yaşamaktan mutlu olduğum, marmara bölgesinin güneyindeki, küçük şirin il. nüfusu turizm sezonu dışında 150 bin civarıdır. istanbuldan güneye yapılan seyahatlerde bir geçiş noktasıdır. özellikle son yıllardaki deniz taşımacılığındaki yatırımlarla turizm sektörü gelişme göstermiştir. termal, çınarcık, çiflikköy başlıca turizm merkezleridir.kişi başına gelir düzeyi en yüksek illerden olmasına rağmen aynı başarıyı gelir dağılımı yönünden gösterememiştir. ücretler düşük ve çalışma koşulları yetersizdir.oran olarak üniversite mezunu en çok işsizimizin bulunduğu il olarak dikkat çekmektedir.bütün bunların yanında nisbeten ucuz yaşam olanakları, kolay erişilir doğal güzellikleri ve küçük il olmanın getirdiği etkin yönetişim ağıyla emekliler yada yaşlı hisseden gençler için kışın kafa dinleme yeridir.
yörede yerleşimin neolitik çağda (m.ö.8.000-5.500) başladığı tahmin edilmektedir. yalovanın kuruluşu ile ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, m.ö. 7. yüzyılda trakyadan küçük asyaya geçerek marmara denizinin doğusunda bir krallık kuran bithynialılar (bitinyalılar) tarafından bir yerleşim yeri olarak kurulduğu tahmin edilmektedir. m.ö. 74te roma imparatorluğu yönetimine giren yöre, m.s. 395 yılında roma ikiye ayrılınca doğu roma yani bizans imparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. bugünkü yalova kaplıcalarının tarih içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. m.ö. 1200 yıllarında bir yer sarsıntısı ile meydana geldiği tahmin edilen termal ilçesindeki kurşunlu hamamının dış duvarlarında kuvvet tanrısı herakles (herkül), sağlık tanrısı asklepios, sıcak su ve sağlık perileri olan nemflerin kabartmaları görülmektedir. termalin bizans döneminde imparatorların dinlenme ve tedavi yeri olarak büyük üne sahip olduğu bilinmektedir. bizans döneminden sonra selçukluların yönetimine giren bölge, haçlı seferleri sırasında yakılıp yıkılmıştır.
yalova, evliya çelebinin seyahatnamesinde kara yalovaç, katip çelebide ise yalakabad ve yalıova adlarını almaktadır. o dönemlerde yalova isminin verildiği de görülmektedir. bu isimler 19. yüzyılda, yörede kırk gün kalıp tetkiklerde bulunan ünlü tarihçi hammer tarafından da doğrulanmaktadır.
friglerden bizanslılara kadar çeşitli milletlerin yaşamış olduğu yalova bölgesi, 1326 yılında osmanlı devleti komutanı gazi abdurrahman tarafından fethedilmiş ve ebedi türk yurdu haline gelmiştir
yalova, 1867 yılında bursa merkez sancağına bağlı bir kaza iken, 1901de bağımsız izmit sancağına bağlanmıştır. kurtuluş savaşı sırasında yunan askeri birliklerince işgal edilen yalova, verdiği büyük mücadele ile 19 temmuz 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtulmuştur. kurtuluş savaşı sonrasında 19 ağustos 1929 tarihinde ilk defa yalovaya gelen cumhuriyetimizin kurucusu atatürk, termalin yeniden inşaasını sağlamıştır. atatürk, 22 ocak 1938 tarihinde açılan termal otelinin ilk konuğu olmuş ve 9 gün süreyle yalovada kalmıştır. 1929 yılında yapılan millet çiftliğinin yapılışı sırasında, ikinci kata gelindiğinde, batıda bulunan ağacın kesileceğini gören atatürk, yapının temelini biraz doğuya alarak binayı kaydırmış ve ağacın kesilmesini engellemiştir. bu nedenle köşk, yürüyen köşk olarak anılmaktadır. atatürkün, “kurtuluşa öncü” ve “benim kentim” olarak bahsettiği yalova, adeta yazlık başkent haline gelmiş ve yine atatürkün isteği üzerine 1930 yılında istanbulun ilçeleri arasına katılmış.1995 yılında ise istanbul ilinden ayrılarak il yapılmıştır. bursa’nın gemlik ilçesine bağlı armutlu beldesi ile kocaeli’nin karamürsel ilçesine bağlı altınova beldesi ilçe yapılmak suretiyle il sınırları içerisine alınmıştır
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?