oğlunun öğretmenine yazdığı mektubu:
"öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını... fakat şunu da öğret ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil polikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır."
"her düşmana karşılık bir de dost olduğunu da öğret ona! zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir doların, bulunan beşinden daha değerli olduğunu öğret... kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona!.. ve hem de kazanmaktan neşe duymayı, kıskançlıktan uzaklara yönelt onu..."
"eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona... bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını..."
"eğer yapabilirsen, ona, kitapların mucizelerini öğret.fakat ona, sessiz zamanlar da tanı! gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin edebi gizemini düşünebileceğini... okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona... ona, kendi fikirlerine inanmasını öğret. herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi..."
"nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona... herkes birbirine takılmış bir yöne giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma! tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat, tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret."
"eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona... gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. herkesin, sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara, dudak bükmesini öğret ona. ve aşırı ilgiye dikkat etmesini.."
"ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret... uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona... ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret. ona, nazik davran, fakat onu kucaklama!.. çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. bırak, sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. bırak, cesur olacak kadar sabrı olsun. ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. böylece insanlara karşı da derin bir inanç taşıyacaktır..."
"bu büyük bir taleptir. ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım... o, ne kadar iyi, küçük bir insan. oğlum..."
abraham lincoln
başbakan olduğu zamanlar bir genç ona giderek dert yanmaktadır.
lincolna çok fakir olduğunu,işe paraya ihtiyacı olduğunu,ailesinin,büyük babasının,babasının çok büyük kahraman olduklarını uzun uzun anlatır.
bunun üzerine lincoln durur ve şöyle der;
-"oğlum seni patatese benzettim,işe yarayan tarafın toprağın altında"
demiştir.
lincolna çok fakir olduğunu,işe paraya ihtiyacı olduğunu,ailesinin,büyük babasının,babasının çok büyük kahraman olduklarını uzun uzun anlatır.
bunun üzerine lincoln durur ve şöyle der;
-"oğlum seni patatese benzettim,işe yarayan tarafın toprağın altında"
demiştir.
21 yasinda isinde basarisiz oldu.
22 yasinda bir yasama seçimini kaybetti.
24 yasinda karisi vefat etti.
27 yasinda ruhsal bunalima girdi.
34 yasinda kongre secimlerini kaybetti.
36 yasinda kongre secimlerini yine kaybetti.
45 yasinda baskan yardimcisi secimlerini kaybetti.
48 yasinda tekrar senato secimlerini kaybetti.
52 yasinda amerika birlesik devletlerine baskan secildi.
alintidir.
22 yasinda bir yasama seçimini kaybetti.
24 yasinda karisi vefat etti.
27 yasinda ruhsal bunalima girdi.
34 yasinda kongre secimlerini kaybetti.
36 yasinda kongre secimlerini yine kaybetti.
45 yasinda baskan yardimcisi secimlerini kaybetti.
48 yasinda tekrar senato secimlerini kaybetti.
52 yasinda amerika birlesik devletlerine baskan secildi.
alintidir.
öleceğini bi şekilde hissetmiş başkan.
amerikan iç savaşı sırasında başbakandı.
amerikalı siyasetçi, devlet başkanı, hukukçu. amerika iç savaşında (1861-1865) belirleyici rol oynayan, demokrasiyi en iyi idare şekli olarak gören, kölelik gibi sınıfsal ayrımlara karşı çıkan lincoln, 1861-1865 yılları arasında, cumhuriyetçi parti bünyesinde illionis eyaletinden seçilmiş ve amerika birleşik devletlerinin 16. başkanı olarak görev yapmıştır. devlet birliğinin korunması gerektiği zor bir savaş döneminde, oldukça riskli kararlar almış; birçok toplumsal düzenlemeyle insan haklarının gelişmesine ve eşitlenmesine büyük katkı sağlamış; yoksul ve eğitimsiz bir aileden gelmesine rağmen devlet başkanlığı kademesine kadar yükselerek, "amerikan rüyası" kavramının baş aktörleri arasında görülmüştür.
abraham lincoln, 12 şubat 1809 yılında, kentucky hodgenville yakınlarında hardin kasabasında, çiftçilikle uğraşan virginialı thomas lincoln ile nancy hanks çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. oldukça kötü şartlar altında yaşayan ailenin, kısa adı abe olan yeni üyesi, sinking spring çiftliğinde, tahta bir klübede doğdu. sarah (1805) adında bir ablası bulunan abein, thomas jr. adlı erkek kardeşi henüz bebekken öldü. 1808 yılında, sinking spring çiftliğini satın almış olan baba thomas lincoln, kısa bir zamanda borçları nedeniyle mahkeme kararıyla tüm malvarlığını yitirdi. bu iflasın ardından 1816 yılında, abraham 7 yaşındayken, indiana yakınlarındaki bir tepede bulunan perry countryye (şimdiki adı spencer country), siper için kurulmuş barakaya benzer bir kulübeye taşınmak zorunda kaldılar. baptist olan aile, köleliğe karşı oldukları için büyük kiliseden uzaklaştırıldı. bu bakış açısı içerisinde yetişen lincoln, küçük yaşlardan itibaren köleliğe muhalif duygular besledi. bunun yanı sıra, dine karşı da aynı muhalefeti yürüttü ve hiçbir kiliseye dahil olmadı.
iki yıl sonra 1818de, abe henüz 7 yaşındayken, annesi nancy lincoln bir çeşit süt hastalığından genç yaşta (34) vefat etti. bu ölümün ardından tekrar evlenen babasının yeni eşi sarah bush johnstonun, kendi çocuğu gibi üzerine titrediği küçük lincoln üzerinde büyük bir etkisi oldu. abein üvey annesiyle iyi bir diyalog kurmasına rağmen, babasıyla ilişkisi gittikçe soğudu ve zamanla birbirlerinden iyice uzaklaştılar. sarah johnston, yeni şeyler öğrenmeye hevesli, zeki abei okuması için teşvik etti. ancak lincoln, maddi imkansızlıklar nedeniyle okula gidemediği için, 18 ay gibi oldukça kısa bir süre boyunca çevresindeki bazı eğitimli insanlardan ders aldı. aynı zamanda etrafından emanet edindiği kitapları okuyarak, açığını kapatmaya çalıştı ve kendi kendini eğitti. incil, william shakespeare, ingiliz ve amerikan tarihiyle ilgili birçok kitap okudu. çiftçiliği hiçbir zaman sevmedi.
