361. padişah, vezire, vezir ne dediyse yaptı.halk, bu gizli ve hakikati meçhul hileden dolayı şaşırıp kaldı.
362. onu hıristiyanların oturdukları tarafa sürdü.vezir de ondan sonra halkı davete başladı.
(hıristiyanların vezirin hilesine inanmaları)
363. yüz binlerce hıristiyan, azar azar ozun etrafına toplandı.
364. o, onlara gizlice incil’in, zünnarın ve namazın sırrını anlatmaktaydı.
365. görünüşte din hükümlerini anlatıyordu; fakat bu anlatış, hakikatte onları avlamak için ıslık ve tuzaktı.
366. bunun için (gizli hileyi anlamak müşkül olduğundan) bazı eshab, peygamber’den, azgın ve hilekâr nefsin hilesini sorarlar;
367. “ nefis, ibadetlere ve candan gelen ihlâsa gizli garezlerden ne karıştırır?” derlerdi.
368. peygamber’den ibadetin faziletini ve sevabını arayıp sormazlar;”apaçık ayıp hangisidir?”diye kötü huyları sorarlardı.
369. gülü, kerevizden fark edercesine kıldan kıla,zerreden zerreye nefis hilesini tanır, bilirlerdi.
370. eshab’ın kılı kırk yaranları, umumiyetle o vaız ve beyana hayran olurlardı.
devamı için:
(bkz: mesnevi 371 380)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?