"önce şunu net söylemk isterim; bazı siyasilerle ilgili çalışmalar yaptığım söyleniyor, bunlar doğru değildir. ancak ben siyasette kendime sınır çizmedim. siyaset yapmayacağım demedim.önümüzdeki süreçte daha yoğun bir siyasi ortama girebilirim, benim açımdan süreç yeterince olgunlaşırsa siyasette varım."
şeklinde bir açıklama yapmış kendisi. aynı kaynakta gündemle ilgili bazı değerlendirmelerde yapmış.
kaynak:http://tinyurl.com/2qo245
not: ben bu şahsın cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgilide bir şeyler yazmıştım. (yeterli desteği bulamayınca adaylığını açıklamadı diye düşünüyorum) neyse işte not düşelim.
abdullatif şener in siyasete donmesi
yeniçağ gazetesi’nin köşe yazarı sebahattin önkibar’ın ortaya attığı iddiadır.
iddiaya göre; hüsamettin cindoruk ve orhan keçeli’nin de içinde bulunduğu bir siyasi oluşum abdullatif şener’i lider olarak görmek istemektedir.
kaynak:http://tinyurl.com/2yuqgg
---ipuçları---
1-) son seçimlerde akp’den milletvekili aday adayı olmaması; akp tabanına ve kendi seçmen kitlesine büyük şok yaşatmıştır.
2-) türbana özgürlük için imza kampanyasında imzası olmaması kafalarda soru işareti oluşturmuştur.(konuyla ilgili muhafazakar kesimde büyük bir beklenti vardı ama şu ana kadar gerçekleşmedi. acaba bu bir erken dönem siyasi manevrasımıydı?)
kaynak:http://tinyurl.com/2dc5cv
3-) zaten son günlerdeki açıklamalarında da deniz baykal’dan farklı olarak; başbakan tayyip erdoğan’ın özelini değil, siyasi fikir ve siyasi davranışlarını fazla toz kaldırmadan eleştiriyor.
konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir haberden alıntı:
şener, chp antalya milletvekili hüsnü çöllü’nün başbakan’ın ’öfke bir hitabet sanatıdır’ sözlerinin doğru bir yaklaşım olup olmadığını sorması üzerine bunun yanlış bir hitabet biçimi olduğunu söyledi. şener, şöyle konuştu: "öfkeli konuşmak bir sanat olmaz. bir hitabet biçimi olabilir. bir hitabet tarzı olabilir ama hiçbir zaman bir hitabet sanatı olmaz. diğer taraftan bu biçim de şık olmaz. faydalı biçim olmaz. yanlış bir hitabet biçimi olur. zararlı bir hitabet biçimi olur."
kaynak:http://tinyurl.com/yth2se
---yorum---
abdullatif beyin siyasi hayatındaki en kritik dönem (bence) cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi adaylık teklif edilmeyeceğinin netleştiği dönemdi.(ayrıca bkz:#590348) abdullah gül’ün adaylığı netleştikten sonra sanki bir şeyler oldu. şener’in "aday olacakmısınız?" sorularını ustaca geçiştirmesi, aday belli olduktan sonraki mahcup, düşkırıklığı karışımı davranışları sessiz bir deprem gibiydi. sanki bir şeyler geridönüşümü zor şekilde kopmuştu. sonra birde baktık ki; meclisle yollarını ayırdı. (ama halen partiden istifa etmedi diye biliyorum)
belkide söz konusu siyasi oluşum çok uzun zaman önce şekillenmiştir ve halka sunumu, son günlerdeki yoğun provokasyonlar ve sert tartışmalar sebebiyle (göreceli olarak) imaj kaybına uğrayan akp’nin yıpranmaya devam edeceği beklentisiyle, ertelenmiş olabilir.(akp’nin en büyük kozu muhafazakarlığı, ab üyelik sürecinde katedilen mesafe, ekonomideki (göreceli) düzelme, sosyal güvenlik reformu değil. en büyük kozu istikrar ve erdoğan’ın karizması. ilk kez bu ikiside azalmakta)