1830 yılına gelindiğinde, aile, illioniste bulunan macon adlı küçük bir kasabadaki kamu arazisine taşındı. macondaki iklim şartlarının çalışmaya müsait olmaması nedeniyle, ertesi yıl tekrar indianaya geri döndüler. burada, salgın hastalıkların neden olduğu ölümlerin artması üzerine, tabut yapıp satmaya başladılar. hemen ardından baba thomas lincoln ailesini, bu defa da illionise bağlı coles kasabasında bir başka konuta taşıyınca; uzun boylu, güçlü bir fiziğe sahip olan 22 yaşındaki abraham, bu zamana kadar tarlalarda çalışmasına rağmen, ileride babası gibi çiftçi olmak istemediğine karar verdi. bu yüzden 1831de ailesinden ayrılarak, new salem köyüne, sangamon nehri yakınlarına yerleşti. burada kişisel eğitime devam etmenin yanı sıra, denton offutt adlı bir işadamının himayesinde, ticaret öğrenmeye başladı. lincoln, arkadaşlarıyla birlikte new salemden aldığı malları, sangamon ve mississippi nehirleri üzerinden new orleansa taşıyordu. bu işi yaptığı sırada, new orleansta ilk defa gördüğü köle pazarı lincoln üzerinde çok büyük bir etki bıraktı. köleliğe muhalif düşünceleri, gördüğü bu manzaralarla iyice pekişti ve toplumun sınıfsal ayrımlara girmesine, bazı insanların doğuştan insan haklarından yoksun kalmasına şiddetle karşı çıktı.
lincolnün siyasete olan ilgisi, düşüncelerinden ibaret olmadı. bunları hayata geçirebilmek için aktif olmaya karar verdi ve 1832de, henüz 23 yaşındayken, illionis genel meclisinin seferberliğiyle, bağımsızlık savaşı yanlısı whig party üyeliğine seçildi. lincolnün siyasi kariyeri böylece başlamış oldu. bu hareketin oluşum amacı, sangamon nehrindeki gemi trafiğini kontrol altına almak suretiyle; civardaki az nüfuslu, yoksul bölgelerin, gelişmesini ve zenginleşmesini sağlamaktı. lincoln, black hawk war (kara şahin savaşı) savaşı boyunca, illionis milis kuvvetleri için kaptanlık yaptı. meclisteki ve savaştaki faaliyetleriyle birlikte, eyalet çapında bir popülarite kazandı.
savaşın ardından, 1836da yine new salemde, şarküteri tarzında bir dükkanı yönetmeye başladı. bu süreçte, sir william blackstoneun ingilterenin hukuk sistemini yorumladığı kitabı, "commentaries on the laws of england" adlı kitabını okuyunca, hukuka merak salan lincoln, civardaki avukatlardan ödünç aldığı kitaplarla bu alanda kendini eğitti. ertesi yıl ise, baro sınavını geçerek avukat olmaya hak kazandı. ardından illionise, springfielde taşınarak stephen t. logan adlı bir avukatın yanında stajyerlik yapmaya başladı. burada eğitimini, pratik hukuk deneyimleriyle pekiştiren lincoln, kısa bir zaman içinde dürüstlüğü ve doğruluğu nedeniyle tanınır hale geldi ve eyalet çapında takdir edilen, başarılı bir avukat oldu.
1834teki ilk seçimleri kaybetmesini izleyen dört dönem boyunca, illionis eyalet yasama meclisinde (illionis temsilciler meclisi), sangamon whig temsilcisi olarak görev yaptı ve meclisteki whig yanlılarının liderliğine kadar yükseldi. 1837de, ilk defa köleliğe karşıt görüşlerini belirten bir protesto konuşması yaparak, meclisin hakszılık ve kötü bir siyaset anlayışıyla hareket ettiğini söyledi. 1842de lincoln, demokrat eyalet denetmeni james shieldse yönelik eleştirel yazılar yazmaya başladı. bunlar sangamo gazetesinde, ismi belirtilmeksizin yayınlanınca, shields olayı araştırmaya koyuldu. yazıların sahibinin lincoln olduğu ortaya çıkınca, taraflar düelloya tutuştu. ancak son anda düello durduruldu.
1842 yılının kasım ayında, marry todd ile evlenen lincolnün, bu evlilikten dört erkek çocuğu oldu (robert todd lincoln, edward baker lincoln, william wallace lincoln, thomas \"tad\" lincoln). marry todd, kentuckyli aristoratik bir aileden geliyordu ve etrafında köle hizmetkarlarla birlikte büyümüştü; çocuklarını da kendi gibi yetiştirmek istiyordu. ne var ki, robert todd haricindeki diğer oğulları delikanlılık çağına gelemeden hayatlarını yitirdi. sadece bireysel çabasıyla kendisini eğitebilmiş olan abraham lincoln, robert toddun, elit ve modern okullarda çok iyi bir eğitim almasını istiyordu. dolayısıyla oğlunu, önce phillips exeter akademisine, sonrasında ise harvard kolejine gönderdi. marry todd ile evliliğinin ardından lincoln, 1844te, whig partisinden yakın arkadaşı william h. herndon ile ortaklık kurdu. ikili ileriki yıllarda, rebuplican party nin (cumhuriyetçi parti) ilk üyelerinden olacaklardı.
