ateş yaş kaç olursa olsun hiçbirzaman ihmal edilmemeli mutlak surette doktor kontrolunde ilaç kullanılmalı ve antibiyotikler doktorun reçetelediği sürenin sonuna kadar düzenli olarak alınmalıdır.
akut romatizmal ateş
ara (akut romatizmal ateş)
romatizmal ateş veya sinonim olarak kullanılan akut romatizmal ateş (ara); özellikle çocuklarda ve gençlerde görülen, tedavi edilmemiş a grubu beta hemolitik streptekok(agbs)’lara bağlı boğaz enfeksiyonundan genellikle 2-6 hafta sonra ortaya çıkan, sıklıkla eklemleri, kalbi, cildi ve santral sinir sistemini, nadirende böbrekleri, karaciğeri, akciğeri tutabilen inflamatuar bir hastalıktır.
aranın görülme sıklığı gelişmiş ülkelerde 20.yy.’da, özellikle ikinci yarısında azalmaya başlamıştır. danimarka’da 1860-1960 yılları arasındaki bir asırlık dönemde hastalığın insidensi yılda 100.000’de 200 kişiden, 1960 yılında 100.000 kişide 10’un altına inmiştir. günümüzde batı toplumlarda insidensi 100.000’de 5’nin altındadır. abdde bu oran 1-1.5 civarındadır.. gelişmekte olan ülkelerde gerçek sıklığı bilinmemektedir
sanayileşmiş ülkelerdeki romatizmal kalp hastalığı (rkh)’nın yaygınlığı arain insidensinin bu ülkelerde düşmüş olmasına paralel olarak azalmıştır. nitekim abd’de okul çağındaki çocuklarda rkh prevalansı 1000 kişide 0.6, japonyada aynı yaş grubunda 0,7 olarak hesaplanmıştır.
ara 5-30 yaş arasındaki kalp hastalıklarının en sık sebebini oluşturmaktadır. ara ve rkh 45 yaşın altındaki insanlardaki kalp hastalığına bağlı ölümlerin önemli bir sebebidir, tüm yaş gruplarındaki kardiovasküler hastalıkların % 25-40 ‘nın nedeni ara’dir.
ara çok eski çağlardan beri tanımlanmaktadır. ilk defa hipokrat eklemden, ekleme atlayan bir hastalık olarak tanımlamış, ancak hastalığın diğer romatizmal hastalıklardan ayırt edilmesi yüzyılları bulmuştur. syndenham 1689 yılında korea’yı tanımlamıştır. fakat bu bulgunun ara ile ilişkisini anlayamamıştır. 1761 yılında akut eklem romatizması hikayesi olan hastaların otopsilerinde ilk defa italyan morgagni kalp kapak deformitelerini tesbit etmiştir. klinik olarak rkh’nin tesbiti laennec’in 1819’da steteskopu geliştirmesinden sonra olmuştur. ara sendromunu tam olarak 1886 yılında cheadle tanımlamıştır. 1904 yılında aschoff miyokarttaki özel nodülleri tesbit etmiş ve ara ile daha önce geçirilmiş boğaz enfeksiyonu arasında ilişki olduğundan şüphe duymuştur. fakat 1931 yılına kadar epidemiyolojik ve bakteriyolojik çalışmalar yapılıncaya kadar bu ilişki tam olarak gösterilememiştir. günümüzde araya sebep olan etkenin a grubu bete hemolitik streptekok olduğu epidemiyolojik, immünolojik, profilksiye verilen cevap delilleriyle gösterilmiştir. epidemiyolojik deliller; coğrafi yerleşim, yükseklik, kalabalık ortamde bulunmak, ekonomik faktörler, nem oranı ve yaş gibi faktörler ara insidensini etkilemektedir. çünkü bu faktörler streptekoksik boğaz enfeksiyonu arasında bir ilişki vardır. immünolojik deliller; hem ilk hemde tekrarlayan ara , streptekoklara karşı immünolojik cevap olmaksızın meydana gelmez. dahada önemlisi antikor cevabının şiddeti ile atak oranının tanımlanmasında bir ilişki bulunmuştur. ancak antıkor cevabının şiddeti ile hastalığın şiddeti arasında ilişki yoktur. profilaktik deliller; en inandırıcı delil olarak görülebilir. ilk ataklarin penisilin ile , tekrarlayan atakların enfeksiyon profilasisi ile önlenebilmesi ara etyolojisinde streptekoksik bir enfeksiyona sekonder olarak geliştiğini desteklemektedir.
