deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan ülkesini seven insanlardı. bu uğurda ölümü göze almışlardı. idam sehpasında taburelerini kendileri tekmeleyecek kadar cesurdular.
asıldılar... onları asanların beslendiği siyasi kulvar ise sürekli kırmızı bültenle aranan devlet adamları üretti. dgm dosyaları, interpol bültenleri, bankaların boşalmış kasaları, kendi ülkesini soyan ihaleler arasında ölüyorlar.
6 mayıs 1972
6 mayıs 1972 türkiye halk kurtuluş ordusu (thko) önderleri deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inanın idam edildiği tarih."yaşasın tam bağımsız türkiye. yaşasın türk ve kürt halkların kardeşliği. yaşasın işçiler, köylüler; kahrolsun emperyalizm" diyerek deniz gezmişin idam sehpasında tabureyi tekmelediği gün.
türk tarihindeki kara lekedir.
bölücü terör örgütünün liderinin tırnağına bile zarar vermeyen,veremeyen zihniyetin gücü 3 tane pırıl pırıl gence yetmiştir.1000 yılda geçse bu kara leke temizlenmez...
bölücü terör örgütünün liderinin tırnağına bile zarar vermeyen,veremeyen zihniyetin gücü 3 tane pırıl pırıl gence yetmiştir.1000 yılda geçse bu kara leke temizlenmez...
adnan menderes ve arkadaşlarının idamlarını eşitleyip skoru 3-3 berabere hale getirebilmek için bir cana bile kıymamış, kendileri için değil halkı ve ülkesi için uğraşmış 3 tane fidanın darağacına götürüldüğü kara gündür.. ve bugün 34 yıl sonra hala onları hiç tanımamış bile olsa gözleri dolmaktadır insanların..
deniz gezmiş:
"baba,
mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu."
deniz gezmiş:
"baba,
mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu."
şiirler okurlar arkalarından ağıtlar yakarlar, çok yiğitlerdi edebiyatı yapanlar belediye başkanı olmasına rağmen isimleri verilmedi hiç bir sokak köşesine ama yüz binlerce yüreğin en güzel köşesinde uyumakta... önder diyesim gelmiyor, 3 nefer.. sıra neferi..
türkiye tarihinin kara lekesidir ve bu leke maalesef ki temizlenememiştir. napalım zamanında ismet paşa bile kaptırmış kendini amerikancı politikalara, 1938den bu yana devam eden makus bir talihin acı bir parçasıdır bu tarih.
geçen cumartesi 34. yıldönümüydü bu korkunç günün.. gece uyku tutmadı, tüm gün boyunca da nedensiz ağlayıp durdum. çok geç babam hatırlattı, sebepsiz olmadığını anladım, aynı zamanda nasıl hatırlamadım diye utandım. günü gecesinde yazdığım şiir:
6 mayıs
1972,
bugün,
bu sabah,
72’nin bu sabahında,
3 genç uğurlandı sonsuzluğa.
peki su bugün ne yaptı?
süslendi püslendi,
gezdi tozdu...
su ne anlar devrimden,
devrim aşkından,
ve bu aşka adanan
hayatlardan?
kafası bir şeye basmaz,
budala burjuva,
bu sabah,
72’nin bu sabahında,
3 can elveda dedi yaşamına.
sen ne anlarsın devrimden,
devrim aşkından,
ve bu aşka adanan,
hayatlardan?
sen ne anlarsın,
su’nun içinden çıkamadığı
çelişki karmaşasından?
6 mayıs
1972,
bugün,
bu sabah,
72’nin bu sabahında,
3 genç uğurlandı sonsuzluğa.
peki su bugün ne yaptı?
süslendi püslendi,
gezdi tozdu...
su ne anlar devrimden,
devrim aşkından,
ve bu aşka adanan
hayatlardan?
kafası bir şeye basmaz,
budala burjuva,
bu sabah,
72’nin bu sabahında,
3 can elveda dedi yaşamına.
sen ne anlarsın devrimden,
devrim aşkından,
ve bu aşka adanan,
hayatlardan?
sen ne anlarsın,
su’nun içinden çıkamadığı
çelişki karmaşasından?
bugün yıl dönümü olan, türkiyenin kara lekesi.. 3 tane pırıl pırıl genç..
(bkz: darağacında üç fidan)
yarın 3 fidanımızın idam edilişlerinin 38. yılıdır.onlar için saat 16.00 da galatasaray lisesinin önünden yarın bir yürüyüş başlayacaktır.ve saat 17.00 da da dolmabahçe meydanına kurulacak platformda birçok aydın ve sanatçının katılımıyla deniz gezmiş ve arkadaşlarını anma düzenlenecektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?