1847 yılında, birleşik devletler temsilciler meclisine seçilen lincoln, whig partisinin lideri olan henry clayin çizgisini, kendi siyasi düşüncelerine oldukça yakın buluyordu ve onu politik idolü olarak görüyordu. mecliste geçirdiği ilk dönemde, henüz yeni bir siyasetçi olduğu için fazla ağırlığı ve etkisi yoktu. ancak yine de, amerika - mexica savaşıyla ve kölelik kurumuyla ilgili başkan james k. polka yönelik eleştirel görüşleri, dikkatleri üzerine çekmesine neden olmuştu. 1848de, bir yasayla ilgili, "savaşın gereksiz ve anayasaya aykırı bir şekilde birleşik devletler başkanı tarafından başlatıldığı" söylemini içeren bir düzeltme metninin oylamasında, 81 demokrata karşı yenilgiye uğrayan 82 whig arasında yer aldı. ardından lincoln, mecliste yaptığı savaş karşıtı bir konuşmasında kullandığı ağır ifadelerle şimşekleri üzerine çekti. başkan polkun meclise gönderdiği barış anlaşması üzerine, ülkede gerilim gittikçe tırmandı. gerillalar, savaş yanlısı devletçiler ve savaş karşıtları arasında büyük ihtilaflar yaşanmaya başladı. hiçbir temsilci, lincolnün düşüncelerini önemsemiyordu. dolayısıyla lincoln, bir sonraki seçimler için yeniden adaylığını koymamaya karar verdi. aynı yıl yapılan seçimlerde, zalim bir general olan zachary taylor ve başkan polk aleyhine mücadele etti. ancak seçimi kazanan yeni taylor yönetimi, kendisine merkezden uzak bir görev vermeye kalkınca, illioniste elde ettiği siyasi kariyerini tehlikeye atmak istemeyerek politikayı bıraktı ve springfielde geri döndü. burada sıradan bir avukat gibi yaşamaya başladı. özellikle sangamonda gelişmekte olan taşımacılık sektörünün hukuksal ihtilaflarıyla ilgili davalara baktı. 1858 yılında müdafaa ettiği ünlü william \"duff\" armstrong davasıyla, hukuk dehasını da ortaya koydu. farklı ve o zamanlar ender rastlanılan bir taktik kullanmak suretiyle, görgü tanığının yalan söylediğini çiftçi almanağıyla kanıtladı. lincoln, illionis eyaletinde geçirdiği 23 yıllık hukuk hayatı boyunca, 5.100den fazla davada avukatlık yaptı.
1854 yılında kabul edilenv kansas-nebraska anlaşmasının, köleliğin yayılımını düzenleyen 1820 tarihli missouri uzlaşmasını ortadan kaldırmasıyla birlikte lincoln, politikaya geri döndü. senatoda, köleliğe izin veren eyaletlerle, köleliğe karşı çıkan eyaletlerin eşit sayıda senatörle temsil edilmesinin ortaya çıkardığı ihtilaf, herhangi birinin üstünlüğü ele geçirmesini önleyecek şekilde missouri uzlaşmasıyla çözülmüştü (köle edinimini yasaklayan maine eyaleti ile köleciliğe izin veren missouri eyaleti birlikte birliğe dahil edilerek senatodaki denge bozulmadı). ancak, kansas-nebraska anlaşması, bu düzenlemeyi bozmakla birlikte, köleciliğin yayılımına müsaade ediyordu. demokratlar arasındaki en güçlü isim olan stephen a. douglas, ünlü "popular sovereignty" (popüler egemenlik) adını verdiği düzenlemesiyle, her eyaletin kendi kararını kendisinin verebilmesini savunan görüşünü attı ortaya. sonuç olarak, her iki taraf arasında da gerilim had safhaya vardı.
bunun üzerine, aynı çizgide yer alan görüşlerini yeniden kurgulayıp, daha modern söylemlere dönüştüren eski whig, free soil, liberty ve democratic partilerinin eski savunucuları biraraya gelerek, 1856da, republican (cumhuriyetçi) partiyi kurdular. lincoln de bu sürecin içinde yer aldı. 1858 yılında lincoln, stephen a. douglasın karşısında, senato seçimlerine adaylığını koydu. bu süreçte, iki tarafın birbirleri aleyhine yaptığı karşılıklı konuşmalar, atışmalar tarihe geçti. lincoln seçimi kaybetse de, kölelik ve savaş aleyhine sarf ettiği sözlerle kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardı. böylece 1860 seçimlerinde görüşlerini paylaşan kesimin desteğini aldı.
1860 yılında yapılan birleşik devletler başkanlık seçimlerinde çoğunluğu elde eden abraham lincoln, amerikanın 16. başkanı oldu. seçimlerin ardından başkanlık koltuğuna oturan lincolnun ilk işi, cooper union söylevini, özellikle köleliği savunan eyaletlerin dikkatine sunmak oldu. bunun üzerine, zaten kuzeyli lincolnün başkanlığa gelmesini sindirememiş olan güney carolina eyaleti birlikten çekilme kararı aldı. güney carolinayı izleyen mississippi, florida, alabama, georgia, lousiana ve texas eyaletleri biraraya gelerek, "confederate states of america" (amerika konfedere devletleri) adında yeni bir birlik kurdular. sonrasında kuzey carolina, tennessee, virginia ve arkansas da aynı şekilde birlikten çekildiklerini açıklayarak, yeni kurulan konfederasyona bağlandılar ve richmondu başkentleri ilan ettiler. konfederasyonun anayasasının bir maddesinde, köleliğin, beyaz ırkın zenci ırk üzerindeki doğuştan üstünlüğü olduğu belirtiliyor ve bu nedenle iki ırkın haklarının hiçbir zaman eşit olamayacağı vurgulanıyordu.
washingtona gelen lincolnün ilk işi, öncelikle güney eyaletleriyle uzlaşmaya çalışmak oldu. lincoln, hiçbir eyaletin diğerlerinin onayı olmadan birlikten ayrılamayacağını düşünüyordu. ancak, 12 nisan 1861 tarihinde, konfedere devletlerin oluşturduğu milis kuvvetlerin fort sumtera saldırmasıyla birlikte, birleşik devletler tarihinin en önemli krizlerinden biri olan amerikan iç savaşı (kuzey-güney savaşı da denilebilir) başladı. bu gelişmenin ardından lincoln, 75 bin gönüllü askere bir çağrıda bulunarak, birliğin bozulmaması için ayrılık yanlısı isyanın bastırılması ve özellikle güney eyaletlerinin abluka altına alınmasını istedi. lincoln, böylesine kritik bir zamanda kariyerinin zirvesine gelmişti ve bu kariyerin başarısının belirleyicisi de iç savaşın gidişatı olacaktı.
başkan, savaşın ancak dikkatli ve hatasız bir şekilde kontrol altına alınmasıyla, birliğin bozulmasının önüne geçileceğini düşünüyordu. ancak bu düşüncesinin karşısındaki tek zorluk savaş değildi. muharebe meydanlarında sergilenen çabanın yanı sıra, özellikle senatodaki kendi kabinesinin ve radikal cumhuriyetçilerin muhalefetiyle de başa çıkmak gerekiyordu. ayrıca, eşi hakkında çıkan dedikodular nedeniyle, eşinin erkek kardeşleri de lincolne cephe alarak, konfederasyon ordusuna geçmişti. tüm bunlar lincolnün yüksek konumu gereği taşıdığı sorumlukların bir karşılığıydı; ancak 1862nin şubat ayında 12 yaşındaki oğlu willieyi kaybetmek en ağır ve en acı olanıydı. ne var ki, bu olay bile ünlü devlet adamını yıldırmadı.
