millet dersteyken okul bahçesinde ya da koridorlarında aylak aylak gezerken nöbetçi öğretmen ya da muavine sallanan en geçerli yalandır.
ve lakin biri f şubesinde biri c sınıfında ile okulun basketbol maçına bir sürü öğrenci ve hatta beden eğitimi öğretmenleri ile gidilmiş; ama maça gidersek dersi kaçırırız diyen bir takım inekler sınıfta kalıp ders işlemeye devam etmiş; siz de bahtsız deve olarak ikinizi ve dahi babalarınızı tanıyan okulun en kıl din kültür mantarı ve ahlaktan sorumlu şakir hoca tarafından koridorda fingirderken basıldıysanız; "hocam dersimiz boş" yalanı o anda işlemez olur.
neden? adam şubelerinizin ayrı olduğunu ve o anda %45 öğrencinin içerde huşu içinde zikir ettiğini bilmektedir. "gelin bakayım siz benim odama" ile başlar olay ve ailenizin "maça gittiğinizden haberi var mı" sorusuyla boğazımızda düğümlenir.
neyse, seher ağlamaya başlar, ben her nasılsa vakur halimi korumaktayım. ama bıraksalar adamı çiğ çiğ yiycem sinirden. sonra hayat damarlarımızı kesen bir kaç cümle ile bizi ve konuşmayı bitirir:
- akşama babalarınıza söyleyeceksiniz maça gittiğinizi. yarın bana telefon edecekler. etmezlerse ben onları arayacağım.
ertesi sabah:
seher: sen söyleyebildin mi?
ben: yooo? ya sen?
seher: yooo?
ikimiz de: lağn?
sonnot: ne şakir hoca babalarımızı aradı. ne babalarımız şakir hocayı. o gün odasındaki korku bize yetti.
dicem, ama yetmedi. maça da gittik. 19 mayıs kutlamaları bahanesi ile haftalarca okulu da astık. sonuçta seher lise 1 de sınıfta kaldı. tekrar etmesin diye babası 1 sene evde bekletti. ben mi?
(bkz: 13 eylül 1993 bon jovi istanbul konseri)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?