(bkz: avrasya tüneli)
avrasya
(bkz: avrasya tv)
vakt-i zamaninda cecenistan men$eyli teroristlerle kacirilmi$ bir feribotun adi.
(bkz: avrasya maratonu)
avrasya’nin uc tanimi vardir. birincisi tum avrupa ve asya kitalarini kapsar, ikincisi dogu avrupa’dan altaylara kadar kapsar, ucuncusuyse orta dogu ve avrupa’yi icine alir; ancak turkiye’de avrasyacilik, salt doguculuk gibi algilaniyor.
dogu bizim kulturumuzun, tarihimizin, medeniyetimizin basladigi yerdir; yani dogdugumuz yerdir; ancak bugun icinde bulundugumuz, kulturel olarak beslendigimiz, tarihini yazdigimiz ve tarihimizi yazan, medeniyetimizin ilerledigi yer batidir. tarihi boyunca anadolu asla sadece bir tarafin olmamis, her zaman dogu’nun ve bati’nin karsilastigi ve sentez olusturdugu yer olmustur, helen medeniyeti buna ornek olarak verilebilir. bugun bizde anadolu’da yasayan bir halkiz ve anadolu’nun tarihi ve cografyasi bize bir tarafa yonelmeye izin vermez. bu baglamda turkiye icin avrupa birligi de bir hedeftir, avrasya da. ikisinin de turkiye’ye sunabilecekleri cok sey vardir. serbest dolasimi yasaklayan, tarim politikamizi belirleyen bir avrupa birligi bizim icin ekonomik bir cozum olmasa da, kulturu ve kulturumuz dolayisiyla toplumsal gelismemizi saglayacak bir projedir. avrasya ise bize kulturel olarak verebilecegi cok fazla deger olmamakla beraber ekonomik acidan bize bircok yarar saglayabilir. bu saptamalar isigi altinda ne sadece doguculugun ne de sadece baticiligin bizi eksik birakacagi asikârdir. ataturk de dis politikasini buna gore olusturmustur. batida balkan paktini kurarken, doguda da sabadad paktini kurmustur. bagimsizligi icin emperyalist batiyla savasip, savastan sonra batinin toplumsal degerlerini benimsemistir. ataturk “ biz batinin emperyalizmi ve militarizmiyle savastik, kulturuyle degil demistir.”
bugune gelirsek bugun avrasya turkiye icin dikensiz gul bahcesi degildir. ornegin rusya kendi icersindeki turk kokenli gruplarin olusturdugu ozerk bolgelerin potansiyelinden cekindigi icin turkiye’yi aslinda merkez olmamiz gereken avrasyaci olusumlarda disarida birakmaktadir. bundan dolayi rusya avrasya politikasini berlin-moskova-tahran-sanghay-yeni delhi ekseninde olusturmaktadir. bir diger sorunda turk, arap, pers toplumlarinin celiskileri ve ciddi denilebilecek bir sunni, sii ayrimciligi ile ataturk turkiye’sinin onem verdigi, duyarli oldugu laiklik ilkesidir. ama en onemli sorun, demokratik bir turkiye’nin icinde bulundugu ve siki iliskiler kurabilecegi bu ulke halklarinin turkiye’nin demokrasi anlayisindan etkilenme olasiligi o halklarin yonetimlerini urkutecek bir olgudur. bu da dogunun toplumsal ve kulturel olarak geri olmasindan kaynaklanmaktadir. goruldugu gibi avrupa birligi bize karsi ikiyuzlu davranirken, avrasya da bize kucak acip bizi beklemiyor.
gurcistan’da baslayan ukrayna ve kirgizistan’la devam eden amerikan destekli darbeler turkiye ve iran’i kuzeyden rusya’yi ise guney’den kusatma harekâtinin bir parcasidir. amerika birlesik devletleri bu harekâtla avrasya’nin kilit ulkelerini kusatmakta ve etkisizlestirmektedir. bu sebeple turkiye az once saydigim sorunlara ragmen bolgesel isbirliklerine gitmeye her zamankinden cok ihtiyac duymaktadir. buyuk ortadogu projesine ancak bu bolgesel isbirligi ile karsi durabiliriz. tabi burada insan kendi ulkesini bile dogru durust yonetemeyen, kendi halkini secim cikarlari icin bolen, guneyinde kurulan amerikan kuklasi kurt devletine bile karsi cikamayan hukumetlerle mi bunlar olacak dusunmeden edemiyor.
dogu’da ki bolgesel isbirligi turk politikasinin bir ayagini olustururken bati’da ki iliskiler de diger ayagini olusturmaktadir. eger salt dogu ile isbirligine gider bati’yla isbirligini kesersek devamli ve dengeli bir politika izleyemeyiz.
