ben rüyayı “tabir edilebilir” bir zihinsel olay olarak da görmüyorum. benim birikimlerim, aklım, algılama kapasitem; rüyaların tabir edilebilir değil ancak “analiz edilebilir” bir zihinsel olay olduğunu söylüyor. rüyanın metafiziksel bir olay olduğunu inkâr ediyor değilim. benim karşı olduğum husus, metafiziksel bir olay olan rüyadan “geleceğe dönük, amacı aşan ve geleceği tahmin etme boyutuna varan sonuçlara ulaşılmaya çalışılması”.
gördüğümüz her rüyanın mutlaka bir anlamı vardır. fakat, bu anlam, kanımca, gelecekte değil, geçmişte aranmalıdır. sözgelimi, ben dün akşam hokkabaz filmini izledim. filmden binlerce imge beynimde yer etti. işte bu imgelerdir rüyamı besleyen. iki beyaz güvercin vardı filmde. bu iki beyaz güvercini, rüyamda beyaz bir gelinlik ya da çarşaf olarak göreceğim kim bilir. yine sihirli kutuyu, belki bir tabut; cem yılmaz’ın gözlüklerini, kalın bir pencere biçiminde görürüm. örnekler çoğaltılabilir.
dindar (=inançlı) insanlar arasında sıkça görülen rüya tabir etme geleneğinin; geleceği önceden tahmin etmeyi, yani falı yasaklayan dinimizde sanki meşru bir işmiş gibi kabul görmesine de anlam veremediğimi belirteyim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?