yaprak sarması.
böyle söyleyince pek anlamlı olmadı tabi. arkaplanı da anlatmam gerek:
manisa 1. piyade eğitim tugayına 6000 acemi girdiğimizden mütevellit sıra beklemenin tillahını yaşıyoruz. ilk iki gün kantine/gazinoya gidemedik. bir su, çay bile alamıyoruz. 3. gün gönderdiler, sıra bana gelmeden içtimaya çağırdılar geri döndük. 4. gün sigaramız bitmiş, elimiz ayağımız titriyor. sigara alamadım ama iki su, bir çay bir de ekler aldım. oturdum gazinoda çayımı karıştırıyorum, daha önce gazinoda fark etmediğim müzik kutusundan bir ses yükseldi: sıla! vur kadehi ustam çalıyor. o zamana kadarda müzik yerine geçebilecek tek şey koğuştaki uzun havalar olunca, o an gözlerim doldu. neredeyse mutluluktan ağlayacaktım.
acemi birliğinin ikinci haftasındayım. her haftasonu milletin ailesi, arkadaşları gelir. ziyaretçisi gelenin adı hoparlörden duyurulur ve onların yanına gider. bir anlamda bi kaç saatliğine de olsa ortamdan uzaklaşır. yenilenme fırsatı bulur.
iki hafta boyunca benim adım da söylenir mi diye bekledim. ama yok söylenmiyordu. birini beklediğim yoktu ama umut işte. askere gidenler bilir, orada artık ikinci sınıf vatandaş olduğunuz için (kimse kusura bakmasın ama baba evinden davul, zurna, bayraklar ile gönderilen er kişisi; asker olmanın sadece kendi evinde gurur duyulacak bir mesele olduğunu kışlada öğrenir. demek istediğim şu: askere gitmeden önce el üstünde tutulursunuz. kimse yediğinize, içtiğinize, gezdiğinize bakmaz. çünkü askere gideceksinizdir. kışladan evi aradığınızda karşınızdakilerin sesinin titrediğini hissedersiniz. bu sebeplerden dünyanın sizin etrafınızda döndüğünü zannetmeye başlarsınız. ama durumun böyle olmadığını kafanıza vura vura öğretirler) böyle şeylere çok ihtiyaç duyulur. ailesinin yanından gelen, yediğini içtiğini söylemez ama akşam yemeği yemediği için karnını güzelce doyurduğunu bilirdik. ben yemeğe kötü demeyi sevmem, şükür hiç aç kalmadık ama zorla, gözlerimi kapatarak yediğim öğün sayısı az değildir.
neyse asker muhabbeti bitmez, daha şimdiden lafı çok uzattım.
işte o karamsar günlerimde, ankara'dan sevdiceğim çıka geldi. bana sürpriz yaptı. sarma bahane, en güzel hediye kendisiydi.
son olarak. sarma da müthişti.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?