rus edebiyatinin en bilinen yazarlarindan birisidir, kitaplari dunya klasikleri arasina girmistir. ustun bir yazimi ve uslubu vardi. 1799-1837 yillari arasinda yasamistir.
aleksandr sergeyevic puşkin
mine g. kırıkkanatın vatan gazetesindeki yazisini paylaysmayi borc bilirim:
aleksandr puşkinin dedesi, rus çarına zamanın osmanlı padişahı tarafından çocukken armağan edilen ve büyük petronun zencisi olarak ünlenen ibrahim hannibaldi. işte bu yüzden, en büyük rus ozanı puşkin, iri dudaklı, kıvırcık saçlı ve gözleri ateş saçan bir melezdi. puşkinin hayatını yazan henri troyatdan öğrendim ben de.
troyatnın kanda kırma, kültürde fransız ve ruhta rus diye tanımladığı puşkin, eğitimini aldığı çarskoy selo lisesinde ilk şiirini fransızca yazacak kadar fransa hayranı olup, arkadaşları arasındaki lakabı fransızdı. kaderin cilvesine bakın ki ölümü, kıskandığı genç bir fransızın elinden oldu.
1837nin ocak karlarıyla kaplı, puslu bir sabah ayazında iki adam birbirlerine arkalarını dönüp yürüdü. yüz yüze döndüklerinde iki silahtan biri daha önce patladı ve rusların ölümsüz sandıkları büyük ozan ölümcül bir yarayla devrilirken kanıyla kızaran beyaz karlara... yalnızca 37 yaşındaydı.
neden? tabii ki bir kadın yüzünden. kuş beyinli ama kuğu boyunlu natalianın mülkiyeti, dünya şiirini en büyük ozanından öksüz bıraktı. puşkin, yalnız şiir yazarken değil, yaşarken de bir fırtınaydı. zamansız ölümünü bilircesine ağız dolusu lokmalar koparta koparta, hızla kemirdi ömrünü. elini attığı her işi başarıyor, yazdığı her dize olay oluyor, kalemi bırakıp kumara, kumarı bırakıp kadınlara sarılıyordu. deve gibi içiyor, dev gibi seviyor, iktidarla dövüşüyor, sürgüne gönderiliyor, çok büyük şair olduğu için bağışlanıp geri dönüyor, kumarda borçlanıyor, tabii şiir yazıyor ve ödüyordu. kadınların biri girip biri çıkıyordu hayatından. zaten hepsi âşıktı puşkine ya da... şiirine. elini sallasa, ellisi tellisi kapısında yatmaya hazırdı.
ama işte, kuş beyinli kuğu boyunlu natalia var ya, natalia... bu kez sırılsıklam, evlenecek kadar vurulmuştu ona. düğün oldu, puşkin muradına ermişti, ama kerevete çıkanlar rahat bırakmadılar. aşırı güzeldi natalia, aşırı. ve rus sosyetesinin toplandığı salonlarda boy gösterdiği zaman, tüm erkeklerin yüreğini hoplatıyordu. işin kötüsü, natalia da hoşlanıyordu göz süzüp gerdan kırmaktan. çar birinci nikolay bile asılıyordu puşkinin karısına! ama aralarında biri vardı ki, natalianın da gözlerini kamaştırıyordu. puşkinin karısı kadar aptal ve değersiz georges de heeckeren danthes, rus ordusuna kabul edilen bir fransız subayı olup, ne yazık ki çok yakışıklıydı.
***
1836 yılı kasım ayı başında petersburg kenti sosyetesinin başlıca eğlencesi, puşkine boynuz nişanı verileceğini ilan eden anonim mektubun elden ele dolaşan kopyasıydı. aslı, büyük şaire gönderilmişti tabii. puşkin çıldırdı. mektubu yazan, fransız rakibi george danthesten başkası olamazdı. genç ve yakışıklı rakibini düelloya davet etti. ama fransız subayı, kendisini evlat edinen rus babasının öğüdünü dinleyerek, bir özür mektubu yazdı ve şaire, bir yanlış anlama olduğunu, kendisinin nataliaya değil, kız kardeşine âşık olduğunu, hatta onunla evlenmek istediğini belirtti. çok geçmeden de puşkinin baldızıyla başgöz edildi zaten. ama fransız subay, aslında bal gibi nataliaya vurgun, hatta delicesine tutkundu ve kardeşiyle evliliğine rağmen, ışığa yönelen kelebek gibi puşkinin karısı çevresinde dönmekten alamıyordu kendisini. puşkinin şiirleriyle iğnelediği, eleştirdiği kim varsa, ozandan intikamlarını alay ederek almaya başladı. onuru yaralanan şair, george danthesi ikinci kez düelloya çağırdı.
