güneş kadıköyde batıyordu ve doğu ve batının arasında , üçüncü tekil şahıslar tarafından kemirilmenin, üçlü bir ilişkide bir tarafın suistimalini andıran belediye yapımı arnavut kaldırımlı sokakları yavaş yavaş karanlık esir alıyordu. kadıköyün tüm sokakları birbirine benzer ama hep aynı yere çıkar, mc.donaldsdan adını alan havuza. semti iyi bilmeyenler sinirlenerek kan ter içinde kaybolup yine
aynı yere geldiği, semti iyi bilenlerin ise ilk biralarını yudumlamaya başladığı zamanlardı. vitrin canavarları çoktan evlerine gitmiş ve kaybolan değerlerin vitrinini zoomlayan yönetmenlerin dizilerindeki rollerin, oynayan aktörlerden daha fazla ciddiye alarak, dedikodularını yapmaya başlamışlardı. o sırada adı geçen aktörse, kendini kurtaramayarak bir süre sonra teslim olduğu sado mazolu tutku tutkusunun kırbaçlarıyla bol çığırtılı ve şiddetli bir orgazma ulaşıyordu. koalisyon güçleri sigaralık paketlerinin parasını tamamlamak için etrafa iş olup, ona buna sinyal çakıyorlardı. kadıköyün sakallı delisi meraklı bir bakış aldığı herhangi birinin peşine takılıp dini nutuklar çekiyordu. liseli sevgililer sarhoş sallanarak minibüslerine doğru ilerliyor, konsomatrisler yenilmiş türk islam sentezli bıyıklı adamların arasından meyhanelere doğru işe çıkıyorlardı. seyhan müzik satabileceği müzikleri prime time saatlerde çaldıktan sonra kapanmaya yakın saatlerde grup yorumun son kasedini çalmaya başlıyordu. modanın kibar insanları istanbulun kalabalıklaşmasından şikayet ederek kibarlıklarının daralan metrekarelerini ekşimiş bir suratla düşünerek evlerine ilerliyorlardı.
pideciler pidelerini bitirip müşterilerinden kurtuldukları zamanlarda kürdistanı kurarcasına bir ışıltıyla dinledikleri ahmet kaya eşliğinde temizlik yapıyorlardı. müziklerin yüksek dinlendiği evlerdeki öğrenciler kadıköydeki ,umutsuz hatun, avlarına çıkıyorlardı. bu saatler gece ve gündüz insanlarının bir arada olduğu belki de tek saatlerdi, yazıcıoğlunun sokağındaki tezgahlarda aile boyu film
filmler indirilip, kaygısızca pornolar diziliyordu, zaman ise kimseden habersiz kendini kovalayanların en hızlılarına verip, kan ter içinde bırakıp orospulaşarak ilerliyordu, kadıköyde, gündüzün insanları yerini gecenin karanlık çocuklarına bırakıyordu. kadıköyde yine, yeni bir akşam oluyordu.