ilk ve orta öğretim kurumları resim derslerinde bu objenin öğretmen masasının üzerinde duranını kara kalemle çizemezsen zayıf alırsın bu dersten.oysa resim çizmek öğretilemez ki.yeteneğin varsa,tekniğini öğrenirsin,yeteneğin yoksa,yoktur ,nokta.
.resim derslerinin resim çizmek üzerine yoğunlaştırılması ne büyük hayvanlık.
resim başlığı altında öğrenciye anlatılacak ne çok şey var oysa.
bir vazo bin aha dönüştü bende.
you can touch this diye bir şarkısı vardı bir zamanlar mc hammerın...yukentaçdiz diye okunurdu hani...
ne zaman okey oynasak,ne zaman masadan birisi taş dizmekten kaytarmaya kalksa,çay aliim,bira getiriim,dur bi tuvalete gidiim falan diye,yu ken taş diz diye hep bu şarkıyı söylüyorum.
bunu niye yazdım ki şimdi?
hey gidi heeey...
yalnız mıyım ben sözlük?
sözlük bana taş diz..
ne zaman okey oynasak,ne zaman masadan birisi taş dizmekten kaytarmaya kalksa,çay aliim,bira getiriim,dur bi tuvalete gidiim falan diye,yu ken taş diz diye hep bu şarkıyı söylüyorum.
bunu niye yazdım ki şimdi?
hey gidi heeey...
yalnız mıyım ben sözlük?
sözlük bana taş diz..
türkan şorayı o makyajla,o filtreli çekimle,ölü balık gibi bakmasına sebebiyet vermiş göz rötuşlarıyla,taa tatlı hayat dan beri başında ve ellerinde var olan ve hiç bir çekim açısıyla gizlenemeyen bir çeşit parkinson benzeri titreme rahatsızlığıyla görmek,seyretmek bana acı veriyor.
onun sahnelerini cidden izleyemiyorum.keşke hep öyle hülyalı bakışlarıyla,gençlik haliyle hatırlasaydık.
onun sahnelerini cidden izleyemiyorum.keşke hep öyle hülyalı bakışlarıyla,gençlik haliyle hatırlasaydık.
tayfun güneyerin artık eline kalem,kağıt,kamera,fotoğraf makinası,kompakt makina,hatta cep telefonu kamerası ve akla film ile alakalı her ne geliyorsa tamamını almasının yasaklanması gerektiğine kanaat getirdiğim dizidir.
(bkz: türkün güneyer ile imtihanı)
(bkz: türkün güneyer ile imtihanı)
yazık zaten üç kuruş maaşa karın tokluğuna çalışıyor adamceyizler,yemekler neden bedava değil?kahrolsun böyle adaletsizlik...yiyin efendiler!!!
mantığını asla anlayamadığım bir tabirdir.
herkesin bir karakteri,şahsiyeti vardır.
kimininki kaypaktır,kimininki değişkendir,kimininki hamur gibidir,yumuşaktır falandır ama vardır işte herkesin bir şahsiyeti.
çok yalan söyleyebilir,çok dönek olabilir,her türlü kötü unsuru barındırıyor olabilir.işte bütün bunlar da onun şahsiyetinin özellikleridir.
oh be rahatladım,dağılın.
herkesin bir karakteri,şahsiyeti vardır.
kimininki kaypaktır,kimininki değişkendir,kimininki hamur gibidir,yumuşaktır falandır ama vardır işte herkesin bir şahsiyeti.
çok yalan söyleyebilir,çok dönek olabilir,her türlü kötü unsuru barındırıyor olabilir.işte bütün bunlar da onun şahsiyetinin özellikleridir.
oh be rahatladım,dağılın.
gençlik hallerinden hiç hazzetmediğim,ancak yaşlandıkça,saçlarına kır düştükçe dikkat çeken ,karizmatik,babacan ve sevgi dolu görünüşüyle iyiden iyiye hayranı olduğum aktördür kendileri.
bir de sanki,gelmiş geçmiş hiç bir aktör onun kadar güzel bakamıyor aşk temalı sahnelerde.
bir de sanki,gelmiş geçmiş hiç bir aktör onun kadar güzel bakamıyor aşk temalı sahnelerde.
insanoğlu ne kadar aç gözlü vay arkadaş...arının bin bir emekle kovanın düzenini sağlamak,soyun sürekliliğini devam ettirmek amacıyla ürettiği bu mucize ürünü,keşfet.keşfetmekle yetinme,kovandan çal,paketle,sat.
kraliçe olsun olmasın,her sıradan fani alsın yesin.
yok ya,valla billa bu hayat çok acımasız.ben arı olsam,önüme gelen marketçiyi sokarım arkadaş.
