ölüme giderken gülümsemek ile gülümserken ölmek arasında konserve bir fiil i$te. insan salak değil mi zaten? salak olarak kalması gerektiği daha çoook evvelden kulağına fısıldandığına, yani; kader denen olgu, planlanmı$ın gerçekle$mesini bekleme süreci olarak addedilirse ve predestinasyonistler de konuya el atıp "hoop bilader ne alâka.. yok lan haklısın" derlerse ben de derim ki insan, tanrı dediği ve kusursuz kabul ettiği makrogücün "dünyevi hayat" adını verdiği filminde, "kader" adını verdiği senaryosunu okuyarak, "kul" rolünde gi$e rekorlarını kırmayı amaçlıyor.. (insan da pragmatisttir tanrı da!)
onun istediği, gala gecesinde $emsiyeli içki içmek ve flambe tıkınmak; seninki ise ba$arılı bir performans gösterip oscarı almak (cennet!).
o hâlde ölümsemenin, salak olduğu a$ikâr olan insan hayvanına en yakı$an/yakı$acak eylem olacağı da a$ikâr. lan o halde her $ey a$ikârsa benim de daha fazla konu$mama gerek yok. ölümseyeceğim ama size söz. söz lan.
olumsemek
olayı tam özümserken o dakika ölmek.
yılmaz erdoğanın 1992de yazdığı bir öyküsü. hüzünbaz sevişmeler kitabında yer alıyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?