birliğin tekrar biraraya getirilmesi için savaşan askerlerin nihai sonuca ulaşabilmesi ve düzenin sağlanmasında etkili olabilmesi için askeri taktikler de ortaya koyan lincoln, çok riskli bir karar alarak, ordusunu zafere götürme becerisine sahip olamadığı gerekçesiyle, ünlü general george b. mcclellanı görevinden aldı (mcclellan, aynı zamanda bir demokrattı ve lincolnü gereksiz yere savaşı uzatmakla suçluyordu). bunun yanı sıra, köleliğin yayılmasına son vermek için adım adım ilerlemesine ve ateşli kölelik karşıtlarının baskısına rağmen, ordu kumandanlarının yargı yetkisi çerçevesindeki köleliği yasaklayıcı çalışmalarına yönelik emrini geri çekti. çünkü ona göre, birliği koruma zorunluluğu daha ağır basıyordu. lincolnün iki yanlı bir savaş stratejisi vardı: ilki, öncelikle birliğin merkezi olan washington, d.c.yi geniş güvenlik önlemleriyle korumak; ikincisi ise, savaşın süresini kısaltacak agresif bir çizgide ilerlemek ve ofansif bir savaş beklentisi içinde olan kuzeyli halk ile yerel basını bastırmaktı.
22 eylül 1862 tarihinde lincoln, konfedere devletlere son bir çağrıda bulunarak, yıl sonuna kadar tekrar birliğe dönmelerini istedi. bu dönüşü sağlamak için de köleliği kaldırmaya yönelik bir bildiri olan "emancipation proclamation"ı (özgürlük bildirgesi) yayınlayacağını açıkladı. sözkonusu bildirgeyle, tüm eyaletlerdeki köleler azat edilmiş sayılacak ve bu durum her eyaletin kendi içinde de ayrıca karışıklık yaşamasına neden olacaktı. ancak hiçbir eyaletin bu çağrıya riayet etmemesi üzerine lincoln, sözünü tutarak, 1 ocak 1863 tarihinde emancipation proclamationı yayınladı. aynı yıl, hitabet sanatındaki hünerini ortaya koyan ünlü gettysburg address konuşmasını yaptı. bu nutukta, birleşik devletlerin bölünmesine neden olan, eyaletlerin ya da kölelerin hakları üzerindeki fikir ayrılıklarının, uzlaşılarak aşılması gerektiğini vurguluyordu.
1863te, birlik kuvvetlerinin gettysburg, vicksburg ve chattanoogayı ele geçirmesiyle birlikte, savaşın sonlarına gelinmeye başlandı. çünkü zafer, büyük ölçüde kuzeyli birlik kuvvetleri tarafında görünüyordu. ertesi yıl, general ulysses s. grantı ordu komutasına getiren lincoln, 4 mart 1865te, ikisi dışında tüm eyaletlerde seçimleri kazanarak, tekrar birleşik devletler başkanı seçildi. yeni başkanlık döneminin açılışında yaptığı "hiçkimseye kötülük, herkese iyilik" temasını vurgulayan konuşmasıyla da tarihe geçti. 9 nisan 1865te ise, general robert e.leenin konferede eyaletler ordusunun appomattoxta kuşatılmasıyla, güney teslim oldu ve savaş böylece sona erdi.
14 nisan 1865 tarihinde, washington, d.c.deki ford tiyatrosunda sunulan "our american cousin" (amerikalı yeğenimiz) adlı bir temsile katılan lincoln, adlı tanınmış bir aktör ve aşırı güneyli bir konfedere devletler casusu olan john wilkes booth tarafından başından vuruldu ve ertesi gün öldü.
aslında boothun ilk planı, lincolnü kaçırıp, güneyli esirlerin iadesi koşuluyla salıvermekti. ancak sonradan planını suikaste çevirdi. locanın arkasına saklanacak olan booth, oyunun en eğlenceli yerinde silahını ateşleyecek ve yükselen kahkahaların yardımıyla ateş sesi duyulmayacak, o da bu sayede kaçabilecekti. planı hazırlarken oyunu defalarca seyretmiş; en komik sahnelerin zamanını dikkate almıştı. ayrıca başkanı dışarıdan görebilmek için, locanın giriş kapısına küçük bir delik açmıştı. o akşam tiyatroya yakın koruması ward hill lamonu almadan giden lincoln, eşiyle birlikte oyunu balkondan izlemek için yerine yerleşti. yanlarında, general grant ile eşi ve binbaşı henry rathbone da bulunuyordu. tam da planladığı gibi, oyunun en çok gülünen sahnesine gelindiğinde locaya giren booth, lincolne doğru bir el ateş etti. başının sol tarafından vurulan lincoln yere yığıldı. üstüne atılan binbaşı rathboneu da bir bıçak darbesiyle saf dışı eden booth, locadan sahneye atladı ve arka kapıdan kaçtı. aynı gece, başkan yardımcısı andrew johnson ve dışişleri bakanı william h. seward da suikaste uğramış; ancak şans eseri kurtulmuşlardı.
amerika birleşik devletlerinin en önemli üç kilit isminin, aynı gece öldürülmek istenmesinin nedeni, ancak 1961 yılında ortaya çıkmıştır. philadelphiadaki bir sahafın bulduğu askeri içerikli bir kitapta yapılan incelemede, şifreli mesajlar bulunmuştu. uzmanlar tarafından incelenen ve çözülen mesajlar, suikastın önündeki karanlık perdeyi aydınlatıyordu. lincoln hükümetinin savunma bakanı edwin m. stanton’ın, kendi güvenlik şefi tuğgeneral c. baker vasıtasıyla suikastleri düzenlediği ve abraham lincolnü üldürttüğü ortaya çıktı. eğer suikastlerin tamamı başarıya ulaşsaydı, devlet başkanı olmaya aday en güçlü kişi stanton olacaktı.
genel bir bakış açısıyla, amerikan tarihçilerinin tespiti, lincolnün etkisiz, fakat mükemmel bir yönetici olduğu yönündeydi. etkisizdi; çünkü ofisini büyük bir avukatlık bürosu gibi kullanıyor; eğer olumsuz bir özellik ise, politikanın gerektirdiği entrikaları uygulamıyordu. ancak, birliği korumak ve devamını sağlamak amacından hiçbir zaman şaşmadı ve onun azmi sayesinde, iç savaş sonrasında birleşik devletlerin dağılması engellendi. sahip olduğu etkileyici hitabet yeteneği, politika adına belki de elindeki tek argümandı. nitekim, başkanlık konuşmaları ve özellikle gettysburg address söylevi, amerikan oratoryasının baş eserleri arasında yer almaktadır. lincoln ayrıca, uluslararası ilişkiler konusunda da, beklenilenin aksine, oldukça iyi bir grafik çizdi. iç meseleri halletmeden, diğer devletlerle yürütülen ilişkilerin gerilmesi durumunda, ülkenin oldukça zor bir sürece gireceğini, iki ateş arasında kalacağını bilecek kadar olaya hakimdi. dolayısıyla "trent affair" olayı nedeniyle ingiltereyle savaşın eşiğine gelinmesine rağmen, ustalıkla bu tehlikeyi bertaraf etti. köleliği azat eden bildirisiyle de, avrupa ülkelerinin iyi niyetini kazanmış oldu. iç ilişkilerde de, 1862 yılında çıkardığı homestead act (ev ve müştemilat kanunu) ile etkili bir idari karara imza attı.
küçük bir barakada doğmuş, profesyonel anlamda eğitim alamamış bir kişinin, ileride bir gün, amerika birleşik devletlerinin 16. başkanı ünvanına sahip olabilmesi, lincolnün bireysel azminin yanı sıra, "amerikan rüyası" denilen olgunun da bir timsali olarak görülmüştür. bu yüzden, amerikan halkının en sevdiği ve takdir ettiği başkanlar arasındadır. günümüzde lincolnün resmi, 5 dolarlık banknotların ve 1 sentlik madeni paraların üzerinde yer almaktadır.
abraham lincoln, 12 şubat 1809 yılında, kentucky hodgenville yakınlarında hardin kasabasında, çiftçilikle uğraşan virginialı thomas lincoln ile nancy hanks çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. oldukça kötü şartlar altında yaşayan ailenin, kısa adı abe olan yeni üyesi, sinking spring çiftliğinde, tahta bir klübede doğdu. sarah (1805) adında bir ablası bulunan abein, thomas jr. adlı erkek kardeşi henüz bebekken öldü. 1808 yılında, sinking spring çiftliğini satın almış olan baba thomas lincoln, kısa bir zamanda borçları nedeniyle mahkeme kararıyla tüm malvarlığını yitirdi. bu iflasın ardından 1816 yılında, abraham 7 yaşındayken, indiana yakınlarındaki bir tepede bulunan perry countryye (şimdiki adı spencer country), siper için kurulmuş barakaya benzer bir kulübeye taşınmak zorunda kaldılar. baptist olan aile, köleliğe karşı oldukları için büyük kiliseden uzaklaştırıldı. bu bakış açısı içerisinde yetişen lincoln, küçük yaşlardan itibaren köleliğe muhalif duygular besledi. bunun yanı sıra, dine karşı da aynı muhalefeti yürüttü ve hiçbir kiliseye dahil olmadı.
iki yıl sonra 1818de, abe henüz 7 yaşındayken, annesi nancy lincoln bir çeşit süt hastalığından genç yaşta (34) vefat etti. bu ölümün ardından tekrar evlenen babasının yeni eşi sarah bush johnstonun, kendi çocuğu gibi üzerine titrediği küçük lincoln üzerinde büyük bir etkisi oldu. abein üvey annesiyle iyi bir diyalog kurmasına rağmen, babasıyla ilişkisi gittikçe soğudu ve zamanla birbirlerinden iyice uzaklaştılar. sarah johnston, yeni şeyler öğrenmeye hevesli, zeki abei okuması için teşvik etti. ancak lincoln, maddi imkansızlıklar nedeniyle okula gidemediği için, 18 ay gibi oldukça kısa bir süre boyunca çevresindeki bazı eğitimli insanlardan ders aldı. aynı zamanda etrafından emanet edindiği kitapları okuyarak, açığını kapatmaya çalıştı ve kendi kendini eğitti. incil, william shakespeare, ingiliz ve amerikan tarihiyle ilgili birçok kitap okudu. çiftçiliği hiçbir zaman sevmedi.
1830 yılına gelindiğinde, aile, illioniste bulunan macon adlı küçük bir kasabadaki kamu arazisine taşındı. macondaki iklim şartlarının çalışmaya müsait olmaması nedeniyle, ertesi yıl tekrar indianaya geri döndüler. burada, salgın hastalıkların neden olduğu ölümlerin artması üzerine, tabut yapıp satmaya başladılar. hemen ardından baba thomas lincoln ailesini, bu defa da illionise bağlı coles kasabasında bir başka konuta taşıyınca; uzun boylu, güçlü bir fiziğe sahip olan 22 yaşındaki abraham, bu zamana kadar tarlalarda çalışmasına rağmen, ileride babası gibi çiftçi olmak istemediğine karar verdi. bu yüzden 1831de ailesinden ayrılarak, new salem köyüne, sangamon nehri yakınlarına yerleşti. burada kişisel eğitime devam etmenin yanı sıra, denton offutt adlı bir işadamının himayesinde, ticaret öğrenmeye başladı. lincoln, arkadaşlarıyla birlikte new salemden aldığı malları, sangamon ve mississippi nehirleri üzerinden new orleansa taşıyordu. bu işi yaptığı sırada, new orleansta ilk defa gördüğü köle pazarı lincoln üzerinde çok büyük bir etki bıraktı. köleliğe muhalif düşünceleri, gördüğü bu manzaralarla iyice pekişti ve toplumun sınıfsal ayrımlara girmesine, bazı insanların doğuştan insan haklarından yoksun kalmasına şiddetle karşı çıktı.
lincolnün siyasete olan ilgisi, düşüncelerinden ibaret olmadı. bunları hayata geçirebilmek için aktif olmaya karar verdi ve 1832de, henüz 23 yaşındayken, illionis genel meclisinin seferberliğiyle, bağımsızlık savaşı yanlısı whig party üyeliğine seçildi. lincolnün siyasi kariyeri böylece başlamış oldu. bu hareketin oluşum amacı, sangamon nehrindeki gemi trafiğini kontrol altına almak suretiyle; civardaki az nüfuslu, yoksul bölgelerin, gelişmesini ve zenginleşmesini sağlamaktı. lincoln, black hawk war (kara şahin savaşı) savaşı boyunca, illionis milis kuvvetleri için kaptanlık yaptı. meclisteki ve savaştaki faaliyetleriyle birlikte, eyalet çapında bir popülarite kazandı.
savaşın ardından, 1836da yine new salemde, şarküteri tarzında bir dükkanı yönetmeye başladı. bu süreçte, sir william blackstoneun ingilterenin hukuk sistemini yorumladığı kitabı, "commentaries on the laws of england" adlı kitabını okuyunca, hukuka merak salan lincoln, civardaki avukatlardan ödünç aldığı kitaplarla bu alanda kendini eğitti. ertesi yıl ise, baro sınavını geçerek avukat olmaya hak kazandı. ardından illionise, springfielde taşınarak stephen t. logan adlı bir avukatın yanında stajyerlik yapmaya başladı. burada eğitimini, pratik hukuk deneyimleriyle pekiştiren lincoln, kısa bir zaman içinde dürüstlüğü ve doğruluğu nedeniyle tanınır hale geldi ve eyalet çapında takdir edilen, başarılı bir avukat oldu.