kraliçe olsun olmasın,her sıradan fani alsın yesin.
yok ya,valla billa bu hayat çok acımasız.ben arı olsam,önüme gelen marketçiyi sokarım arkadaş.
dukan diyetim süresince,sürekli olarak tükettiğim muhteşem içecek.bu diyet gereği her gün ve sınırsız hayvansal protein tüketilebildiği için,hem sıcak soğuk,hem yoğurda dönüşmüş halini bolca tüketiyorum.tek sıkıntım,vücuttaki demir depolarını yok etmesi ya da demir emilimini engellemesi.onun için de akşam yatarken demir tabletleri alıyorum.
hiç alakası yok entry başlığı ile ama söylemezsem çatlarım,dukan diyetiyle 5 kilo gitti,evet.durmak yok.etim kemiğimden ayrılana kadar devam.
hiç alakası yok entry başlığı ile ama söylemezsem çatlarım,dukan diyetiyle 5 kilo gitti,evet.durmak yok.etim kemiğimden ayrılana kadar devam.
kolların bacakların karton kolide taşınıp yere düşürülmesiyle ve sonra tekrar toplanıp apar topar koliye tıkılmasıyla başlamış ve nihayetinde vücudun dört farklı nakli kabul etmemesi nedeniyle,alıcının ex olması ile sonlanmış bir operasyon süreci.üniversiteler arası nakil rekabetinin ilk kurbanı şevket çavdar toprağın bol olsun.kazayla koparak gömülen organlarının olduğu mezara defnedilmişsin.keşke önce sadece bacaklar düşünülseydi...ileride uygun bir verici bulunduğunda kol daha sonraya bırakılsaydı.yürümek önceliklidir ya hani...neyse,işte olan oldu,ölen öldü,dört adet dört ayrı kişiye yaşam verecek organlar da heba oldu gitti.
(bkz: adıma başlık açmışlar,negsel)
kendisini ilk kez sıdıka dizisinde tanımış ve bayılmıştım hala da büyük hayranıyım.
yalan dünyada,yine sıdıka(hasibe eren) ile ana kız rolündeler,dadından yinmez.
yalan dünyada,yine sıdıka(hasibe eren) ile ana kız rolündeler,dadından yinmez.
feci karşıyım arkadaş...maytsız bir yaşam düşünemiyorum.allerji olurum ben sonra öyle hijyenik evde yaşayamam.ne kadar mayt,o kadar eğlence.
ayrıca bkz:
halı dövülünce maytların yok olup olmadığının bilinmemesi
ayrıca bkz:
halı dövülünce maytların yok olup olmadığının bilinmemesi
mesele şu ki,kadınları anlayamamak ancak erkek bakış açısına mahsus bir sorundur.
bir kadının bir erkeği bir duruma ikna etmesi ya da vaz geçirmesi,diyelim,beş dakika sürebilir mesela,ama karşısında kendi hemcinsi varsa,tüm tuzaklarını,tüm numaralarını,tüm handikaplarını o hemcinsi,kendinden dolayı çok iyi bildiği için işi zordur.
kadın kadını çok iyi anlar,çünkü vücudundan,ikinci bir insan çıkartabilen tuhaf yaratıklarız biz.hayatımızın en az bir döneminde,tüm vücut organlarımızı ikiyle çarparak elde edilecek sayıda organlar taşırız içimizde,karnımızın oralarda.ileride kadın ya da erkek olacak taze körpe bedenler oluşur içimizde.hepimiz,bir kadının karnında yaşama başlarız,onun kanıyla hayat buluruz.bir kadının memesinden akar içimize ilk sıcaklık.ilk yaşam enerjisi.
mesele şu ki,kadınları anlayabilmek için bir kez olsun içinde bir başka insanı taşımış olmak gereklidir belki de.ya da taşıyabilme rezervine sahip olabilmek gereklidir.o rezervlerin salgıladığı hormonları bir kez tatmak gereklidir.
hayata bir kadın rahminde tohumlanıp,bir kadın memesinden akan sütle çiçeklenmiş olmalarına rağmen,ne tuhaf bir ironidir erkeklerin kadınları anlayamaması.ve dahi,hiç bir zaman anlayabilmelerine olanak olmadığını da idrak edememesi.
bir kadının bir erkeği bir duruma ikna etmesi ya da vaz geçirmesi,diyelim,beş dakika sürebilir mesela,ama karşısında kendi hemcinsi varsa,tüm tuzaklarını,tüm numaralarını,tüm handikaplarını o hemcinsi,kendinden dolayı çok iyi bildiği için işi zordur.
