bak, denizdeyim
diyecektim:
bir serin ürperti
yaladı geçti dalgaları -
diyemedim.
zaten
yoktun ki.
kim bilir
nasıl kuru, nasıl tozlu
nasıl gürültülü -
ama, belki
nasıl da renkli, nasıl canlı
nasıl dingin
bir yerdeydin
gün boyu.
şimdi son pırıltılar çekilirken
suların üstünden
sen, belki
nasıl kuru, nasıl cansız
nasıl boğucu
bir yerdesin -
ama, belki de
nasılsa renkli, canlı, dingin -
yerliyerindesin.
ama yoksun ki.
bak, denizdeyim
diyecektim -
diyemedim.
oraya
senin olduğun yere baktım.
bir serin ürperti gibi
yaladı geçti dalgaları
o eski deyiş:
how do i love thee?
let me count the ways --
gördüm seni.
geldin gözümün önüne
nasıl da duru, nasıl arı
nasıl canlı -
kuru, cansız, boğucu
yerinde,
bütün bezginliğinin içinde
denizde gibiydin.
ama
yoktun ki.
bak, denizdeyim
diyecektim:
bir ıslak esinti
düştü dalgaların üstüne -
diyemedim.
zaten yokum ki.
yokum ben sensiz
yoksun sen bensiz
benimle sen
seninle ben
var mısın?
yok muyum?
yok musun?
var mıyım?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?