yine anlatilanlara göre dervis yunus, fakir biridir. bir yil kitlik olmus, yunus iyice fakirlesmis.
son umut olarak, nami tüm anadolu’ya yayilmis olan yardimsever bir evliyaya gitmek geldi. yunus, büyük haci bektas’a ulasip ondan yardim isteyecektir. yola düser yunus...
topladigi aliçlari hediye olarak götürür. günlerce gittikten sonra ulasir haci bektas’in dergahina. hediyesini verir, pir’den bugday ister...
dergahtakiler yunus’u iyi bir sekilde agirlar. kim bilir belkide haci bektas, yunus’taki cevheri gördügünden ona söyle soru sordurtur;
’buğday mı ister,yoksa erenler himmeti mi?’
cevap bugday’dir...
haci bektas tekrar sordurtur;
’isterse o alıcın her tanesince nefes edeyim’
cevap bugday’dir...
haci bektas yine istedigi cevaba alamamistir, tekrar sordurtur;
’isterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim’
cevap yine bugday’dir...
haci bektas emir verir bugdayi yunus’a verirler. yunus sevinçle evinin yolunu tutar. yolda kafasini haci bektasin sorulari mesgul eder...
kalbinde bir rahatsizlik vardir. bilemez, bulamaz, çözmemez...
nedenini bilmeden dergaha geri dönmek ister. döner de... kalbini rahatsiz edeni sormayi ister...
hizli adimlarla döner dergaha...
haci bektas’tan himmetini ister...
istedigi cevabi alamaz yunus...
onun kilidi taptuk emre’ye verilmistir çünkü...
çaresiz yunus, taptuk emre’nin dergahina gider...
iste orada fakir yunus, asik yunus olur... orada fakir yunus, dervis yunus olur... orada garip yunus, yunus emre olur...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?