tilkinin dönüp dolaşacağı başlık. buradan ne zamanlar ayrılsam, mutlaka basıma bir olay gelir. hayır,hayır olay değil; olaylar silsilesi!
2009 civarı rastgele bir bara girip, asla orada dinleyeceğimizi tahmin edemeyeceğimiz müzisyenlerle karşılaştık. değmeyin keyfimize! bir gitarist vardı ki adam adeta Ritchie Blackmore... agzımın suyu yerinde durur mu, sası halde dinliyordum vs.
velhasıl kelam program bitti, ben gittim. ama hep o adamı aradım. bir daha ne gören var ne bilen. ismi Murat idi tek bildiğim o. facebook o zamanlar kayıp bulma masası gibi tabi. elinde gitar olan ne kadar Murat varsa hepsiyle arkadaş olmuştum. arkadaş listem alabildiğine Murat'tı ama o halen bulunamayanlar listesindeydi. yıllar gecti, sene geldi 2014 e. e tabi o sırada kimler geldi, ama hep bir ukde vardır ya o geçmedi. bir gece hafif çakır keyif hallerde murat arama sevdama tutuldum... veee buldum. Normalde facebook kullanmıyormuş o sırada arkadası onun için yeni açmış. hemen telefon numaramı aldı. 3 saniyede onun olduğunu teyit ettikten sonra 45 dk telefonda konuştuk. tabi ben uçuyorum. azmin sonu ..
ertesi gün beni aradı yine evlenmeyi düşünüyor musun diye? ben de salakça daha küçüğüm ben muamelesi yaptım. ( nasıl paniklediysem)
her neyse günler geçti o turneden döndü, buluştuk. o gün annesi ile bile tanıştım. sonra ayrıldık onun yine konseri vardı, takside beni aradı. ben sana aşık oldum... lütfen kabul et benimle olmayı dedi. adeta şoka girmiştim. ama acayip bir korku almıştı içimi. şaşkındım moruk düşünsene, hayran olduğun ve yıllarca aradığın adamdı bunları söyleyen. Bir müddet uzak durdum, ama görüşmeye devam ettik. yıllık iznimi alıp tatile gideceğim zaman, onların konseri vardı. 5 temmuz jolly joker hiç unutmam. mini valizimle konsere gidip, oradan sabaha karsı yola çıkacaktım. Konser bitti, son bir şeyler içmek için başka mekana gidildi. veda zamanı geldi, ama hiç vedalaşamadık. O gün valizimle Murat'ın evine gittik ve 4 yıl boyunca hep o evde beraber yaşadık. dost olduk, aile olduk, ama en sonunda bir şeyleri olduramadık ve ayrıldık. ne yazık ki sağlık sorunları olmuş zamanla... ve bir gün arkadaşım aradı. Kız nedense telefonda konuşamıyordu. ona birşey oldu sandım. Ama meğerse Murat'ın ölüm haberi için bas sağlığı dilemeye aramış. ne kadar olduğunu bilmiyorum ama uzun bir süre orada kaldığımı biliyorum. Murat ölmüştü, benim saçlarına, ellerine, gülüşüne, sanatına hayran olduğum adam artık yoktu. bir ara yer sarsıldı sanki, sonra kendime geldim bir şekilde... çünkü içeride yatan hasta ve anne ve babama bakmak zorundaydım. Cenazesi memleketinde yapıldıgı için gidemedim. dogrusu, annemi bırakamazdım. Murat'ı 39. yasında toprağa karıştırırken, ölümünün 2. ayında annemi kaybettim. bu acının ise hiç tarifi yok... sağ yanım yokmuş gibi geziniyordum boş gözlerle. annem de vefat ettikten 39 gün sonra dışarıdaydım... yürüyordum ve kendi kendime karar vermiştim. evet murat gitti ,annem gitti, ama babam halen benimle! ona sarılmalıyım... cok güzel olacak dedim. eve dondum. babamın bakıcısı dısarıya birşey almak için cıktı. ben de yanına girdim babamın. ona seslendim duymadı, uyuyordu. ama rengi bir garipti. tekrar seslendim, cevap yok. meğerse ben babamla plan yaparken o da uçmaya hazırlanıyormuş.... ve babam da gitti.
4 ay içinde en sevdiklerimi kaybettim.
bundan sonra çok mu tamım? hayır hep bir eksik var...
devam eder miyim bilmiyorum ama burada kessem iyi olacak. öptüm.
açılın ben yazıcam
uzun süre sözlüğün kapısını çalmıyorsan, girip bir kaç entry okuyup kaçıyorsan ve çılgınlar gibi yazılan günleri özlüyorsan işte içinden bu sesi çıkarıyorsun. açılın ben yazıcam. özledim seni la kereta!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?