1834teki ilk seçimleri kaybetmesini izleyen dört dönem boyunca, illionis eyalet yasama meclisinde (illionis temsilciler meclisi), sangamon whig temsilcisi olarak görev yaptı ve meclisteki whig yanlılarının liderliğine kadar yükseldi. 1837de, ilk defa köleliğe karşıt görüşlerini belirten bir protesto konuşması yaparak, meclisin hakszılık ve kötü bir siyaset anlayışıyla hareket ettiğini söyledi. 1842de lincoln, demokrat eyalet denetmeni james shieldse yönelik eleştirel yazılar yazmaya başladı. bunlar sangamo gazetesinde, ismi belirtilmeksizin yayınlanınca, shields olayı araştırmaya koyuldu. yazıların sahibinin lincoln olduğu ortaya çıkınca, taraflar düelloya tutuştu. ancak son anda düello durduruldu.
1842 yılının kasım ayında, marry todd ile evlenen lincolnün, bu evlilikten dört erkek çocuğu oldu (robert todd lincoln, edward baker lincoln, william wallace lincoln, thomas \"tad\" lincoln). marry todd, kentuckyli aristoratik bir aileden geliyordu ve etrafında köle hizmetkarlarla birlikte büyümüştü; çocuklarını da kendi gibi yetiştirmek istiyordu. ne var ki, robert todd haricindeki diğer oğulları delikanlılık çağına gelemeden hayatlarını yitirdi. sadece bireysel çabasıyla kendisini eğitebilmiş olan abraham lincoln, robert toddun, elit ve modern okullarda çok iyi bir eğitim almasını istiyordu. dolayısıyla oğlunu, önce phillips exeter akademisine, sonrasında ise harvard kolejine gönderdi. marry todd ile evliliğinin ardından lincoln, 1844te, whig partisinden yakın arkadaşı william h. herndon ile ortaklık kurdu. ikili ileriki yıllarda, rebuplican party nin (cumhuriyetçi parti) ilk üyelerinden olacaklardı.
1847 yılında, birleşik devletler temsilciler meclisine seçilen lincoln, whig partisinin lideri olan henry clayin çizgisini, kendi siyasi düşüncelerine oldukça yakın buluyordu ve onu politik idolü olarak görüyordu. mecliste geçirdiği ilk dönemde, henüz yeni bir siyasetçi olduğu için fazla ağırlığı ve etkisi yoktu. ancak yine de, amerika - mexica savaşıyla ve kölelik kurumuyla ilgili başkan james k. polka yönelik eleştirel görüşleri, dikkatleri üzerine çekmesine neden olmuştu. 1848de, bir yasayla ilgili, "savaşın gereksiz ve anayasaya aykırı bir şekilde birleşik devletler başkanı tarafından başlatıldığı" söylemini içeren bir düzeltme metninin oylamasında, 81 demokrata karşı yenilgiye uğrayan 82 whig arasında yer aldı. ardından lincoln, mecliste yaptığı savaş karşıtı bir konuşmasında kullandığı ağır ifadelerle şimşekleri üzerine çekti. başkan polkun meclise gönderdiği barış anlaşması üzerine, ülkede gerilim gittikçe tırmandı. gerillalar, savaş yanlısı devletçiler ve savaş karşıtları arasında büyük ihtilaflar yaşanmaya başladı. hiçbir temsilci, lincolnün düşüncelerini önemsemiyordu. dolayısıyla lincoln, bir sonraki seçimler için yeniden adaylığını koymamaya karar verdi. aynı yıl yapılan seçimlerde, zalim bir general olan zachary taylor ve başkan polk aleyhine mücadele etti. ancak seçimi kazanan yeni taylor yönetimi, kendisine merkezden uzak bir görev vermeye kalkınca, illioniste elde ettiği siyasi kariyerini tehlikeye atmak istemeyerek politikayı bıraktı ve springfielde geri döndü. burada sıradan bir avukat gibi yaşamaya başladı. özellikle sangamonda gelişmekte olan taşımacılık sektörünün hukuksal ihtilaflarıyla ilgili davalara baktı. 1858 yılında müdafaa ettiği ünlü william \"duff\" armstrong davasıyla, hukuk dehasını da ortaya koydu. farklı ve o zamanlar ender rastlanılan bir taktik kullanmak suretiyle, görgü tanığının yalan söylediğini çiftçi almanağıyla kanıtladı. lincoln, illionis eyaletinde geçirdiği 23 yıllık hukuk hayatı boyunca, 5.100den fazla davada avukatlık yaptı.
1854 yılında kabul edilenv kansas-nebraska anlaşmasının, köleliğin yayılımını düzenleyen 1820 tarihli missouri uzlaşmasını ortadan kaldırmasıyla birlikte lincoln, politikaya geri döndü. senatoda, köleliğe izin veren eyaletlerle, köleliğe karşı çıkan eyaletlerin eşit sayıda senatörle temsil edilmesinin ortaya çıkardığı ihtilaf, herhangi birinin üstünlüğü ele geçirmesini önleyecek şekilde missouri uzlaşmasıyla çözülmüştü (köle edinimini yasaklayan maine eyaleti ile köleciliğe izin veren missouri eyaleti birlikte birliğe dahil edilerek senatodaki denge bozulmadı). ancak, kansas-nebraska anlaşması, bu düzenlemeyi bozmakla birlikte, köleciliğin yayılımına müsaade ediyordu. demokratlar arasındaki en güçlü isim olan stephen a. douglas, ünlü "popular sovereignty" (popüler egemenlik) adını verdiği düzenlemesiyle, her eyaletin kendi kararını kendisinin verebilmesini savunan görüşünü attı ortaya. sonuç olarak, her iki taraf arasında da gerilim had safhaya vardı.
bunun üzerine, aynı çizgide yer alan görüşlerini yeniden kurgulayıp, daha modern söylemlere dönüştüren eski whig, free soil, liberty ve democratic partilerinin eski savunucuları biraraya gelerek, 1856da, republican (cumhuriyetçi) partiyi kurdular. lincoln de bu sürecin içinde yer aldı. 1858 yılında lincoln, stephen a. douglasın karşısında, senato seçimlerine adaylığını koydu. bu süreçte, iki tarafın birbirleri aleyhine yaptığı karşılıklı konuşmalar, atışmalar tarihe geçti. lincoln seçimi kaybetse de, kölelik ve savaş aleyhine sarf ettiği sözlerle kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardı. böylece 1860 seçimlerinde görüşlerini paylaşan kesimin desteğini aldı.
