ankara

öldürücü bir sıcak hakimdir bugun.

aklı olan dışarı çıkmaz o derece.

cehennemdir.

inanmayanlar için :

(bkz: melih gökçek) .

$ehrin her yerine kamera yerle$tirilmi$, toplam 825 tane.

(bkz: ankara süper arena )

gri kent olmuştur bugun, gerek havanın kapalılığı gerekse aralıksız yağan yağmur sayesinden bunaltmıştır insanın içini.

gökyüzü o kadar boktan bir renkte ki bu şehirde insanı yaşamdan soğutuyor yeminle.

onumuzeki kurban bayramı’nda toplu ta$imalar bedava olacakmi$.

her bahtı karanın görmek istediği.

önümüzdeki kurban bayramında toplu taşıma hizmetlerinden faydalanmamayı düşündüğüm şehir. özellikle ömrümü çürüten bahçeli ve emek otobüslerine ki o zamanlar tercihli yol vardı, bir daha binmek nasip olmasın yarebbim!

(bkz: fordçuluk)

insanlarin surekli cok sikici bir sehir oldugunu soyledigi, benim ise bugune kadar cok begendigim sehir olmustur.

biz istanbul’da "10 aralık 2010 istanbul da kar yağışı" diye debelenirken, ankara’da her yer bembayaz olmu$ sanki. ankara istanbul’dan daha $ansli bir $ehir bu anlamda.

11 aralık sabahı karla uyanan sakinlerinin 12 aralık sabahında buzda kayıp kıçlarının üzerine düşeceği şehirdir şu anki ayazdan yola çıkarsak.

onun için mevsimlerin bir önemi yok.

her daim soğuktur.

önceki gün her yer güneşliyken, ertesi sabah uyandığınızda her tarafı karlarla kaplı bulma olasılığınız olan yer. insan buz devrine mi girdik lan demiyor değil hani.

su aralar donuyor soguktan, yuksek semtlerde yağan karın buza cekmesi sebebıyle yollar su an buz,dikkat edilmesi gerekir.

şimdi klasik ankara ya gitmiş istanbul lu yazılarından biri gibi bir şeyler yazmak istemiyorum ama bir yandan da kendime engel olamıyorum.

resmi verilere göre 5 milyondan fazla insan yaşıyor burada. kesinlikle yalan bir sayı bu; taş çatlasın 1 milyondur. daha fazla olduğuna inanmamı beklemesin kimse. caddeler boş, barlar boş, restaurantlar boş... nerede bu insanlar?

ulaşım konusu acayip kafa karıştırıcı. şahsen ben hala idrak edemedim.

ankaray ve metro adında iki farklı ulaşım aracı var. bunların farkı nedir diye soracak olursanız inanın ben de anlayamadım. metro çoğunlukla yerin üzerinden gidiyormuş ama yer altından gittiği de oluyormuş. ankaray ise daha ziyade yer altından gidiyormuş sanıyorum. ( yeri gelmişken ankaraya binmek esprisini de yapıyorum şu anda burada. ) dediğim gibi bu iki ulaşım aracının farkını çözemedim. ikisine de hemen hemen aynı yerlerden biniliyor zaten.

bir de minibüs adını verdikleri bir ulaşım aracı var ama ben buna da inanmıyorum. o şey minibüs olamaz. minibüs dediğinin içerisinde en az 45 kişi olmalı. ankara’ dakiler ayakta yolcu almıyorlar. bazen aldıkları oluyormuş galiba ama genel tavır almama yönünde. hal böyle olunca da o şey minibüse benzemiyor tabi. rahat rahat binip indikten sonra minibüse binmenin ne anlamı var?

belediye otobüslerinin bazılarında para geçiyor bazılarında geçmiyor. geçmeyenlerde kart kullanmak gerekiyormuş. bu iki otobüs çeşidi arasındaki farkı bilmiyorum. yani ankara’ ya yeni giden bir insan pekala kartı olmadığı halde para geçmeyen otobüslere binebilir.

bu klasik ankara ya gitmiş istanbul lu entrysi bitse bitse şöyle biter;

ankara nın en güzel yeri istanbul a dönüş yoludur!

kar yağıp da bembeyaz bir örtüyle kaplandığında biraz sevimlileşen şehirdir bence. hiç bir istanbul sevdalısı alışamaz bu şehre; alışılan pek çok şey yoktur zira ankara’da..insan bir boğaz görmek istiyor, kalabalıktan kaçıp denize karşı çayını yudumlamak istiyor..

şu an öyle bir hava var ki güneşten gözünüzü açamıyorsunuz, o derece yani.

yer, gök bembeyaz şu an. kar yağmaya devam ediyor. temizlenen yollar yarım saatte eski haline dönüyor. trafikte ise sadece otobüs, dolmuş ve taksiler var an itibariyle.

esrakesh sundu.

kar yagi$i sebebi ile okullar bugun tatildi, yarin yine tatil olacakmi$.