aziz nesin

3 /
terso
ahh... aziz abim,günah çıkartıyoruz şimdi ama,keşke lafına kızmasaydık ,zaman seni haklı çıkardı...
nasıl gördük ülkenin yarısının rant uğruna ,cumhuriyet değerlerinin haysiyetini ayaklar altına aldığını...
eee...diyorum ki ,bu ülkenin yarısı çatlak derken,sana sövenler,vatansız diye bağıranlar şimdi asıl vatansızları görsün...

(bkz: ülkenin yüzde 47 sinin sikilmek istemesi)
tamu
22 temmuz seçimlerinden sonra değeri ve söyledikleri daha iyi anlaşılmış yazardır. umarız ki onu hala vatanına ihanet eden birisi olarak gören ve söylemeye çalıştıklarını anlamamaya ısrarla devam eden zihniyet de bu gerçekten, aziz nesin’in zamanında kabullenilmeyen ancak şu vakit doğruluğu aşikar olan söylemlerinden ders çıkarır kendine.

edit: hala anlamamakta ısrar edenler var. çevremde de, bilgi sözlük’te de. allah akıl fikir ihsan eylesin...
tncycc
kendine ait üslübuyla memleket meselelerini ele alışını ve hikayelerindeki kötü karakterlere insanı sinir edişini unutmak mümkün değildir.ülkemizde kara mizahın en önemli ismidir.ayrıca çok hoş kitap isimleri kullanır.nah kalkınırız, biz adam olmayız, düdük vs.
comengineer
seçim sonuçlarını içine sindirimeyen bir kısım tarafından şu günlerde " türkiyenin çoğunluğu aptaldır" anlamındaki sözü el üstünde tutulan kişidir.
güzel eserler vermiş olabilir ama kendi milletini aptal ilan edecek kadar aşağı düşmüşse tüm yaptıkları gölge de kalmış demektir.
ne yazıktır ki bugün sözde solcu olan her zaman halktan yana olduğunu iddia eden bir kesim aynı jargonla konuşmaktadır.önceden halkı uğruna asılmayı göze alacak kadar davasına bağlı olan solcularımızın yerini bugün "kraldan fazla kralcı" "devlet için millete rağmen" anlayışı almıştır.örnek aldıkları insanların darbelerle asıldığını unutan bu kişiler , bugün "ordu göreve" "28 şubatı geri istiyorum" sloganları atabilmektedir.makyavelist solculuk bu olsa gerek.

(bkz: deniz gezmişin kemiklerini sızlatmak )
phrenetic
dusuncelerinde ne kadar haklı oldugunu hergecen gun biraz daha anladıgım buyuk bir yazar ve aydındır.
yusuf ziya ortac ,bizim yokus adlı kitabında ’o, turkiye’de yanlız uc yerden yakınlık gormustur!biri okurlarından...ama bu yakınlık,sagdan soldan gelmis mektuplar ve gonullerde gizlenmis sevgilerden oteye gitmez.obur iki yakınlık ya emniyet mudurlugunun yakınlıgıdır,ya sıkıyonetimin! demistir.
idiamin
oglu ali nesin bilgi universitesinde matematik profesoru, bolum baskanıdır. dersinden gecebilenleri parmakla gosterirler.
cocabora
atam izindeyiz diye bir şiiri vardır ki:

atam, hala yaşıyorsak:
edepsizlik sayesinde!
altı oku soruyorsan,
politika dehlizinde!
hele partin senden sonra,
devrimlerin tavizinde!
vasfedeyim halimizi,
kalemime ver izin de!

yobazlarla gericiler,
onlar bizden daha zinde!
’atam, atam...’ derler ama,
bir adınız var sizin de...

halkçılıkla devletçilik:
anlatamam, çok hazin de...
çoktan beri sahteciler,
ağır çeker her vezinde!

tek umut var, o da yalnız,
amerikan dövizinde!

sorma ata’m, halimizi,
hal mi kaldı anlatacak...
işte geldik dizindeyiz!

yata yata çok yorulduk,
tatil yaptık, izindeyiz!

sanayide henüz daha,
cafer için lazım diye,
amerikan bezindeyiz!
geçeceğiz avrupa’yı
ama şimdi izindeyiz!

hocamız var, hacımız var,
uçan kuşa borcumuz var,
el oğlunun ağzındayız!
ama bizi zor bulurlar,
bahar, yaz, kış izindeyiz!

evet, doğru söylemişsin:
’türk milleti çalışkandır! ’
biz de senin tezindeyiz!
dinlenmekten yorulduk da,
onun için izindeyiz!

zinde kuvvet diye söz var,
kimse bilmez adresini,
ah izindeyiz, vah izindeyiz!
bugün değil, bu yıl değil,
çoktan beri izindeyiz!

ilerledik ata’m öyle,
şimdi görsen tanımazsın:
amerikan tarzındayız!
arasan da bulamazsın,
otuz yıldır izindeyiz!



ki anlatır sanki halimizi aziz baba yatarken oralarda...
sitare
bir sivaslı olarak hala anlayamadığım sebeplerden dolayı sivasta büyük çapta olayların olmasına zemin hazırlayan yıllar boyunca unutulmayacak ama herşeye rağmen; bu ülkede değeri asla bilinmememiş mükemmel mizah anlayışı olan usta kalem.
broken promise
ateş ve su

ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
sevdalanmış onun deli dalgalarına.
hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa
demiş ki suya:
gel sevdalım ol,
hayatıma anlam veren mucizem ol...

su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
al demiş;
yüreğim sana armağan...
sarılmış ateşle su birbirlerine
sıkıca, kopmamacasına...

zamanla su, buhar olmaya,
ateş, kül olmaya başlamış.
ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...

ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
aramış suyu diyarlar boyu,
günler boyu, geceler boyu
bir gün gelmiş, suya varmış yolu
bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın.

ve o an anlamış;
aşkın bazen gitmek olduğunu.
ama gitmenin yitirmek olmadığını....
ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.

işte o zamandan beridir ki:
ateş sudan,
su ateşden kaçar olmuş...

ateşin yüreğini sadece su,
suyun yüreğini
sadece ateş alır olmuş...

aziz nesin
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol