felsefesinin oturduğu temel şu olsa gerek, ya da ben öyle düşünüyorum:
insan beyni, her bir şeyi elektriksel olarak algılar. örneğin, elimizle sert bir cisme dokunursak, sinir ücreleri sayesinde bu beyne elektrik sinyali olarak gider ve beynimiz elimizin olduğu yerde sert bir cisim olduğunu algılar. bir şekilde aynı elektrik sinyalleri beyne gönderildikten sonra, sert bir cisme ellemesek dahi, beynimiz ellemiş gibi hisseder ve gerçek ile arasında hiçbir fark yoktur.
işte matrixde de, insanlardan enerji elde eden makinalar, insanların beynine bir takım elektrik sinyalleri gönderirler ve bir şekilde insanlara yaşadıklarını, normal bir hayat sürdüklerini hissettirirler.
aslında bu, şu an sizin için bile geçerli olabilir. çünkü biz dış dünyayı görmüyoruz! dış dünyaya ait bildiklerimiz, sadece elektrik sinyallerinden ibaret. gördüklerimiz, beynimiz arka kısmındaki görme merkezinde değerlendirilir. ve inanın bana, beynin içerisine ışık felan da ulaşmaz.
nihayetinde demek istediğim, matrix de bu felsefe üzerine oturtulmuş bir filmdir. saçma olduğu halde yanlışlığı kanıtlanamayan bu felsefe üzerine...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?