uzanırken bir şilteye
kayıyorum kenarında aşağıya san tropezdeki bir sedirin
kırarken bir dalı kumun üzerinde bir tuğla ile
sürüklenirken bir dalga ile eski bir sedyenin peşinden
uyurken yapayalnız karanlığın uğultusunda
kuma yazılmış aşkımdan geri kalanlar
düşlerimin derinliklerinde ve ben hala duyuyorum onun seslenişini
yalnızsan eğer, eve döneceğim
yurduna geri dönen güvercin
rüzgara kapılıp gitti ve uçağın üzerine yağan yağmur
gümüş kaşığı olmayan bir evde doğan ben (zengin doğmamak anlamında)
şampanya içiyorum zengin ve cömert bir iş adamı gibi
beklemek yerine havanın kırılmasını
toparlayacağım darmadağın olmuş düşüncelerimi
rüzgarla hız kazanmış yeni bir güne doğru
yalnızsan eğer eve döneceğim
ve duracağım bir süre kırdaki çiti aşan merdivenin başında
ve dinleyeceğim onların söylediklerini
altın aramak için kazarak elimdeki bir deliği
aç o kitabı, bir gözat orada anlatılanlara
beni aşağıya sürüklüyorsun deniz kıyısındaki o yere
bana seslenen o yumuşak sesini duyuyorum telefonda
buluşalım diyen, geç vakitte
ve yalnızsan eğer, geri döneceğim
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?