romatizmal ateş veya sinonim olarak kullanılan akut romatizmal ateş (ara); özellikle çocuklarda ve gençlerde görülen, tedavi edilmemiş a grubu beta hemolitik streptekok(agbs)’lara bağlı boğaz enfeksiyonundan genellikle 2-6 hafta sonra ortaya çıkan, sıklıkla eklemleri, kalbi, cildi ve santral sinir sistemini, nadirende böbrekleri, karaciğeri, akciğeri tutabilen inflamatuar bir hastalıktır.
aranın görülme sıklığı gelişmiş ülkelerde 20.yy.’da, özellikle ikinci yarısında azalmaya başlamıştır. danimarka’da 1860-1960 yılları arasındaki bir asırlık dönemde hastalığın insidensi yılda 100.000’de 200 kişiden, 1960 yılında 100.000 kişide 10’un altına inmiştir. günümüzde batı toplumlarda insidensi 100.000’de 5’nin altındadır. abdde bu oran 1-1.5 civarındadır.. gelişmekte olan ülkelerde gerçek sıklığı bilinmemektedir
sanayileşmiş ülkelerdeki romatizmal kalp hastalığı (rkh)’nın yaygınlığı arain insidensinin bu ülkelerde düşmüş olmasına paralel olarak azalmıştır. nitekim abd’de okul çağındaki çocuklarda rkh prevalansı 1000 kişide 0.6, japonyada aynı yaş grubunda 0,7 olarak hesaplanmıştır.
ara 5-30 yaş arasındaki kalp hastalıklarının en sık sebebini oluşturmaktadır. ara ve rkh 45 yaşın altındaki insanlardaki kalp hastalığına bağlı ölümlerin önemli bir sebebidir, tüm yaş gruplarındaki kardiovasküler hastalıkların % 25-40 ‘nın nedeni ara’dir.
ara çok eski çağlardan beri tanımlanmaktadır. ilk defa hipokrat eklemden, ekleme atlayan bir hastalık olarak tanımlamış, ancak hastalığın diğer romatizmal hastalıklardan ayırt edilmesi yüzyılları bulmuştur. syndenham 1689 yılında korea’yı tanımlamıştır. fakat bu bulgunun ara ile ilişkisini anlayamamıştır. 1761 yılında akut eklem romatizması hikayesi olan hastaların otopsilerinde ilk defa italyan morgagni kalp kapak deformitelerini tesbit etmiştir. klinik olarak rkh’nin tesbiti laennec’in 1819’da steteskopu geliştirmesinden sonra olmuştur. ara sendromunu tam olarak 1886 yılında cheadle tanımlamıştır. 1904 yılında aschoff miyokarttaki özel nodülleri tesbit etmiş ve ara ile daha önce geçirilmiş boğaz enfeksiyonu arasında ilişki olduğundan şüphe duymuştur. fakat 1931 yılına kadar epidemiyolojik ve bakteriyolojik çalışmalar yapılıncaya kadar bu ilişki tam olarak gösterilememiştir. günümüzde araya sebep olan etkenin a grubu bete hemolitik streptekok olduğu epidemiyolojik, immünolojik, profilksiye verilen cevap delilleriyle gösterilmiştir. epidemiyolojik deliller; coğrafi yerleşim, yükseklik, kalabalık ortamde bulunmak, ekonomik faktörler, nem oranı ve yaş gibi faktörler ara insidensini etkilemektedir. çünkü bu faktörler streptekoksik boğaz enfeksiyonu arasında bir ilişki vardır. immünolojik deliller; hem ilk hemde tekrarlayan ara , streptekoklara karşı immünolojik cevap olmaksızın meydana gelmez. dahada önemlisi antikor cevabının şiddeti ile atak oranının tanımlanmasında bir ilişki bulunmuştur. ancak antıkor cevabının şiddeti ile hastalığın şiddeti arasında ilişki yoktur. profilaktik deliller; en inandırıcı delil olarak görülebilir. ilk ataklarin penisilin ile , tekrarlayan atakların enfeksiyon profilasisi ile önlenebilmesi ara etyolojisinde streptekoksik bir enfeksiyona sekonder olarak geliştiğini desteklemektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?