cumhuriyetin ilanından önce kastamonu'ya, daha sonra sinop iline bağlanan, kerestesi ve odunuyla ün yapmış,zamanında fransızların ağaçlarını sömürdüğü şirin, sessiz ve sakin bir sahil kasabasıdır. tipik bir karedeniz iklimi hakimdir. sahil kasabası olmasına rağmen sadece temmuz ve ağustos aylarında rahat rahat denize girelebilir o da ancak gitmeden önce gökyüzüne bakarsanız. çünkü saniyeler içinde gökyüzü kapkara olup yağmur yağmaya, deniz dalgalanmaya başlar.
kış aylarında ise, öğlen saat 4'ten sonra sokakta tek bir insan dahi göremezsiniz.
genel nüfusu 12500 civarındadır ve çoğunluğu 50 yaş üstü ve emeklidir. nüfusun çoğunluğunun yaşlı olmasından dolayı halk biraz saf ve gelenekçidir. bu sayı yaz aylarında gurbetçilerin gelmesiyle ikiye, üçe katlanır. çünkü halkın çoğu, ilçedeki işsizlikten dolayı 70'li ve 80'li yıllarda avrupaya işçi olarak gitmiş ve orada kalmışlardır. okuma oranı çok yüksektir, buna mukabil okumaya başka şehre giden gençleri de geri dönmezler. nüfusun az olmasından dolayı genelde herkesin bibirini tanıdığı eğer yabancıysanız herkesin sizi bildiği, dedikodunun bol olduğu, her sene yaz aylarında keten festivalinin yapıldığı, ayrıca ayancıklıların pek sevdiği, düğünlerinde çalmadan ve oynamadan duramadıkları "ayancık eymeleri" adlı meşhur oynak bir türküleri vardır.
ayancık
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?