. birbiriyle alakasız sahneler, birbirinden eğreti ve kötü diyaloglar...
sırf göstermiş olmak için göstermek, sırf söyletmiş olmak için söyletmek... işte mahsun kırmızıgül’ün sineması bu.
senaryo kötüde yönetmenlik şahane mi, hayır. bi kere kamerasının bir dili yok. her sahne geniş açıyla çekilir mi. bu filmde çekilmiş. karakterlerin çoğu iki boyutlu. hiçbir derinlikleri yok. hele robert partick’in oynadığı karaktere iki boyutlu demeye bile dilim varmıyor. bildiğin bütün müslümanlardan nefret eden kötü amerikalı. nedeni de varmış güya! kardeşi ikiz kulelerde can vermiş. bu kadar basit ona motivasyon sağlamak için. danny glover karakter olarak biraz daha inandırıcıydı. ama dediğim gibi karakterlerin hiçbir derinliği yok.
haluk bilginer’in oyunculuğu yine bildiğimiz kalitede. zaten filmin (bence) en büyük kozu (ayrıca benimde filme gitme nedenim). ama o da nerdeyse her sahnede ağlıyor. kızını görüyor ağlıyor, bi laf söylüyor ağlıyor. malum, eğer iyi bir bi din lideri profili çizmişseniz onu her sahnede ağlatmalısınız.
filmde hoşuma giden iki unsur oldu sadece. ilki filmin başındaki terörist baskını. gerçekten iyiydi. bir türk filminde böyle sahneler görmek gurur verici. birde finaldeki duygusal patlama.. zaten mahsun böyle sahneleri iyi çekiyor. onun haricinde gerçekten tırt bir film. beş para etmez. argo dilim için bağışlayın ama ağdalı bir eleştiriye değecek bir film olduğunu dahi düşünmüyorum bu filmin.
son sözüm şudur; ben mahsun’un yerinde olsam, hadi oyunculuk neysede hikayelerimi mutlaka profesyonel bir senariste yazdırır, yönetmenliğide yardımcılıktan öte yapmazdım. bişeyi yapamıyosan yapmıycaksın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?