21 temmuz 2007 bilgi sözlük makina zirvesi

7 /
armour
az önce tarık mengüç kişisi, hikayesini anlatmaya çalıştığı yalova’daki yürüyen köşk’te klip çekeceğini söylemiştir. çekimler esnasında orada bulunup klibe katkıda bulunmayı planlamaktayımdır.
zirve hala devam etmektedir. fakat bir süreden sonra pankartlarımızı göremez olduk nedense.
greyfurt
programın kapanış müziği çalarken, independence’in vesikalık foto çektirirmiş gibi ekranda görünmesi ile beni koltuğumdan fırlatan zirvedir.(bi an bana hücum edicek sandım).
not: bu arada yayını kaydeden arkadaşların ellerine sağlık. dvd’yi bizde isteriz. hiç yoktan independence’in vesikalık fotosunu koyun nete...bu bile yeter.(ulusal kanaldaki jedi bakışı)
armour
biraz önce sona ermiş zirvedir. bir zirveyi daha geride bırakırken, bu anı ölümsüzleştirmek adına zirveye ait ilk görüntüleri sıcak sıcak sizlere takdim etmek isterim efendim.

http://img151.imageshack.us/my.php?image=dsc06458ji2.jpg

http://img101.imageshack.us/my.php?image=dsc06481th1.jpg

http://img101.imageshack.us/my.php?image=dsc06474bl9.jpg
floydiandm
her ne kadar bacaklarımız kıçımıza kaçmış olsa da çok eğlenceli geçmiş zirvedir. çok güldük, çok çoştuk, çok eğlendik. seyirci top 5’ine girebilecek kapasitede maymunluklar olmuş olabilir, görüntü kirliliğinden dolayı özür dileriz.
(bkz: kıç kanseri)
independence
cok yorucu, cok ter dokturucu, bacaklara kramplar sokucu ve fakat bir o kadar da eglenceli bir zirve ve makina programi oldu.okan bayulgen’in birebir sohbet ederken bir elinde cay oldugu halde diger elinin omuzda olmasi ve kisitli zaman icerisinde hayli uzun bir konu$manin sonucunda "ben seni zaten nick olarak taniyorum, elbette zaman olursa bilgi sozluk’ten iki ki$iyi makina masasina oturtturmayi ben de arzu ederim ama bu spontane geli$en bir olay in$allah zamanimiz elverir" cumlesi ile aslinda bulundugu konumu ne kadar hazmetmi$ bir insan oldugunu anlamami saglayan (kimi zaman hakkinda agir ele$tiriler yapmi$ olsam da o zaman demek ki onlar gerekiyormu$.), gurgen oz’un goetica icin imzali resim istedigimde nezaketten kirilabilecek bir $ekilde "hemen bir tane cekelim isterseniz ama yanimda imzali resim inanin hic yok" cumlesi ile ve gozlerindeki i$ilti ile kendisine gosterilen sevgiye ne kadar deger bir insan oldugunu yine idrak edebildigim, ismini bilmedigim gozluklu gitaristin tam onunde oturmam sebebi ile canli yayinda bile uzun uzadiya sohbet edebilme imkani bulmam sebebi ile yine nasil efendi ve ne kadar nasik bir insan oldugunu anlamami saglayan bir zirve olmu$tur.

ozellikle buradan aziz kedi’ye yeniden te$ekkur etmek isterim.zira beni ne zaman nerede gorse "bir ihtiyaciniz bir eksiginiz var mi? rahatiniz yerinizde mi? yapabilecegim bir $ey var mi?" sorularini bikmaksizin sormasi ve bu sorulari sorarken bir insanin ne kadar efendi ve terbiyeli olabilecegini onlarca kez davrani$larindaki sicaklik ve samimiyet sebebi ile kanitlamasi gozumde inanilmaz bir hayranlik uyandirmi$tir.sagolsun.

konuklara gelince, gerek murat boz, gerekse elif isimli bayanin(soyismini hatirlayamadim) ozellikle muque’ye kar$i sicakliklari insanda kendilerine kar$i buyuk bir sevgi uyandiriyor.