hem zaten bu bulanık siyasi ortam bir siyasi partinin çıkışı için çok uygun değil. (kaos peşinde koşanlar ve heyecanlı ama içi boş siyasi söylemler üretenler için durum farklı aslında. örneğin tuncay özkan daha ne bekliyor?-sana denizin koltuğunu yaretmezler tuncay. boşuna bekleme. kur şu partini)
deniz baykal yapıştığı koltuğu bırakmadıkça, chp güç kaybetmeye devam edecek. 2007 genel seçimleri öncesi açıklayacakları ekonomi programında bile toplama hatası yapmaları, baykal’ın ekonomi kurmayları ve partisini yönetim tarzı hakkında büyük fikir veriyor. (bu yaşıma geldim, böyle bir rezillik yok yani. toplama yapamayan adam ekonomi yönetecek. ehuehehe)
son günlerdeki sert ve siyasi tartışmalar ne chp’ye nede akp’ye yaramakta. (eskiden tam tersiydi. bu iki partinin çekişmesi oylarını arttırıyordu) bu meydan muharebesi süre dursun, mhp alışık olmadığımız şekilde sükunetini koruyor ve geliştirdiği ılımlı politikalarla sağdan, merkez sağa yaklaşarak tabanını genişletiyor. ancak mhp’nin toplumun bütün kesimlerini kucaklayacak söylemler ve politikalar üretmesi çok düşük bir ihtimal. mhp, hp olmadıkça maksimum oy potansiyeli ile tek başına iktidar olması çok zor.
görüldüğü gibi bu gidişat yeni bir kitle partisine büyük fırsat yaratıyor. eğer şener böyle bir oluşuma liderlik ederse, hem akp’nin yorgun imajından, hem tayyip erdoğan’a karşı şener’in karizmasından faydalanabilir. (konuşmak için erken belki ama zayıf merkez sağ partileri yutar yada birleştirir ve barajı rahatca aşar bence)
seviyeli, ölçülü siyaset tarzıyla beğeni toplayan şener’in siyasete dönmesini elbette temenni ediyorum. bakalım ilerleyen günler bize neler getirecek?
not: soldan da artık saygınlığını yitirmemiş, sağduyulu, saygı duyulan, birleştirici bir aday çıksada, türkiye layık olduğu siyasi atmosfere kavuşsa. hayırlısı olsun.
not2: mevcut merkez partilerden birinin başınada geçebilir. asıl önemli ihtimali yazmamışız.(ehuehe)
iddiaya göre; hüsamettin cindoruk ve orhan keçeli’nin de içinde bulunduğu bir siyasi oluşum abdullatif şener’i lider olarak görmek istemektedir.
kaynak:http://tinyurl.com/2yuqgg
---ipuçları---
1-) son seçimlerde akp’den milletvekili aday adayı olmaması; akp tabanına ve kendi seçmen kitlesine büyük şok yaşatmıştır.
2-) türbana özgürlük için imza kampanyasında imzası olmaması kafalarda soru işareti oluşturmuştur.(konuyla ilgili muhafazakar kesimde büyük bir beklenti vardı ama şu ana kadar gerçekleşmedi. acaba bu bir erken dönem siyasi manevrasımıydı?)
kaynak:http://tinyurl.com/2dc5cv
3-) zaten son günlerdeki açıklamalarında da deniz baykal’dan farklı olarak; başbakan tayyip erdoğan’ın özelini değil, siyasi fikir ve siyasi davranışlarını fazla toz kaldırmadan eleştiriyor.
konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir haberden alıntı:
şener, chp antalya milletvekili hüsnü çöllü’nün başbakan’ın ’öfke bir hitabet sanatıdır’ sözlerinin doğru bir yaklaşım olup olmadığını sorması üzerine bunun yanlış bir hitabet biçimi olduğunu söyledi. şener, şöyle konuştu: "öfkeli konuşmak bir sanat olmaz. bir hitabet biçimi olabilir. bir hitabet tarzı olabilir ama hiçbir zaman bir hitabet sanatı olmaz. diğer taraftan bu biçim de şık olmaz. faydalı biçim olmaz. yanlış bir hitabet biçimi olur. zararlı bir hitabet biçimi olur."