ölüm, onun göğüs kafesine vurdu. hem de kuşkusuz, tek bir dizesini okumamış cahil ve züppe bir fransızın kurşunuyla. yüzyıl sonra, katilin torunu tarafından henri troyatya teslim edilen bir mektubundan, güzel natalianın vücudunu george danthese asla teslim ve puşkine ihanet etmediği anlaşılacaktı. ama ruhen aldatmıştı ve ozanlar, bedenden çok ruhlarıyla kıskanır.
aleksandr puşkinin dedesi, rus çarına zamanın osmanlı padişahı tarafından çocukken armağan edilen ve büyük petronun zencisi olarak ünlenen ibrahim hannibaldi. işte bu yüzden, en büyük rus ozanı puşkin, iri dudaklı, kıvırcık saçlı ve gözleri ateş saçan bir melezdi. puşkinin hayatını yazan henri troyatdan öğrendim ben de.
troyatnın kanda kırma, kültürde fransız ve ruhta rus diye tanımladığı puşkin, eğitimini aldığı çarskoy selo lisesinde ilk şiirini fransızca yazacak kadar fransa hayranı olup, arkadaşları arasındaki lakabı fransızdı. kaderin cilvesine bakın ki ölümü, kıskandığı genç bir fransızın elinden oldu.
1837nin ocak karlarıyla kaplı, puslu bir sabah ayazında iki adam birbirlerine arkalarını dönüp yürüdü. yüz yüze döndüklerinde iki silahtan biri daha önce patladı ve rusların ölümsüz sandıkları büyük ozan ölümcül bir yarayla devrilirken kanıyla kızaran beyaz karlara... yalnızca 37 yaşındaydı.
neden? tabii ki bir kadın yüzünden. kuş beyinli ama kuğu boyunlu natalianın mülkiyeti, dünya şiirini en büyük ozanından öksüz bıraktı. puşkin, yalnız şiir yazarken değil, yaşarken de bir fırtınaydı. zamansız ölümünü bilircesine ağız dolusu lokmalar koparta koparta, hızla kemirdi ömrünü. elini attığı her işi başarıyor, yazdığı her dize olay oluyor, kalemi bırakıp kumara, kumarı bırakıp kadınlara sarılıyordu. deve gibi içiyor, dev gibi seviyor, iktidarla dövüşüyor, sürgüne gönderiliyor, çok büyük şair olduğu için bağışlanıp geri dönüyor, kumarda borçlanıyor, tabii şiir yazıyor ve ödüyordu. kadınların biri girip biri çıkıyordu hayatından. zaten hepsi âşıktı puşkine ya da... şiirine. elini sallasa, ellisi tellisi kapısında yatmaya hazırdı.
ama işte, kuş beyinli kuğu boyunlu natalia var ya, natalia... bu kez sırılsıklam, evlenecek kadar vurulmuştu ona. düğün oldu, puşkin muradına ermişti, ama kerevete çıkanlar rahat bırakmadılar. aşırı güzeldi natalia, aşırı. ve rus sosyetesinin toplandığı salonlarda boy gösterdiği zaman, tüm erkeklerin yüreğini hoplatıyordu. işin kötüsü, natalia da hoşlanıyordu göz süzüp gerdan kırmaktan. çar birinci nikolay bile asılıyordu puşkinin karısına! ama aralarında biri vardı ki, natalianın da gözlerini kamaştırıyordu. puşkinin karısı kadar aptal ve değersiz georges de heeckeren danthes, rus ordusuna kabul edilen bir fransız subayı olup, ne yazık ki çok yakışıklıydı.
***
1836 yılı kasım ayı başında petersburg kenti sosyetesinin başlıca eğlencesi, puşkine boynuz nişanı verileceğini ilan eden anonim mektubun elden ele dolaşan kopyasıydı. aslı, büyük şaire gönderilmişti tabii. puşkin çıldırdı. mektubu yazan, fransız rakibi george danthesten başkası olamazdı. genç ve yakışıklı rakibini düelloya davet etti. ama fransız subayı, kendisini evlat edinen rus babasının öğüdünü dinleyerek, bir özür mektubu yazdı ve şaire, bir yanlış anlama olduğunu, kendisinin nataliaya değil, kız kardeşine âşık olduğunu, hatta onunla evlenmek istediğini belirtti. çok geçmeden de puşkinin baldızıyla başgöz edildi zaten. ama fransız subay, aslında bal gibi nataliaya vurgun, hatta delicesine tutkundu ve kardeşiyle evliliğine rağmen, ışığa yönelen kelebek gibi puşkinin karısı çevresinde dönmekten alamıyordu kendisini. puşkinin şiirleriyle iğnelediği, eleştirdiği kim varsa, ozandan intikamlarını alay ederek almaya başladı. onuru yaralanan şair, george danthesi ikinci kez düelloya çağırdı.
ölüm, onun göğüs kafesine vurdu. hem de kuşkusuz, tek bir dizesini okumamış cahil ve züppe bir fransızın kurşunuyla. yüzyıl sonra, katilin torunu tarafından henri troyatya teslim edilen bir mektubundan, güzel natalianın vücudunu george danthese asla teslim ve puşkine ihanet etmediği anlaşılacaktı. ama ruhen aldatmıştı ve ozanlar, bedenden çok ruhlarıyla kıskanır.
(bkz: yüzbaşının kızı)
mutluluğunuz sizin, benim aşkımdadır,
dinleyin beni, ben dilersem eğer, siz
benimle bir olabilirsiniz.
ihtiras alışverişine kim giriyor, kim?
aşkımı satıyorum ben,
hayatı pahasına bir gecemi benim
söyleyin, kim satın alacak içinizden?
dinleyin beni, ben dilersem eğer, siz
benimle bir olabilirsiniz.
ihtiras alışverişine kim giriyor, kim?
aşkımı satıyorum ben,
hayatı pahasına bir gecemi benim
söyleyin, kim satın alacak içinizden?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?