orhan velinin çevirisi:
mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın,
gideceğim sürtüne sürtüne buğdaylara.
ayaklarımda ıslaklığı küçük otların
yıkasın, bırakacağım başımı rüzgara.
ne bir şey düşünecek, ne bir laf edeceğim;
ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi;
göçebeler gibi uzağa gideceğim;
mesut, sanki yanımda bir kadın varmış gibi.
oğuz arıkanlının çevirisi:
gezineceğim mavi yaz akşamları patikalarda,
ezerek cılız otları, benekli buğdaylar arasından
dalgın, serinliğini hissedeceğim ayaklarımda!
açık başımı terkedeceğim yıkanmağa rüzgara!
konuşmayacağım, asla düşünmeyeceğim
fakat hudutsuz bir aşk kaplıyacak benliğimi;
ve ben bir çingene gibi, uzağa, çok uzağa gideceğim
tabiatın koynunda bir kadınla yaşar gibi.
faruk surun çevirisi:
ekili tarlalardan, mavi bir yaz akşamı
ince otlar üstünden, yollara düşeceğim.
dalmışım, bir serinlik alacak tabanımı
havalansın saçlarım yele koyvereceğim.
düşünmeyeceğim hiç, tek söz etmeyeceğim.
beni yüceltecektir bitmek tükenmez sevi
başıboş uzaklarda, eriyip gideceğim
doğayla mutluyum ben, sanki kadınla gibi.
dipnot: rimbaud çevirisinin yalnız dil değil, anlam ve yapı güçlüğü de vardır ne yazık ki. bu sebeple önce onu anlamak, duyumsamak, ardından çevirmek gereklidir. fransızların bile henüz çözemediği (ve tabii çözemeyeceği) anlam güçlüğü, tüm dünyada tartışmalara yol açmıştır ve bunun sonucunda birçok rimbaud yorumcuları türemiştir. işte bu nedenle bir şiir, belirgin farklara sahip üç ayrı şekilde çevrilmiştir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?