piyanonun tuşlarına dokunurken, kalbinin tellerine de vuruyor sanki görünmez bir el girişinde bu şarkının...
eski bir dostun kollarında kalmışken, tanıdık, karanlık ve soğuk sokaklarında dolaşırken yalnızlığın, hiç bir cep ısıtamazken ellerini, öğretmekten hiç vazgeçmeyen, eli sopalı öğretmen hayat dikilirken tepende, kokusunu da birlikte alıp götürenlerin buğulu anılarında tükenen zamanları düşünüp, peygamber kanı ile değişirken kendi kanını, merakın büyüsünü bozduğu yalanlarla yabancılaşırken tanıdığını sandıklarına, çöle dönen dünyanda yeni dikenler eklenirken tenine, met-üst’ ün dediği gibi sevişmenin samimi olmaya yetmediğini anladığında, bütün boşluklar daha büyük boşluklarla dolarken, herşey oyuna dönüp, her oyun yarım kaldığında, iyimser, çocukça -ne kadar kaldıysa elinde o kadar çocuklukla- son bir dilek gibi bu parça.
gülümse şimdi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?