“...eksiğini de duymadık” diye devam eden bir murathan mungan $iiri vardır; omayra.
bazı ânların, bazı tanı$maların önemi yoktur ya hani; ne $ekilde, ne kılıkta, hangi koşullar altında vücuda geldiği asla önemsenmeyen, sıradan, sıradı$ı, gündemi takip etmeyen tanı$malar vardır. insan istiyor ki tanı$tığı ki$i hep aynı kalsın, zaman onu deği$tirmesin, eprimesin, azalmasın, imgelerinde ya$attığından farklısında kar$ıla$masın onunla. netekim mümkün olmuyor bu çoğu kez, yönsüz bir hâle, tanınmaz bir kıyafete bürünür kar$ıdaki. aslında nasılının, nedeninin, ne zamanının hiç önemi yok ve olanları deği$tirmek için harcanması gereken bir çaba olmadığının farkındalığına nail olduğunda me$ru bir tepkisizliği koza belleyip koyveriyorsun.. bo$-verdim. (dolu gelmedi)
(...) ben tanı$tıklarıma isimlerini sormuyorum. ho$; sorduklarımın isimlerini de duyduktan birkaç zaman sonra unutuyorum. görüntüleri yetiyor çoğu kez, tıpkı munganın da dediği gibi “bazen bir rüzgârı bazen birkaç zeytini / adının yerine kullandık” diye, aynen öyle.. nesnelerle avutuyorum kendimi zaman zaman: pencereden, görüyorum, çok uzak bir dağın ba$ında bir katı duman yükselmekte; krater gölünü andıran bir bulut reveransı, traktörlerin ayak seslerinden ürken toprağın cildinde gözya$ları gibi minik ve yuvarlak salyangozlar, sonra, elinde tırpanıyla bir ya$lı kadın giriyor tarlaya ve ağaçlardan ku$ firarları o ânda, az sonra, kahve bitiyor ve dolduruyorum tekrardan, -grinin tekrarı;- çok az sonra, televizyonda bir bombalama haberi ve bir çocuk kopuk bacağını dikiyor elleriyle, evet az sonra, verev bir muska gibi duruyor tahtında güne$ ve sıcak ve yabancı ve netameli ve unutkan ve evet evet az sonra,
sen geliyorsun!
- hatırladın mı beni, senin çok eski bir dudağınım öptüğün..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?