aşkı türk sanat müziği tadında yaşamak

zaten kimse farkında olmasa da herkesin yaşadığı şeydir. daha doğrusu bütün erkeklerin aşadığı şeydir. türk sanat müziği o kadar karmaşık bir müziktir ki içinde kaybolursunuz. şöyle örnekler vereyim hemen;

1. sanat müziğinde yüzlerce makam ve kural vardır, kızlarında yüzlerce ruh hali vardır.
2. sanat müziğinde aynı makam tek bir arızayla bambaşka bir makama dönüşebilir, kızlarında ruh halleri çeşitli arızalarla değişir.
3. tüm dünya müziklerinin ak dediğine sanat müziği kara der, hiç bir kızın bir dediği diğerini tutmaz.
4. sanat müziği bazen mutluluk bazen üzüntü yaşattırır, kızlarda aynen her ikisini de yaşatır.

böyle uzayıp gidebilir.

kesinlikle çok sakıncalıdır.lakin bu derece bi aşkın sistematiğini,kalıplarını ve kurallarını bir parça bile bozamazsınız.maazallah bülent bacım 36 karat mücevher süslü shure marka mikrofonu ile hem sizin hem sevgilinizin beynine beynine segah makamı eşliğinde ritmiyebilir.olmaz olsun ten tenni tenenen diye neşe-i muhabbet.

en boktanı fonda sürekli ben gamlı hazan çalmasıdır.

aşkın en naif, en güzel halidir.

sevgili huysuzluk yaptığında kulağına "huysuz ve tatlı kadın"ı fısıldamak... ayrıldıktan sonra "şimdi uzaklardasın"ı söylemek elde rakı kadehiyle... terkeden sevgiliye "pişman olur da bir gün" diyebilmek behiye aksoy’un sesiyle... sevgilinin kucağına uzanmış yatarken "vurgun"u söyleyebilmek gözlerine baka baka...

ben gibi alaturka bir insanın gidip de sürekli kalasları bulması bir tesadüf mü acaba?