1860 yılında yapılan birleşik devletler başkanlık seçimlerinde çoğunluğu elde eden abraham lincoln, amerikanın 16. başkanı oldu. seçimlerin ardından başkanlık koltuğuna oturan lincolnun ilk işi, cooper union söylevini, özellikle köleliği savunan eyaletlerin dikkatine sunmak oldu. bunun üzerine, zaten kuzeyli lincolnün başkanlığa gelmesini sindirememiş olan güney carolina eyaleti birlikten çekilme kararı aldı. güney carolinayı izleyen mississippi, florida, alabama, georgia, lousiana ve texas eyaletleri biraraya gelerek, "confederate states of america" (amerika konfedere devletleri) adında yeni bir birlik kurdular. sonrasında kuzey carolina, tennessee, virginia ve arkansas da aynı şekilde birlikten çekildiklerini açıklayarak, yeni kurulan konfederasyona bağlandılar ve richmondu başkentleri ilan ettiler. konfederasyonun anayasasının bir maddesinde, köleliğin, beyaz ırkın zenci ırk üzerindeki doğuştan üstünlüğü olduğu belirtiliyor ve bu nedenle iki ırkın haklarının hiçbir zaman eşit olamayacağı vurgulanıyordu.
washingtona gelen lincolnün ilk işi, öncelikle güney eyaletleriyle uzlaşmaya çalışmak oldu. lincoln, hiçbir eyaletin diğerlerinin onayı olmadan birlikten ayrılamayacağını düşünüyordu. ancak, 12 nisan 1861 tarihinde, konfedere devletlerin oluşturduğu milis kuvvetlerin fort sumtera saldırmasıyla birlikte, birleşik devletler tarihinin en önemli krizlerinden biri olan amerikan iç savaşı (kuzey-güney savaşı da denilebilir) başladı. bu gelişmenin ardından lincoln, 75 bin gönüllü askere bir çağrıda bulunarak, birliğin bozulmaması için ayrılık yanlısı isyanın bastırılması ve özellikle güney eyaletlerinin abluka altına alınmasını istedi. lincoln, böylesine kritik bir zamanda kariyerinin zirvesine gelmişti ve bu kariyerin başarısının belirleyicisi de iç savaşın gidişatı olacaktı.
başkan, savaşın ancak dikkatli ve hatasız bir şekilde kontrol altına alınmasıyla, birliğin bozulmasının önüne geçileceğini düşünüyordu. ancak bu düşüncesinin karşısındaki tek zorluk savaş değildi. muharebe meydanlarında sergilenen çabanın yanı sıra, özellikle senatodaki kendi kabinesinin ve radikal cumhuriyetçilerin muhalefetiyle de başa çıkmak gerekiyordu. ayrıca, eşi hakkında çıkan dedikodular nedeniyle, eşinin erkek kardeşleri de lincolne cephe alarak, konfederasyon ordusuna geçmişti. tüm bunlar lincolnün yüksek konumu gereği taşıdığı sorumlukların bir karşılığıydı; ancak 1862nin şubat ayında 12 yaşındaki oğlu willieyi kaybetmek en ağır ve en acı olanıydı. ne var ki, bu olay bile ünlü devlet adamını yıldırmadı.
birliğin tekrar biraraya getirilmesi için savaşan askerlerin nihai sonuca ulaşabilmesi ve düzenin sağlanmasında etkili olabilmesi için askeri taktikler de ortaya koyan lincoln, çok riskli bir karar alarak, ordusunu zafere götürme becerisine sahip olamadığı gerekçesiyle, ünlü general george b. mcclellanı görevinden aldı (mcclellan, aynı zamanda bir demokrattı ve lincolnü gereksiz yere savaşı uzatmakla suçluyordu). bunun yanı sıra, köleliğin yayılmasına son vermek için adım adım ilerlemesine ve ateşli kölelik karşıtlarının baskısına rağmen, ordu kumandanlarının yargı yetkisi çerçevesindeki köleliği yasaklayıcı çalışmalarına yönelik emrini geri çekti. çünkü ona göre, birliği koruma zorunluluğu daha ağır basıyordu. lincolnün iki yanlı bir savaş stratejisi vardı: ilki, öncelikle birliğin merkezi olan washington, d.c.yi geniş güvenlik önlemleriyle korumak; ikincisi ise, savaşın süresini kısaltacak agresif bir çizgide ilerlemek ve ofansif bir savaş beklentisi içinde olan kuzeyli halk ile yerel basını bastırmaktı.
22 eylül 1862 tarihinde lincoln, konfedere devletlere son bir çağrıda bulunarak, yıl sonuna kadar tekrar birliğe dönmelerini istedi. bu dönüşü sağlamak için de köleliği kaldırmaya yönelik bir bildiri olan "emancipation proclamation"ı (özgürlük bildirgesi) yayınlayacağını açıkladı. sözkonusu bildirgeyle, tüm eyaletlerdeki köleler azat edilmiş sayılacak ve bu durum her eyaletin kendi içinde de ayrıca karışıklık yaşamasına neden olacaktı. ancak hiçbir eyaletin bu çağrıya riayet etmemesi üzerine lincoln, sözünü tutarak, 1 ocak 1863 tarihinde emancipation proclamationı yayınladı. aynı yıl, hitabet sanatındaki hünerini ortaya koyan ünlü gettysburg address konuşmasını yaptı. bu nutukta, birleşik devletlerin bölünmesine neden olan, eyaletlerin ya da kölelerin hakları üzerindeki fikir ayrılıklarının, uzlaşılarak aşılması gerektiğini vurguluyordu.