kadın kadını çok iyi anlar,çünkü vücudundan,ikinci bir insan çıkartabilen tuhaf yaratıklarız biz.hayatımızın en az bir döneminde,tüm vücut organlarımızı ikiyle çarparak elde edilecek sayıda organlar taşırız içimizde,karnımızın oralarda.ileride kadın ya da erkek olacak taze körpe bedenler oluşur içimizde.hepimiz,bir kadının karnında yaşama başlarız,onun kanıyla hayat buluruz.bir kadının memesinden akar içimize ilk sıcaklık.ilk yaşam enerjisi.
mesele şu ki,kadınları anlayabilmek için bir kez olsun içinde bir başka insanı taşımış olmak gereklidir belki de.ya da taşıyabilme rezervine sahip olabilmek gereklidir.o rezervlerin salgıladığı hormonları bir kez tatmak gereklidir.
hayata bir kadın rahminde tohumlanıp,bir kadın memesinden akan sütle çiçeklenmiş olmalarına rağmen,ne tuhaf bir ironidir erkeklerin kadınları anlayamaması.ve dahi,hiç bir zaman anlayabilmelerine olanak olmadığını da idrak edememesi.
sözlükte darbe hazırlığı mı var,tırsıyom olm...jedi ve eski nesiller şu an şura yapıyor...beşinci nesilden de topu topu iki kişiyiz.bi bağırsam bi kamyon beşinci nesil toplarım ama di mi? korkmama gerek yok di mi?
independence (jedi)
tayfa75 (2. nesil bilgic)
biskuvit (3. nesil bilgic)
tusymusy (3. nesil bilgic)
ahuramazda (5. nesil bilgic)
yaslibirkisarehindussedegunler (5. nesil bilgic)
independence (jedi)
tayfa75 (2. nesil bilgic)
biskuvit (3. nesil bilgic)
tusymusy (3. nesil bilgic)
ahuramazda (5. nesil bilgic)
yaslibirkisarehindussedegunler (5. nesil bilgic)
o ses türkiye yarışmasında,hadisenin takımında yer alan,ağrı doğumlu,sakarya ikametgahlı olağanüstü güzel sesli insan.
herkesin müzik zevki farklı tabii ki,hele ben hayatta o kadar az rock müzik dışında müzik dinlerim ki.
fakat bu çocuğun yorumu,söylediği tüm şarkılarda bir kez bile detone olmaması,tizlerde peslerde sesini yırtmaması,müslüm babanınkine benzetebileceğim bir teknikle yumuşacık,konuşur gibi melodileri döktürmesi beni çok etkiliyor.
müzikte seçtiği tarz falan şu an hiç umurumda bile değil,bu sesle sabaha kadar konser versin,sabaha kadar dinleyeyim.
herkesin müzik zevki farklı tabii ki,hele ben hayatta o kadar az rock müzik dışında müzik dinlerim ki.
fakat bu çocuğun yorumu,söylediği tüm şarkılarda bir kez bile detone olmaması,tizlerde peslerde sesini yırtmaması,müslüm babanınkine benzetebileceğim bir teknikle yumuşacık,konuşur gibi melodileri döktürmesi beni çok etkiliyor.
müzikte seçtiği tarz falan şu an hiç umurumda bile değil,bu sesle sabaha kadar konser versin,sabaha kadar dinleyeyim.
röportajı çok büyük bir dikkatle ve heyecanla okudum.
hay bin kunduz,bizim indy bir kere bile ahuramazda şöyledir,ahuramazda böyledir dememiş.bırak dememeyi,hani çağrışım yaptıracak bir mazda araba konusu bilem açmamış diye sinirle kapattım sonra sayfaları.
sonra dedim ki,e adam haklı,şimdi benim reklamımı yapıp ne diye başka sözlüklere kaptırma riskini göze alsın? ve sonra büyük bir olgunluk ile röportaji ikinci kez,daha dikkatli(ve hala üzgün!) olarak okudum.
tek şunu söyleyebilirim;
(bkz: bir baba indy,heeey allah)
yemin ederim kendisini babam gibi hissettim,göğsüm kabardı.
o nasıl bir öz güvendir,o nasıl bir cool sözlük sahibi duruşudur,o nasıl bir yazarlarına,sözlüğüne sahip çıkıştır,o nasıl bir sözlüğü gözlem yeteneğidir,o nasıl bir dozunda sözlük tanıtımı yapmaktır.nasıl bir çaktırmadan sözlüğün değerini yüceltebilme yeteneğidir.