turkiye’nin hedefi muasir medeniyetler seviyesidir ve bu gun muasir olan medeniyetler bati medeniyetleridir. bu yuzden turkiye asla sirtini batiya donemez. turkiye dogu’ya da asla sirtini donemez cunku dogu’da da yasamsal cikarlari vardir. bu yasamsal cikarlar nelerdir? bunlarin en onemlileri enerji kaynaklarinin doguda olmasi, dogunu bati ile iliskilerde bir denge unsuru olmasi ve onlarca islenmis yani katma degerini kendimiz yarattigimiz urunlerin ihracini daha rahat-cunku onlar uretemiyor- yapabilmemizdir. avrasya’nin bir ayagi da avrupa dolasiyla avrupa birligidir. bu durumda bizim ulusal cikarimiz avrupa birligine uye olmaktir. avrupa birligine uye olurken de bu cikarlarin unutulmamasi gerekir. eger siz yetkilerinizin cogunu avrupa birligi karar organlarina birakirsaniz, bu ne serbest dolasim hakkini kazanirsiniz ne de tarim politikanizi siz belirlersiniz; hepsi avrupa birligi ulkelerini yoneten cikarlari dogrultusunda belirlenir. ornegin serbest dolasim hakki neden ispanya’ya ve portekiz’e oldugu gibi 7 yil ya da yeni uyelerde oldugu gibi 5 yil icinde verilirken, bu sure turkiye’ye verilen metinde tam kisitlama ihtimalini icerir-serbest dolasim hakki uye devletlerin onayina bagli-. bunun sebebi aciktir; avrupa’nin cok uluslu sirketlerinin ucuz isgucu gereksinimi. eger sermaye serbest dolasirken, insan serbest dolasmazsa bu o insanin emegini ve dolayisiyla kendisinin somurulmesine yol acar. turkiye’nin serbest dolasamayan calisani ayda 300 avro’ya uretim yaparken avrupa birligi uyesi ulkelerin serbest dolasabilen calisani ayda 3000 avro’ya uretim yapiyor. 300 avro disinda bir alternatifi olamayan turk vatandasida sermayenin buraya akmasiyla kurulan fabrikalarda mecburen calisir. bu koleligin bugunku halidir. ya da tarim politikasi; eger bir yil bir ulke bir urunu cok uretmisse o urunu satmak icin turkiye’nin bahsi gecen urun uretimine sinir ihracina da kota koyabilmektedir. bu nedenle turkiye gercekten avrasyaci olan -avrasya’yi doguya hapsetmeyen- bir politika izlemek zorundadir. amerika birlesik devletleri bu bolgedeki guclerine ‘merkez kuvvetler’ demesi aslinda bir gercegin amerika birlesik devletleri tarafindan da ifade edilmesidir ki bu gercek bu bolgenin dunya’nin merkezi oldugu gercegidir. bu bolgenin lider ulkesi olma iddiasinda olmak istiyorsak kisilikli bir politikamiz olmali, ne bati’ya ne de dogu’ya baglanmaliyiz. cunku turkiye bunlardan birine sigamayacak kadar buyuktur.
dogu bizim kulturumuzun, tarihimizin, medeniyetimizin basladigi yerdir; yani dogdugumuz yerdir; ancak bugun icinde bulundugumuz, kulturel olarak beslendigimiz, tarihini yazdigimiz ve tarihimizi yazan, medeniyetimizin ilerledigi yer batidir. tarihi boyunca anadolu asla sadece bir tarafin olmamis, her zaman dogu’nun ve bati’nin karsilastigi ve sentez olusturdugu yer olmustur, helen medeniyeti buna ornek olarak verilebilir. bugun bizde anadolu’da yasayan bir halkiz ve anadolu’nun tarihi ve cografyasi bize bir tarafa yonelmeye izin vermez. bu baglamda turkiye icin avrupa birligi de bir hedeftir, avrasya da. ikisinin de turkiye’ye sunabilecekleri cok sey vardir. serbest dolasimi yasaklayan, tarim politikamizi belirleyen bir avrupa birligi bizim icin ekonomik bir cozum olmasa da, kulturu ve kulturumuz dolayisiyla toplumsal gelismemizi saglayacak bir projedir. avrasya ise bize kulturel olarak verebilecegi cok fazla deger olmamakla beraber ekonomik acidan bize bircok yarar saglayabilir. bu saptamalar isigi altinda ne sadece doguculugun ne de sadece baticiligin bizi eksik birakacagi asikârdir. ataturk de dis politikasini buna gore olusturmustur. batida balkan paktini kurarken, doguda da sabadad paktini kurmustur. bagimsizligi icin emperyalist batiyla savasip, savastan sonra batinin toplumsal degerlerini benimsemistir. ataturk “ biz batinin emperyalizmi ve militarizmiyle savastik, kulturuyle degil demistir.”
bugune gelirsek bugun avrasya turkiye icin dikensiz gul bahcesi degildir. ornegin rusya kendi icersindeki turk kokenli gruplarin olusturdugu ozerk bolgelerin potansiyelinden cekindigi icin turkiye’yi aslinda merkez olmamiz gereken avrasyaci olusumlarda disarida birakmaktadir. bundan dolayi rusya avrasya politikasini berlin-moskova-tahran-sanghay-yeni delhi ekseninde olusturmaktadir. bir diger sorunda turk, arap, pers toplumlarinin celiskileri ve ciddi denilebilecek bir sunni, sii ayrimciligi ile ataturk turkiye’sinin onem verdigi, duyarli oldugu laiklik ilkesidir. ama en onemli sorun, demokratik bir turkiye’nin icinde bulundugu ve siki iliskiler kurabilecegi bu ulke halklarinin turkiye’nin demokrasi anlayisindan etkilenme olasiligi o halklarin yonetimlerini urkutecek bir olgudur. bu da dogunun toplumsal ve kulturel olarak geri olmasindan kaynaklanmaktadir. goruldugu gibi avrupa birligi bize karsi ikiyuzlu davranirken, avrasya da bize kucak acip bizi beklemiyor.
gurcistan’da baslayan ukrayna ve kirgizistan’la devam eden amerikan destekli darbeler turkiye ve iran’i kuzeyden rusya’yi ise guney’den kusatma harekâtinin bir parcasidir. amerika birlesik devletleri bu harekâtla avrasya’nin kilit ulkelerini kusatmakta ve etkisizlestirmektedir. bu sebeple turkiye az once saydigim sorunlara ragmen bolgesel isbirliklerine gitmeye her zamankinden cok ihtiyac duymaktadir. buyuk ortadogu projesine ancak bu bolgesel isbirligi ile karsi durabiliriz. tabi burada insan kendi ulkesini bile dogru durust yonetemeyen, kendi halkini secim cikarlari icin bolen, guneyinde kurulan amerikan kuklasi kurt devletine bile karsi cikamayan hukumetlerle mi bunlar olacak dusunmeden edemiyor.
dogu’da ki bolgesel isbirligi turk politikasinin bir ayagini olustururken bati’da ki iliskiler de diger ayagini olusturmaktadir. eger salt dogu ile isbirligine gider bati’yla isbirligini kesersek devamli ve dengeli bir politika izleyemeyiz.
turkiye’nin hedefi muasir medeniyetler seviyesidir ve bu gun muasir olan medeniyetler bati medeniyetleridir. bu yuzden turkiye asla sirtini batiya donemez. turkiye dogu’ya da asla sirtini donemez cunku dogu’da da yasamsal cikarlari vardir. bu yasamsal cikarlar nelerdir? bunlarin en onemlileri enerji kaynaklarinin doguda olmasi, dogunu bati ile iliskilerde bir denge unsuru olmasi ve onlarca islenmis yani katma degerini kendimiz yarattigimiz urunlerin ihracini daha rahat-cunku onlar uretemiyor- yapabilmemizdir. avrasya’nin bir ayagi da avrupa dolasiyla avrupa birligidir. bu durumda bizim ulusal cikarimiz avrupa birligine uye olmaktir. avrupa birligine uye olurken de bu cikarlarin unutulmamasi gerekir. eger siz yetkilerinizin cogunu avrupa birligi karar organlarina birakirsaniz, bu ne serbest dolasim hakkini kazanirsiniz ne de tarim politikanizi siz belirlersiniz; hepsi avrupa birligi ulkelerini yoneten cikarlari dogrultusunda belirlenir. ornegin serbest dolasim hakki neden ispanya’ya ve portekiz’e oldugu gibi 7 yil ya da yeni uyelerde oldugu gibi 5 yil icinde verilirken, bu sure turkiye’ye verilen metinde tam kisitlama ihtimalini icerir-serbest dolasim hakki uye devletlerin onayina bagli-. bunun sebebi aciktir; avrupa’nin cok uluslu sirketlerinin ucuz isgucu gereksinimi. eger sermaye serbest dolasirken, insan serbest dolasmazsa bu o insanin emegini ve dolayisiyla kendisinin somurulmesine yol acar. turkiye’nin serbest dolasamayan calisani ayda 300 avro’ya uretim yaparken avrupa birligi uyesi ulkelerin serbest dolasabilen calisani ayda 3000 avro’ya uretim yapiyor. 300 avro disinda bir alternatifi olamayan turk vatandasida sermayenin buraya akmasiyla kurulan fabrikalarda mecburen calisir. bu koleligin bugunku halidir. ya da tarim politikasi; eger bir yil bir ulke bir urunu cok uretmisse o urunu satmak icin turkiye’nin bahsi gecen urun uretimine sinir ihracina da kota koyabilmektedir. bu nedenle turkiye gercekten avrasyaci olan -avrasya’yi doguya hapsetmeyen- bir politika izlemek zorundadir. amerika birlesik devletleri bu bolgedeki guclerine ‘merkez kuvvetler’ demesi aslinda bir gercegin amerika birlesik devletleri tarafindan da ifade edilmesidir ki bu gercek bu bolgenin dunya’nin merkezi oldugu gercegidir. bu bolgenin lider ulkesi olma iddiasinda olmak istiyorsak kisilikli bir politikamiz olmali, ne bati’ya ne de dogu’ya baglanmaliyiz. cunku turkiye bunlardan birine sigamayacak kadar buyuktur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?