kisacasi inanilmaz yorulmu$ olsak dahi gittigimize fazlasi ile degen zirve ve program olmu$tur.
scapegoat
her ne kadar oturma organımın sol lobunun felç olmasına ve $u anda yazdıklarımı ayakta yazmama neden olduysa da inanılmaz derece zevkli geçmi$ olan zirvedir, makina programıdır.

daha detaya girmek gerekirse; müzikal anlamda süper bir programdı, hayko cepkin in ve nev in performansları enfesti. gökçe nin performansı da bir o kadar güzeldi, özellikle davulcusuna bayıldım, ona buradan seslenmek istiyorum; "trampetin olayım çal beni hatta $aplak at, sen bilirsin, elinden baget olsa yerim". hande yener i her ne kadar beğenmesem de dansçıları gerçekten de güzel dans ediyorlardı, gözümüzün önünde geberdiler nerdeyse, eridi garibanlar. murat boz u da dinlemesem de ne kadar sempatik ve $aka kaldırabilen bir yapıya sahip olduğunu görmekte pek zorlanmadım. tarık mengüç ile herhangi bir alakam olmamasına rağmen içi dı$ı bir olan bir insan izlenimi yarattı bende.

dominique swain e hayran kaldım, bulunduğum noktadan kendisinin programı ne kadar masum ne kadar da anlamayan gözlerle takip ettiğini rahatlıkla görebiliyordum. tarkan hayranlari için söyleyecek laf bulamıyorum açıkçası spontane geli$en olaylar gerçekten süperdi. izlerken çok güldük. skeçin adını hatırlamıyorum ama dominique ile konu$mak için new york, los angeles dan katıldıkları bölüm de bir o kadar komikti, izlemeye değerdi.

bilgiçlerimize dönersek; floydian dm ile yan yana felç olarak oturduk program boyunca, çok sempatik bir arkadaşımızmı$ kendisi, umarım program esnasında ben yayılırken ona rahatsızlık vermemi$imdir. göte giren şemsiye tam bir bilgiç, bilgili, esprili. passive zaten canımız, herif olmasa pankartları kesin bir yerlerde unuturduk ayrıca kendisi benden bile daha zayıf, bi de ben kendime zayıf derdim, adam trafik tabelası direğine yaslansa yan taraftan gözükmeyecek nerdeyse. birlikte o kadar pankart kaldırdık, o hayvani pankartı muque, düğmeburun, passive ve ben tuttmaktaydık. muque tam bir organizatör, anında her $eyi ayarlama kapasitesine sahip. pistimsah sıkı bir müslümcü, ablası ile yan yana oturduğumuzdan konu$ma fırsatı bulabildim, çok sıcakkanlı birisi, onunla tanı$tığıma da memnun oldum, zahmet etmişler bize t shirt(ler) getirmi$ler, eve gelene kadar o t shirt ile dola$tım, özellikle toplu ta$ıma araçlarında yolculara arkamı dönerek reklam yaptım, 1 ki$i bile merak edip gelse yeğdir. indy çok iyi, çok beyefendi bir insan. angelus un angelus olduğunu ben biraz geç idrak ettim, o kadar geçti ki program sonrasında anladım.

ayrıca benim nickim çok mu zor lan? " skateboard " dedi bana muque, ben de anlatamamı$ olabilirim hani belli olmaz. nickimi ismail türüt yapmak istiyorum, scapegoat ne lan, ismail türüt daha iyidir, en azından daha bizden bir isim.

son olarak sena uyar, evine dön lütfen, bak arkada$ların programı arayıp saçmalıyor. dön evine ya da evinin adresini ver arkada$larını imha ekibi yollayalım. sen de haklısın tabii evden kaçmakta, ben olsam ben de kaçardım ama sen dön yazıktır, günahtır.

edit: bahsetmeyi unuttuğum arkada$lar var hatırladım, onlardan da bahsetmek istiyorum ama $imdi degil be ölüyorum.



