(bkz: aura blue)
aura
(bkz: sygic aura)
histeri, epilepsi, astım nöbetleri v.b. öncesi görülen geçici subjektif duygu. bu duygu kişiye göre oldukça değişkendir. kiminde işitme, görme, tat alma, kiminde de cilt, abdominal, psişik duygular şeklindedir.
shamrain’in 2005 yılında çıkarttığı someplace else adlı albümünden bir parça.
to hear a thousand screams
to drown inside my dreams
everytime i close my eyes
i see your shape within
to find and lose again
to stray in the dark
to let my heart explode
i can´t let go
shades of blue
swallowed you
now i am sinking as you were
my voice was mute
as i called you
you left my heart empty
to touch the clouds
to feel warmth again
your aura still paints
the sky and unveils
your beauty
shades of blue
swallowed you
now i am sinking as you were
my voice was mute
as i called you
you left my heart empty
to hear a thousand screams
to drown inside my dreams
everytime i close my eyes
i see your shape within
to find and lose again
to stray in the dark
to let my heart explode
i can´t let go
shades of blue
swallowed you
now i am sinking as you were
my voice was mute
as i called you
you left my heart empty
to touch the clouds
to feel warmth again
your aura still paints
the sky and unveils
your beauty
shades of blue
swallowed you
now i am sinking as you were
my voice was mute
as i called you
you left my heart empty
30 ağustosta yapılan zafer bayramı kutlamalarında tangalı rus revü kızlarının türk bayraklı t-shirt giyip birbirinden seksi danslar etmesi sonucu, sahibi hakkında bayrak kanununa muhalefetten dava açılan kemerdeki gece kulübü...
bir kişi veya nesneye dair ayırdedici fakat doğrudan algılanamayan özellik, atmosfer. sanat bağlamında ilk olarak walter benjamin tarafından 1936da "mekanik yeniden üretim çağında sanat eseri" isimli makalede; özgün, el yapımı sanat eserlerinin eşsizliğini dile getirmek için kullanılmıştır.
(bkz: kroyum ama aura bende)
ihlas pazarlamanin tencere markasi.
insanın o anki psikolojisine, sağlığına bağlı olarak değiştiği söylenen her insanda bulunan, büyüklüğü hakkında kesin bir şey söylenemeyen, enerji bedeni. öyle ki son katmanın sonsuz genişlikte olduğu dünyanın diğer ucundaki bir kişiyle bile bu sayede iletişime geçebileceğiniz söylenir..
(bkz: kirlian fotografciligi)
(bkz: parapsikoloji)
(bkz: kirlian fotografciligi)
(bkz: parapsikoloji)
phrygia’li guzel bir kiz. ruzgar gibi cevikti. artemis’in av arkadaslarindan biriydi. dionysos buna asik oldu ama yakalayamadi. daha sonra aphrodite araya girdi ve aura’nin aklini basindan aldi. dionysos’tan iki cocuğu oldu ama cocuklarini parcaladi sonra kendini sakarya irmagina atti. zeus bu deli anneyi bir kaynaga cevirdi.
omen 4 isimli filmde az da olsa değinilen insan enerjisi. filmin baş karakteri ve şeytanın çocuğu olan küçük kızancık dadısı ile birlikte bir karnavala gittiğinde bir fotoğraf çektirirler. fotoğrafta küçük kızancık bir farklı çıkmıştır, sanki gif uzantılı olmamasına rağmen gif uzantılı gibi gözükmektedir. bunun üzerine karnavalın pisişik güç uzmanları toplanarak bu resim üzerinde bir uzlaşma sağlamak isterler ve sonunda bunun bir aura olduğu konusunda mutabakata varırlar. bu da ayrı bir anıdır.
klima markasi.
kedi ve kopeklerin gorebildikleri soylenen insan enerjisi rengi.
(bkz: murathan mungan)
bir sis birakir ardinda bazi kadinlar
omre dagilan bir sis
tozlu bir isik demetinin icinde
gumus cakimlar gibi hatirlanan
hem cam hem celik hem tul
cekim alanlarinin fizigini
gizemli siirler, buyulu dumanlarla
degistiren
beyaz rujlu aura
aldanmalar diri tuttu bizi
gerdanlarimizda inci avcilari geceler boyu surek
pus bir iklim olarak ele gecirdi benligimizi
olumsuz olduk ilk hasardan sonra
beyaz ruj, mendillere verem, aynalara elveda…
isli cay icen, aksamuzeri
yagmur ormanlari sozunu guzel bulan, bir ani
kendine yabanci duygularla oynamayi seven, bir tutum
sis, toz, isik, gumus olarak duruyordu
diger somut varliklar arasinda
iste bu da onlardan biri, dedim, daha once bir siirimde sozunu ettigim,
benim de baska siirlerden tanidigim o kadinlardan,
odalari baska hayatlara baska kapilarla kapanan
yunse karanligin yunu
yagmursa, dagilmis prizma
asksa, herkeste bekleyen soru
ve yazilmamis mektuplarin kumlari icinde
uzak dokunuslar…
kucuk bir tasin yillara dagilan
sudaki halkalariyla
gelir sizi bulurlar
cekildiginiz gunesi azalmis avlularda
yuzunuzde yarim bir isik
yillar sonra kalakalirsiniz
cunku yillar bu kadindan hicbir sey alamazlar artik
bir sis gibi yasarlar
baskalarinin hayatlari icinde
onlarla cinlar cam, tuller erir metalsi bir sessizlikte
siddet degil surekli olarak
yillar sonra sorulmus bir soruya
erken verilmis bir karsilik olarak
buyuyen bir agacta yer degistiren bicak izi gibi
yok olmaz aci yer degistirir zamanla
kaplanmis bosluk, bilenmis donemec
seyrek karsilasmalarda yitirilmis
ruhun butun imkanlari adina
ilk hasarda odenmis bedel
puslu aynalarda
ruj
bembeyaz bir elveda..
hayat dalginlastikca
an derinlesir maziye
olumsuzluk tozanlariyla..
geriye sayim baslar
ask isinlanmaktir artik
yitirilmis somutluklara
avludaki gunes, camdaki golge
ask ya da aura
omre dagilan bir sis
tozlu bir isik demetinin icinde
gumus cakimlar gibi hatirlanan
hem cam hem celik hem tul
cekim alanlarinin fizigini
gizemli siirler, buyulu dumanlarla
degistiren
beyaz rujlu aura
aldanmalar diri tuttu bizi
gerdanlarimizda inci avcilari geceler boyu surek
pus bir iklim olarak ele gecirdi benligimizi
olumsuz olduk ilk hasardan sonra
beyaz ruj, mendillere verem, aynalara elveda…
isli cay icen, aksamuzeri
yagmur ormanlari sozunu guzel bulan, bir ani
kendine yabanci duygularla oynamayi seven, bir tutum
sis, toz, isik, gumus olarak duruyordu
diger somut varliklar arasinda
iste bu da onlardan biri, dedim, daha once bir siirimde sozunu ettigim,
benim de baska siirlerden tanidigim o kadinlardan,
odalari baska hayatlara baska kapilarla kapanan
yunse karanligin yunu
yagmursa, dagilmis prizma
asksa, herkeste bekleyen soru
ve yazilmamis mektuplarin kumlari icinde
uzak dokunuslar…
kucuk bir tasin yillara dagilan
sudaki halkalariyla
gelir sizi bulurlar
cekildiginiz gunesi azalmis avlularda
yuzunuzde yarim bir isik
yillar sonra kalakalirsiniz
cunku yillar bu kadindan hicbir sey alamazlar artik
bir sis gibi yasarlar
baskalarinin hayatlari icinde
onlarla cinlar cam, tuller erir metalsi bir sessizlikte
siddet degil surekli olarak
yillar sonra sorulmus bir soruya
erken verilmis bir karsilik olarak
buyuyen bir agacta yer degistiren bicak izi gibi
yok olmaz aci yer degistirir zamanla
kaplanmis bosluk, bilenmis donemec
seyrek karsilasmalarda yitirilmis
ruhun butun imkanlari adina
ilk hasarda odenmis bedel
puslu aynalarda
ruj
bembeyaz bir elveda..
hayat dalginlastikca
an derinlesir maziye
olumsuzluk tozanlariyla..
geriye sayim baslar
ask isinlanmaktir artik
yitirilmis somutluklara
avludaki gunes, camdaki golge
ask ya da aura
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?