adam yolda yürüyor
kaldırımların tasarımına aldırış etmiyor
yanıbaşında yükselen binaların görselliğine aldırmıyor
az ötede rastlayacağı reklam tabelalarına öylesine bakıyor
insanların üzerlerindeki kıyafetlere yakışmış mı diye bakıyor
çatılarda dolaşan kedilerin estetik yaratılışına hayvan işte deyip geçiyor
herşeye rağmen yolda tektük kalmış ağaçların hala yola kattığı endama kaldırımları işgal eden bir nesne gözüyle bakıyor
büfeye uğruyor bi kola alıyor,kolanın kutusundan üzerindeki şekillere kadar hiçbirine göz atası gelmiyor
sevgilisini görmek için onun okuluna gidiyor giydiği yeni ayakkabıları göstereceği için heyecanlıdır ama onun için tasarımı değil parlaklığı önemlidir.
gelen sevgilisi elinde resim çantası,anlaşamıyordur aslında bir ressamla ama onun için sadece kız oluşu sevgili oluşu önemlidir.hatta güzelliği bile umrunda değildir.
konuşurlar ama kız baharın güzelliklerinden adamımız sa parasızlıktan söz ediyordu
sonra adam işe gider
işinin reklama ihtiyacı vardır
reklamcısı tasarımlar çıkarır karşısına hiçbir umrunda değildir paradan haber ver der
akşam dönüşte sevgilisi zorla onu picasso nun sergisine davet eder
adam bakar bakar sigara içmek için izin ister
sevgilisi sıkılan adamın yanına yaklaşır ve sanattan hoşlanmıyor musun yoksa? diye sorar
sanat dediğin nedir kardeşim? diyen adam orda terkedilir.
köşe bucak bizi saran sanatın; hayatımızı mağara devrinden bu yana güzelleştirmeye devam ettiğini,yaratıcının sanatına da imrendiğimizi anlayaman tiplerin kullandığı bir cümledir bu başlık...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?