akrostiş

sıra bende...

sevgi sonsuzlukta bir yıldız gibidir
ebedi bir güven işidir
varlıgında yoklugunu aramak gibidir
gönüllerde açan ruhu aydınlatan çiçektir
insanların ana besini gibidir

-------------------------------------------
anlamsız deseler de bazen,
şaka gibi gelir insana...
kapılırsın rüzgarına elbet sonunda...
-------------------------------------------
aşkın kötü yanı aklını kaybetmek
şuursuzca kelimeler tüketmek
kalbin derinliklerinde adrenalini hissetmek

-------------------------------------------
aşkın iyi yanı ise;
şahane duygular yaşayıp,
kalbinin değerini anlayabilmek...
-------------------------------------------
dostlugun solugu tukenmez bizde
olmaz asla yalan bizde
sevmek esas, mezar son mekan bizde
tek amacımız ölümsüz olmak bu yerde

-------------------------------------------
vize deyip geçme tanı
incitme yazıktır hocanı
zor deyirek çekme kopyayı
ehlisin sen geçersin bu sınavı
-------------------------------------------
eğlenmek,gülmek sadece amacımız
sonuçta hepimiz aynı çatıdayız
kaderse bu devamını da yazarız
insanları sohbet ile sınarız

dünya dönüyorsa dön sende kendine
olmuş mu hiç kötülük üstüne ?
sevgiden anlamıyorsan,zulüm etme özüne
tarih gelir,verirsin hesap sende

dünyada ehil olmaksa amacın
üzgünüm artık geç kaldın...!
şahane zatlar yok cihanda
mazi oldu herşey zamanla
anladıysan eğer bu sözümü
nerede isen aç gönül gözünü!...

olmasın kimsenin gönlüne keder
lahza gelir tüm dertler biter...
mazide kalır tüm yaşananlar
anında yaşanır herşey anında biter
zalimlerdir ancak keyfe keder

------------------------------------------
sarsarsın binayı statik bilmezsen,
temelini oturtur ama yüklerini görmezsen.
akıllı mühendis bilir statik alfabesini,
tekrarını yapar, anlar ve bilir her kelimesini.
inşallah geçicem bu dönem statik dersini,
karıştırmazsam eğer düzünü tersini...

vericekler bize 100 dakika, 5 soru...
işte diyecekler, mesnetlenmiş bir boru.
zamanın var, bul bakalım kablo kuvvetlerini,
eğrisini doğrusunu çiz bakalım, hesapla mesnetlerini...
------------------------------------------
bağımlıdır agrega ile çimento birbirine.
elbet su vurmalısın heryerine...
temelinden çatısına kadar kullanırsan sağlam beton,
olmazsın hiç bir zaman hapishanelerde tonton..
nasıl olmalı dersen; suyun az olsun, bol olsun çimenton...
------------------------------------------
sanmasınlar bu alem yalan
arkadaşlık değil mi baki kalan
ne bıraktınız ki geride ?
anılardan bir kac satır var mı defterde?
lakin görmezsiniz gerçek nerede

anlatın bilelim dünya derdinizi
latife yaptık diye bozmayın bizi
eş olsaydı dünya güneşe
malik verir miydi cihanı bize ?

------------------------------------------
mantıklı düşünür, beynini yorar
üzümü yemeden önce bağını sorar,
hendese yapar, ismi de oradan gelir
engineer’dir ingilizce’si, herkesçe sevilir
ne? neden? nasıl? nerede? ne zaman?
der bunları karşısına bir iş çıktığı zaman
inşallah allah mühendisleri başımızdan eksik etmez
sayıları şu an az, türkiye’ye bu kadarı yetmez
------------------------------------------

not : şiirin son dizesiyle çizgiler arasında boşluk varsa, o şiir başkasına aittir. diğerleri ise tamamen bana aittir...

taaccüb-künan
reybi
yafe-dar
ezgehan
gamm-abad
ezlak
na-çizane

ille de ilk harflerden oluşturulacak anlamlı bir ifadedense, başka arayışlara gidilip daha da ilginçleştirilebilecek bir eser; hatta ifade tutanağında geçen gizli bir bağırış olabilir. bilindiği üzre ilhan selçuk da, 71 muhtırası zamanında ziverbey köşkü’nde sorgulandığında bu yönteme (her cümlenin sondan ikinci sözcüğünün baş harflerinden "burada işkence var", "işkence altında ifade veriyorum" şeklinde) başvurmuş; o zamanın ve tüm zamanların en sazan gazetecilerinden nazlı ılıcak da, gene zamanın cunta destekleyici gazetesi tercüman’da "bak nasıl gerçekleri anlattı" minvalli puntalarla yayımlamıştı.

ruşen olsaydı adım
unutulurdu hemen ismim
mehmet olsaydı eğer
unutulmazdı aslında
zeki ismi hiç olmazmış la bana.