benim çevremde çok var bunlardan. niye varlar? bilmiyorum. ama bildiğim bir şey varsa da ben seçmiyorum onları. onlar beni buluyorlar. neden buluyorlar? bilmiyorum. ama bildiğim bir şey varsa, nerde şom ağızlı var, geliyor benim arkadaşım oluyor. lan manyak mısınız, gidin takılın, gençliğinizin baharındasınız, gezin coşun, için sıçın. yok "ille de senin arkadaşın olucaz.". e iyi peki.
arkadaş olduk, napsak şimdi. hadi istiklale gidelim. "tamam gidelim de son zamanlarda hırsızlık olayları çok artmış, bişey olmasın?" saatler sonra, cüzdan yok. defol git gözüm görmesin seni.
biri yaklaşıyor. arkadaş olmak istiyor, bakışından anlıyorum. şom ağızlı, belli. ağzından anlıyorum herhalde, neresinden anlıcam. oturuyoruz. pek konuşmuyoruz, gerek yok çünkü. ne konuşacağız, yeni tanışmışız, hatta tanımam etmem (hallam ya). çünkü pirensip sahibiyim. sonracıma bu kalkarken diyor ki: "bugünlerde grip salgını var dikkat et kendine." çünkü mevsim kış. iki yıldır hasta olmadığım için kendime güvenim tam. çünkü kendisine çok güvenen bir insanım (kendime güvenirim, yani ben de böyleyim işte). tabi sonradan bir iki güven problemi yaşıyorum, burnumla. akıyor namussuz. everything is something happened ama bu kadar da olmaz kardeşim.
beni de kendilerine benzettiler. iddia ediyorum "ben bugüne kadar hiç saat ertelemedim. kurduğum saatte kalkarım." bu lafı ettiğim gecenin sabahı -zeki olanlarımızın şıp diye farkedeceği üzere, sana zeki değilsin demedim, alınma, ona zeki dedim sadece- kalkamıyorum. hemi de saati ertelemişim. olsun bu da birşey. kendini tanımak.
şom ağızlılığını bulaştırabilen kişilere şom ağızlı denir. hepimiz şom ağızlıyız. olmayanlarımız da bir gün olacak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?