nutuktan...
20 eylül 1919 tarihli, sadrazam damat ferit paşa imzalı bir genel duyuru ile padişahın da bir bildirisinin yayınlandığını hatırlayacaksınız (belge: 98). bu bildirinin dikkate değer noktalarını tekrar hatırlatmak isterim. bu noktaları sıra ile işaret edeceğim:
1 — hükûmetin güttüğü siyaset sonunda, izmirde meydana gelen facialar, avrupa devletlerinin ve medenî milletlerin dikkatini çekti ve bize karşı sevgi uyandırdı.
2 — bir özel heyet, yerinde tarafsız olarak soruşturmaya başladı. hakkımız medenî dünyanın gözleri önüne serilmektedir.
3 — millî birliğimizi bozacak hiçbir karar ve teklif olmadı.
4 — bazı kimseler tarafından halk ile hükûmet arasında sözde bir anlaşmazlık varmış gibi ilân ediliyor.
5 — bu durum, kanun şartları içinde bir an önce yapılmasını istediğimiz seçimleri de geri bıraktırıyor ve barışın yaklaşmakta bulunduğu bir sırada, varlığı zarurî olan meclis-i mebusânın toplanmasını da geciktirecektir.
6 — bugün vatandaşlarımdan beklediğim, hükûmetin emirlerine tamamiyle uymaktır.
7 — büyük devletlerin hak verici duyguları, avrupa ve amerikan kamuoyunun ölçüseverliği, yakında durumumuzu ve haysiyetimizi koruyacak bir barışa kavuşma ümidimi kuvvetlendirmektedir.
yüksek heyetinizce de bilinmektedir ki, bu bildirinin yayınlanması ve dağıtılması, bizim, memleketle istanbul hükûmeti arasındaki haberleşme ve ilişkileri kestiğimiz ve bu noktada ısrar etmekte bulunduğumuz günlerde olmuştur.
herhalde verdiğimiz talimat ve genel emirlere uyulduğu takdirde, bu bildirinin hiç bir yerden alınmaması ve millete de okutturulmaması gerekirdi. oysa, şimdi arz edeceğim bir telgraftan, karar ve tebliğlerimize aykırı ve görüşümüze büsbütün ters düşen bu bildirinin bazı yerlerden alındığı anlaşıldı.
trabzon mevki komutanına
yüce padişah hazretlerinin milletine karşı yayınlamak lûtfunda bulundukları bildirinin derhal memurlara ve şehir halkına duyurulması gerekir. ta ki, iş başındaki hain hükûmetin, melek huylu padişahımız efendimizi ne kadar küstahça bir cüretle hâlâ aldatmakta olduklarını anlamayanlar kaldıysa, iyice öğrensinler.
millet ve memleketi için mübarek yüreklerinin ne kadar büyük bir sevgi ve koruyuculukla dolu olduğunu gösteren bu bildiride, en açık bir biçimde göze çarpan nokta, kabinenin haince hareketi hakkında hilâfet makamına millet tarafından arz olunan şikâyetnamenin hâlâ padişah hazretlerinin bilgisine ulaşmamış bulunmasıdır.
çünkü, millete ve vatana karşı doğrudan doğruya kabine üyeleri tarafından yöneltilen ihanet hançerini görüp bilmiş olsalardı, bu hainleri bir dakika bile yerlerinde tutmayacaklarına mübarek bildirideki ifade içtenliği en büyük tanıktır.
bu hainler, bu gerçeği bildikleri için, halifemiz efendimizi doğrudan doğruya milletle karşı karşıya getirmiyorlar.
bu durumda, millete düşen görev, şanlı padişahına olan sonsuz sevgi ve bağlılığını biribiri ardınca tekrarlayarak göstermekle birlikte, bütün milletin ve ordunun, ayrılmaz bir bütün halinde, millet varlığını ve memleketi kurtarmaya çalıştıklarını, ancak bu hain kabinenin, milletin bağlılık belirten bu meşru hareketini padişahımız efendimizden gizleyerek büsbütün ters bir şekilde göstermiş oldukları gerçeğini, dün karar verildiği üzere, hilâfet makamına aracı kullanmadan arz etmek ve duyurmaktır.
erzurum halkının bu yolda yazacakları telgraf sureti oraya bildirilecektir.
21.9.1919
15inci kolordu komutanı
kâzım karabekir
kâzım karabekir paşa, bu telgrafını şöyle bir notla bize de bildiriyordu:
«bu konuda yüksek düşünceleriniz var mı? bu kutsal bildiri, milletin padişahına karşı gerçeği bildirmesine yeniden fırsat vermiştir. erzurum halkı, kabinenin bütün cinayetlerini tekrar etmek suretiyle, yeniden huzura maruzatta bulunacaktır. bunun suretini ya çekilmek üzere yahut da bilgi için sayın heyetinize takdim edeceğim.
kâzım karabekir
makine başında buna cevap olarak bildirdiğimiz görüş şuydu:
«ferit paşa kabinesinin canice iş ve hareketleri ile ilgili belgelerin aldatıcı bildirinin bâbıâlide hazırlanmakta olduğunu daha önce haber almış olduğu yüksek malûmlarıdır. böyle olsa bile, bu tebligat ile padişahın bildirisini biribiri ile karşılaştırarak muhakemeye dayanan bir sonuç elde etmek ve gerçek durumu kavramak pek mümkün değildir. bu bakımdan ve biz, aslında böyle bir aldatıcı bildirinin bâbıâlide hazırlanmakta olduğunu daha önce haber almış olduğumuzdan, bunun milletin zihnini bulandırmasını önlemek için istanbuldan alınmamasını uygun bulmuştuk. zaten istanbul ile resmî haberleşmenin kesilmiş bulunması dolayısıyla, doğrudan doğruya saraydan değil, yine ferit paşanın notu ile bâbıaliden verilen bu bildirinin sivas, ankara, kastamonu ve öteki merkezlerde olduğu gibi hiçbir yerden alınmamış olduğunu sanıyorduk. bu bildiriyi almak için daha önce milletin padişaha durumu ve gerçeği anlatmasına izin verilmesi gerekirdi. bu sebeple bildirinin yayılıp herkese duyurulmasına aracılık etmeyi yararlı bulmuyoruz. ne var ki, bu bildiri trabzon, erzurum ve sivas gibi merkezlerde ilgililer tarafından okunmuş bulunduğuna göre, düşündüğümüz gibi her merkezden istanbula bir telgraf çekilmesi uygun olur.
mustafa kemal
padişahın bu bildirisinin, kamuoyunda yaratacağına şüphe olmayan olumsuz etkinin bir dereceye kadar olsun önüne geçebilmek için, bu bildiride yer alan düşünceleri yalanlamaya ve çürütmeye yarayacak şekilde padişaha bir cevap yazmayı ve bunu memlekete yayıp duyurmayı tek çıkar yol olarak düşündük ve öyle yaptık (belge: 99).
devamı için:
(bkz: halit bey in trabzon da görevlendirilmesi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?