1863te, birlik kuvvetlerinin gettysburg, vicksburg ve chattanoogayı ele geçirmesiyle birlikte, savaşın sonlarına gelinmeye başlandı. çünkü zafer, büyük ölçüde kuzeyli birlik kuvvetleri tarafında görünüyordu. ertesi yıl, general ulysses s. grantı ordu komutasına getiren lincoln, 4 mart 1865te, ikisi dışında tüm eyaletlerde seçimleri kazanarak, tekrar birleşik devletler başkanı seçildi. yeni başkanlık döneminin açılışında yaptığı "hiçkimseye kötülük, herkese iyilik" temasını vurgulayan konuşmasıyla da tarihe geçti. 9 nisan 1865te ise, general robert e.leenin konferede eyaletler ordusunun appomattoxta kuşatılmasıyla, güney teslim oldu ve savaş böylece sona erdi.
14 nisan 1865 tarihinde, washington, d.c.deki ford tiyatrosunda sunulan "our american cousin" (amerikalı yeğenimiz) adlı bir temsile katılan lincoln, adlı tanınmış bir aktör ve aşırı güneyli bir konfedere devletler casusu olan john wilkes booth tarafından başından vuruldu ve ertesi gün öldü.
aslında boothun ilk planı, lincolnü kaçırıp, güneyli esirlerin iadesi koşuluyla salıvermekti. ancak sonradan planını suikaste çevirdi. locanın arkasına saklanacak olan booth, oyunun en eğlenceli yerinde silahını ateşleyecek ve yükselen kahkahaların yardımıyla ateş sesi duyulmayacak, o da bu sayede kaçabilecekti. planı hazırlarken oyunu defalarca seyretmiş; en komik sahnelerin zamanını dikkate almıştı. ayrıca başkanı dışarıdan görebilmek için, locanın giriş kapısına küçük bir delik açmıştı. o akşam tiyatroya yakın koruması ward hill lamonu almadan giden lincoln, eşiyle birlikte oyunu balkondan izlemek için yerine yerleşti. yanlarında, general grant ile eşi ve binbaşı henry rathbone da bulunuyordu. tam da planladığı gibi, oyunun en çok gülünen sahnesine gelindiğinde locaya giren booth, lincolne doğru bir el ateş etti. başının sol tarafından vurulan lincoln yere yığıldı. üstüne atılan binbaşı rathboneu da bir bıçak darbesiyle saf dışı eden booth, locadan sahneye atladı ve arka kapıdan kaçtı. aynı gece, başkan yardımcısı andrew johnson ve dışişleri bakanı william h. seward da suikaste uğramış; ancak şans eseri kurtulmuşlardı.
amerika birleşik devletlerinin en önemli üç kilit isminin, aynı gece öldürülmek istenmesinin nedeni, ancak 1961 yılında ortaya çıkmıştır. philadelphiadaki bir sahafın bulduğu askeri içerikli bir kitapta yapılan incelemede, şifreli mesajlar bulunmuştu. uzmanlar tarafından incelenen ve çözülen mesajlar, suikastın önündeki karanlık perdeyi aydınlatıyordu. lincoln hükümetinin savunma bakanı edwin m. stanton’ın, kendi güvenlik şefi tuğgeneral c. baker vasıtasıyla suikastleri düzenlediği ve abraham lincolnü üldürttüğü ortaya çıktı. eğer suikastlerin tamamı başarıya ulaşsaydı, devlet başkanı olmaya aday en güçlü kişi stanton olacaktı.
genel bir bakış açısıyla, amerikan tarihçilerinin tespiti, lincolnün etkisiz, fakat mükemmel bir yönetici olduğu yönündeydi. etkisizdi; çünkü ofisini büyük bir avukatlık bürosu gibi kullanıyor; eğer olumsuz bir özellik ise, politikanın gerektirdiği entrikaları uygulamıyordu. ancak, birliği korumak ve devamını sağlamak amacından hiçbir zaman şaşmadı ve onun azmi sayesinde, iç savaş sonrasında birleşik devletlerin dağılması engellendi. sahip olduğu etkileyici hitabet yeteneği, politika adına belki de elindeki tek argümandı. nitekim, başkanlık konuşmaları ve özellikle gettysburg address söylevi, amerikan oratoryasının baş eserleri arasında yer almaktadır. lincoln ayrıca, uluslararası ilişkiler konusunda da, beklenilenin aksine, oldukça iyi bir grafik çizdi. iç meseleri halletmeden, diğer devletlerle yürütülen ilişkilerin gerilmesi durumunda, ülkenin oldukça zor bir sürece gireceğini, iki ateş arasında kalacağını bilecek kadar olaya hakimdi. dolayısıyla "trent affair" olayı nedeniyle ingiltereyle savaşın eşiğine gelinmesine rağmen, ustalıkla bu tehlikeyi bertaraf etti. köleliği azat eden bildirisiyle de, avrupa ülkelerinin iyi niyetini kazanmış oldu. iç ilişkilerde de, 1862 yılında çıkardığı homestead act (ev ve müştemilat kanunu) ile etkili bir idari karara imza attı.
küçük bir barakada doğmuş, profesyonel anlamda eğitim alamamış bir kişinin, ileride bir gün, amerika birleşik devletlerinin 16. başkanı ünvanına sahip olabilmesi, lincolnün bireysel azminin yanı sıra, "amerikan rüyası" denilen olgunun da bir timsali olarak görülmüştür. bu yüzden, amerikan halkının en sevdiği ve takdir ettiği başkanlar arasındadır. günümüzde lincolnün resmi, 5 dolarlık banknotların ve 1 sentlik madeni paraların üzerinde yer almaktadır.
— düşmanlarınızı yok etmek dururken, onları böyle okşamanızı anlayamıyoruz, dediler. lincoln, onlara şu veciz cevabı verdi:
— sayın efendiler! düşmanlarımı kendime dost etmekle, onları zaten yok etmiş olmuyor muyum?
(alıntıdır)
— sayın efendiler! düşmanlarımı kendime dost etmekle, onları zaten yok etmiş olmuyor muyum?
(alıntıdır)
lincoln marka arabaya binerdi
16.amerikan baskanidir.yahudi asillidir ve suikastle oldurulen sam amcalar arasinda yerini almistir.hayati tam bir basarisizlik ve azmin zaferi hikayesidir.koleligi kaldirarak kuzey ve guneyi birlestirmis cumhuriyetci abd baskanidir.
beş dolarlık banknotların üzerinde resmi bulunur.
eşcinsel olduğu söylenen abd tarihinin en centilmen başkanı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?