bir cemal süreya şiiri...
i
art çocuk, muhyiddin çelebi,
molla fenarinin kısık fitili;
okuduğu her beyitten sonra
gülsuyuyla yıkardı ağzını;
kirlidir şiir; ve söz atılmazsa zehirdir;
bunu bilirdi;
acı bir gölge geçerdi bakışından,
mesir macununun içindeki çivit gibi.
karısı yanındaydı hep,
çocukluktan kalma
ve artık değişmezlik kazanmış
yanlış bilgi;
odalarda ışıksız iki aslan
derinliğine iki atla sevişirdi.
kerbela yası hemen her zaman
görünmez kılardı mevlit sevincini;
ölümü düşünen,
daha doğrusu anımsayan yüzü
ilençler denizinde yüzerdi.
ii
dikenli tele takılmış çiçek,
yüzyılımız çiçek diye seni getirdi.
gökyüzüne çarpıp düşen kelebek,
kumaşları mı diyeceksin şimdi?
iii
pencere silen kadınların
uzaklarda bir yeri aynatmasından belli;
giysilerden, bayraklardan, cenaze törenlerinden;
ayakları dolaşan sandalyelerden;
ağzı ağzına dolu telefonlardan
gözleri bozuk paralardan
saplantılı duvar saatlerinden
içkilerin giderek küçülmesinden
belli, iyi şeyler olmayacak.
iv
meyvelerin turuncu aktığı oynak oluk,
ayrımlar eşiği
merhaba tahıl,
yolun bilgisi işte bitti!
evreşe,
tek türküsüyle varolan ela gözlü kasaba,
bir çocuğum olsun isterdim senden.
adını değiştirmişler senin de mi?
v
bir şey var şu bizim durumumuz ona benziyor
umarsızlığı yüceltmek mi desem?
renkleri beklemek belki...
makbule geçmeyen armağan
ya da
zindanda gökbilim öğrenimi.
ya da
satın alınmak
ezgiler tarafından.
vi
yakup cemilin
kurşuna dizilmeden hemen önce
üst üste içtiği
ömründeki ilk üç sigara.
vii
ölü duvağı,
ak altın
boz altın.
viii
kafes de, diyorlar, kuşu neden istesin ki!
gözlerine mendil bağlamış hocalar.
nerden mi öğrendim, gazeteden mi?
karaköy altgeçidinde bekliyor
şemsiyesini tüfek gibi asmış omzuna
ölüm meleği.
ix
yazı arık günbatımında
yazı bize geldi.
x
bir şey var
balkonlar kollarını açmışlar
ona sarılacaklar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?