kaynak:http://tinyurl.com/yth2se
---yorum---
abdullatif beyin siyasi hayatındaki en kritik dönem (bence) cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi adaylık teklif edilmeyeceğinin netleştiği dönemdi.(ayrıca bkz:#590348) abdullah gül’ün adaylığı netleştikten sonra sanki bir şeyler oldu. şener’in "aday olacakmısınız?" sorularını ustaca geçiştirmesi, aday belli olduktan sonraki mahcup, düşkırıklığı karışımı davranışları sessiz bir deprem gibiydi. sanki bir şeyler geridönüşümü zor şekilde kopmuştu. sonra birde baktık ki; meclisle yollarını ayırdı. (ama halen partiden istifa etmedi diye biliyorum)
belkide söz konusu siyasi oluşum çok uzun zaman önce şekillenmiştir ve halka sunumu, son günlerdeki yoğun provokasyonlar ve sert tartışmalar sebebiyle (göreceli olarak) imaj kaybına uğrayan akp’nin yıpranmaya devam edeceği beklentisiyle, ertelenmiş olabilir.(akp’nin en büyük kozu muhafazakarlığı, ab üyelik sürecinde katedilen mesafe, ekonomideki (göreceli) düzelme, sosyal güvenlik reformu değil. en büyük kozu istikrar ve erdoğan’ın karizması. ilk kez bu ikiside azalmakta)
hem zaten bu bulanık siyasi ortam bir siyasi partinin çıkışı için çok uygun değil. (kaos peşinde koşanlar ve heyecanlı ama içi boş siyasi söylemler üretenler için durum farklı aslında. örneğin tuncay özkan daha ne bekliyor?-sana denizin koltuğunu yaretmezler tuncay. boşuna bekleme. kur şu partini)
deniz baykal yapıştığı koltuğu bırakmadıkça, chp güç kaybetmeye devam edecek. 2007 genel seçimleri öncesi açıklayacakları ekonomi programında bile toplama hatası yapmaları, baykal’ın ekonomi kurmayları ve partisini yönetim tarzı hakkında büyük fikir veriyor. (bu yaşıma geldim, böyle bir rezillik yok yani. toplama yapamayan adam ekonomi yönetecek. ehuehehe)
son günlerdeki sert ve siyasi tartışmalar ne chp’ye nede akp’ye yaramakta. (eskiden tam tersiydi. bu iki partinin çekişmesi oylarını arttırıyordu) bu meydan muharebesi süre dursun, mhp alışık olmadığımız şekilde sükunetini koruyor ve geliştirdiği ılımlı politikalarla sağdan, merkez sağa yaklaşarak tabanını genişletiyor. ancak mhp’nin toplumun bütün kesimlerini kucaklayacak söylemler ve politikalar üretmesi çok düşük bir ihtimal. mhp, hp olmadıkça maksimum oy potansiyeli ile tek başına iktidar olması çok zor.
görüldüğü gibi bu gidişat yeni bir kitle partisine büyük fırsat yaratıyor. eğer şener böyle bir oluşuma liderlik ederse, hem akp’nin yorgun imajından, hem tayyip erdoğan’a karşı şener’in karizmasından faydalanabilir. (konuşmak için erken belki ama zayıf merkez sağ partileri yutar yada birleştirir ve barajı rahatca aşar bence)
seviyeli, ölçülü siyaset tarzıyla beğeni toplayan şener’in siyasete dönmesini elbette temenni ediyorum. bakalım ilerleyen günler bize neler getirecek?
not: soldan da artık saygınlığını yitirmemiş, sağduyulu, saygı duyulan, birleştirici bir aday çıksada, türkiye layık olduğu siyasi atmosfere kavuşsa. hayırlısı olsun.
not2: mevcut merkez partilerden birinin başınada geçebilir. asıl önemli ihtimali yazmamışız.(ehuehe)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?