(ve o nasıl bir ahuramazdayı görmezden geliştir,bir kelime bile söz etmemekteki inattır,bu bendeki nasıl bir ağlamadır...)
hay bin kunduz,bizim indy bir kere bile ahuramazda şöyledir,ahuramazda böyledir dememiş.bırak dememeyi,hani çağrışım yaptıracak bir mazda araba konusu bilem açmamış diye sinirle kapattım sonra sayfaları.
sonra dedim ki,e adam haklı,şimdi benim reklamımı yapıp ne diye başka sözlüklere kaptırma riskini göze alsın? ve sonra büyük bir olgunluk ile röportaji ikinci kez,daha dikkatli(ve hala üzgün!) olarak okudum.
tek şunu söyleyebilirim;
(bkz: bir baba indy,heeey allah)
yemin ederim kendisini babam gibi hissettim,göğsüm kabardı.
o nasıl bir öz güvendir,o nasıl bir cool sözlük sahibi duruşudur,o nasıl bir yazarlarına,sözlüğüne sahip çıkıştır,o nasıl bir sözlüğü gözlem yeteneğidir,o nasıl bir dozunda sözlük tanıtımı yapmaktır.nasıl bir çaktırmadan sözlüğün değerini yüceltebilme yeteneğidir.
(ve o nasıl bir ahuramazdayı görmezden geliştir,bir kelime bile söz etmemekteki inattır,bu bendeki nasıl bir ağlamadır...)
ömür arpacının olayı çok enteresan olmuş.
diziden diziye karakter transferi olayını fox tvnin fasülyeden dizilerinde görmüştük ama bu, reis karakterinin, avrupa yakasındaki cida sektöründen mobilya sektörüne geçmiş dursun olması,hatta gülistan karakterine,((bkz: hasibe eren))
"seni bir yerlerden tanıyorum,nişantaşında hiç oturdun mu?" sorusunu sorması,çok ince,çok hoş bir espri olmuş.
bana, cem yılmazın,goradan sonraki her iki filminde,goradaki karakterlere veya diyaloglara selam çakması gibi geldi.hoş,zeki,ince fikirler bunlar,aferin.
üçüncü bölümde,füsun demirelin canlandırdığı karakterin,çamaşır suyuyla kafa yapması olayı fazla uzadı,o bölümdeki o rol sanki olmadı füsunumun üzerine,eğreti durdu.
bayılarak ve hayranlıkla izlediğim çağatay karakterinin de ,kedi diyalogundan anladık ki adam bildiğin deli.akıl hastası falan.oysa ne güzel gidiyordu setteki her baş rol kadını ayartmaya çalışan,kendini dayanılmaz seksi bulan burnu havada jön tiplemesi.
çağatay koçtuğ ismi de çağatay ulusoy ile kıvanç tatlıtuğ karışımı bir şey olmuş,hatta belki de göndermeler yapılmıştır,tıpkı her bölümde ivana serte göndermeler yapıldığı gibi.
gülse zeki kadın,kalemini,gözlem yeteneğini,ifade tarzını çok seviyorum ve bu dizinin uzun ömürlü olacağını hissediyorum.
diziden diziye karakter transferi olayını fox tvnin fasülyeden dizilerinde görmüştük ama bu, reis karakterinin, avrupa yakasındaki cida sektöründen mobilya sektörüne geçmiş dursun olması,hatta gülistan karakterine,((bkz: hasibe eren))
"seni bir yerlerden tanıyorum,nişantaşında hiç oturdun mu?" sorusunu sorması,çok ince,çok hoş bir espri olmuş.
bana, cem yılmazın,goradan sonraki her iki filminde,goradaki karakterlere veya diyaloglara selam çakması gibi geldi.hoş,zeki,ince fikirler bunlar,aferin.
üçüncü bölümde,füsun demirelin canlandırdığı karakterin,çamaşır suyuyla kafa yapması olayı fazla uzadı,o bölümdeki o rol sanki olmadı füsunumun üzerine,eğreti durdu.
bayılarak ve hayranlıkla izlediğim çağatay karakterinin de ,kedi diyalogundan anladık ki adam bildiğin deli.akıl hastası falan.oysa ne güzel gidiyordu setteki her baş rol kadını ayartmaya çalışan,kendini dayanılmaz seksi bulan burnu havada jön tiplemesi.
çağatay koçtuğ ismi de çağatay ulusoy ile kıvanç tatlıtuğ karışımı bir şey olmuş,hatta belki de göndermeler yapılmıştır,tıpkı her bölümde ivana serte göndermeler yapıldığı gibi.
gülse zeki kadın,kalemini,gözlem yeteneğini,ifade tarzını çok seviyorum ve bu dizinin uzun ömürlü olacağını hissediyorum.
bunlar birleşince voltran oluyorlar sanırım...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?