beauty disaster
afisi gördügümde once sasırmama ardından da gülmeme sebep olmus ancak yine de gec kalınmıs olsa da gayet dogru secilmis ve eglenceli bir zirvedir.sansa baglı olarak program da güzel gecmis eglenimiş olması muhtemeldir.tebrik ederiz.
max
sözlüğe çömez yağmasını sağlamış zirve olmuştur.manyak gibi reklam yapılmıştır.gurur duydum resmen...
betterthan
sozlugumuzun reklami acisindan super gecmis,gerek oturma konumu gerekse pankartin devasaligi sayesinde herkeslerin ismimizi gorebildigi bir program olmustur

programa genel manadan bakildigi vakitte izledigim en kotu makina programlarindan biriydi kendileri,konuklarin ucuz olmasi,her daim bir bagirarak konusma durumlarinin hasil olmasi alisagelen makina formatinin disindaydi,bunlarin hepsini normal karsilayabilir bu bunye ancak o melek yuzlu hatuna
yapilanlari unutmak pek mumkun degildir.yaklasik 1 saat programda oturan bu hatun kisi aval aval bakmanin disinda hic birsey yapamamistir maalesef,sevgili okancim simultane tercuman diye bir sey hic bir zaman duymadinizmi hadi duymadiniz bari tercumanini yanina oturtsaydiniz kizcagizinda biseyler anlasaydi,oya aydogan ve elif guvendik in kizla her daim kafa yapmalarida ayri bir skandaldi zaten,sonuc itibariyle sozluk acisindan iyi program kalitesi acisindan sifirin altinda bir program olmustur kendileri.
tamu
her şey saat 19.15 itibariyle akm’nin önüne gitmemizle başladı. etrafa bakındık, arkayı dolaştık, akm otoparkına girdik. yaklaşık 20 dakika kadar sonra floydiandm ile göte giren şemsiye’nin gelmesiyle heyecanımız biraz olsun azaldı. zira kısa bir süreliğine kafamda oluşan ’acaba ekiliyomuyuz lan’ düşüncesinden kurtulmuş oldum bu sayede. sonra bb ile arkadaşı geldi. en sonunda uzun bekleyiş sona erdi ve muque’nun en önden yürüdüğü ve aralarında independence, angelus, passive gibi yazarlar akm’nin önüne ulaştı. biraz muhabbet biraz içki içiminden sonra pistimsah’ın ablasının hazırladığı t-shirtlr gedi.
bu şekilde geçen yaklaşık bir yarım saatin ardından otobüse binip, stüdyonun nerede olduğundan bi haber bir şekilde yollara döküldük. ha ne oldu bulduk tabi, kısa süreli yanlış yöne sapmalar, yol karıştırmalar yaşandıysa da bu bizi yıldıracak bir sorun değildi.
kanal d binasına girdiğimiz vakit bizi okan bayülgen karşıladı. hemen belirtmek iterim ki o televizyondan gördüğünüz ’güzel stüdyoymuş burası’ dediğiniz hayvani boyutlarda görünen stüdyo aslında göt kadar. 5 adımda bi ucundan diğer ucuna geçilebiliyo.

programın başlaması ve üzerinden bir yarım saatin geçmesiyle makina’yı aslında tv başından seyretmenin ne kadar sağlıklı olduğunu anladım. zira bacaklarımız ciddi ciddi götümüze kaçmaktaydı.
pankartları bolca salladık. mavi t-shirtlü şerefsiz kameramanın kamerası haricinde tüm kameralar bolca bizi çekti. okan’ın da alıp pankartları göstermesi güzel oldu tabii.

işte böyle sürüp giden, eğlenceli olduğu kadar bedenen yorucu geçen bir zirve oldu.
tamu
ayrıca dominique swain’in cep telefonuyla fotoğrafını çekerken tamu kişisine gülümsediği, göz kırptığı ve çeşitli kaş göz işaretleriyle beni benden aldığ zirve olmuştur.
7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol