üstat yoda gibi, saygıdeğer bir jedi üstadı olan mace windu, aynı zamanda yüksek konseyin de yüce bir üyesiydi. bilgeliği ve tecrübesi efsanevi olan jedi üstadının sözlerinin çok büyük bir ağırlığı vardı.
cumhuriyet’in son yıllarında windu, zamanının çoğunu coruscant’ta ki jedi tapınağı’nda geçirmişti. düzenli olarak yoda, ve konseyin diğer 10 üyesi ile beraber güç’ün doğası ve jedi şövalyeleri’nin görevleri hakkında görüşmeler yapıyordu.
windu jedi felsefesi ve tarihi hakkında iyi eğitilmişti. güç’e dengeyi getirecek olan seçilmiş kişi ile ilgili eski kehaneti çok iyi biliyordu. alışılmışın dışında bir jedi üstadı olan qui-gon jinn konsey’e bu kehanete uygun bir aday getirdiğinde windu, kararsız kalmıştı. en sonunda, qui-gon’u getirdiği anakin skywalker adlı çocuğun jedi imtihanları için hazırlanmasına razı oldu.
anakin kayıtlarda ki en yüksek midi-kloryan sayısına sahip olsa ve çok büyük bir potansiyel gösterse de, konsey ve windu, çocuğun eğitilmemesinde karar kıldı. anakin, bir jedi’nin yaşamına başlayabilmek için çok yaşlıydı. qui-gonun ölümünden sonra, konsey kararını değiştirerek, obi-wan kenobi’ye, anakin skywalker’ı eğitme izni verdi. fakat windu halen, bu çocuğun kendi yaşına göre çok kuvvetli ve çok tahmin edilemez olduğunu düşündüğünden kararsız kalmıştı.
doğuştan diplomasi kabiliyetine sahip olan windu, kelimelerin her zaman kaba kuvvetten daha çok işe yaradığına inanırdı. fakat ayrılıkçı güçlerin galaksiyi bölmesiyle beraber jedi ustası, en derinden inandığı bazı değerleri sorgulamaya başladı.
ayrılıkçı lideri eski jedi kont dooku’nun galaksideki tüm bu vahşetin arkasındaki kişi olamayacağını düşünüyordu. mace’e göre bunun sebebi, dooku’nun karakterinde bu kadar çok öfke ve vahşetin bulunmayışıydı.
obi-wan kenobi’den gelen bir istihbarat ile ayrılıkçılar’ın savaşa hazırlandığını öğrendiğinde windu, bu durumun müzakere ile halledilemeyeceğini anlamıştı. yüce şansölye’ye, jedi’ların asker değil barışın koruyucuları olduğunu hatırlatmasına rağmen, klon savaşları’nın başlamasıyla jedi’lar kendilerini klon müfrezelerinin başında savaşırken buldular. böyle durumlar usta windu’yu endişelendiriyordu çünkü her şey çok ani gelişiyordu, ve normelde önsezili olan jedi’lar hazırlıksızdı. bir şeyler geleceği gölgelendiriyordu, ve düzen’in güç ile olan bağlantısı zayıflıyordu. galaksinin bir yerinde bir sith lordu’nun bulunuyor olması kaçınılmazdı, fakat bir sith lordu güç’te bu kadar dengesizlik yaratabilir miydi?
geonosis’de ki ilk karşılaşmada windu, klon birliklerinden önce özel bir jedi takımı ile arenaya geldi. kont dooku tarafından rehin alınmış obi-wan kenobi, anakin skywalker ve padmè amidala’nın serbest bırakılması için gelmişti. bu karşılaşmanın devamında nükseden çatışmada windu, dooku’nun kiralık kelle avcısı jango fett ile karşılaştı. fett başka jedi’lar karşısında ölümcül olsa da, windu için bir düşman bile sayılamazdı. jedi ustası, jango’nun lazer atışlarını kolaylıkla savuşturarak kelle avcısının kafasını hemen uçurdu.
geonosis’de klon savaşları’nın başlaması ile, windu klon askerlerine liderlik ederek savaşın içine girdi. ilk çatışmadan en azından fiziksel olarak yara almadan çıkan az sayıda jedi’dan biri olacaktı. fakat windu’nun ruhu, geçen senelerle büyük acılar çekti.
jedi’lar galaksinin sadık koruyucuları olsalar da, cephelerde klonlara liderlik ederek savaşmak, windu’nun cumhuriyet’in gittiği yönü sorgulamasına sebep oluyordu. yıllar geçtikçe devam eden savaş ile, yüce şansöyle palpatine güvenlik adı altında birçok yetki elde ederek, galaktik anayasayı değiştirdi. endişelenen windu’nun palpatine’e olan güvensizliği gün geçtikçe artıyor ve şansölye’nin jedi konseyi’nin kontrolünü ele geçireceğinden korkuyordu.
palpatine’in bu amaç uğruna attığı ilk adım, jedi konseyi’ne kişisel bir temsilci ataması oldu. şansölye, yakın arkadaşı anakin skywalker’ın, kendisini jedi konseyi’nde temsil etmesini rica etmişti. ve konsey, şaşırtıcı bir şekilde bu ricaya olumlu cevap verdi. anakin’i, şansölye’nin hareketlerini gözetlemek için kullanmayı düşüyorlardı. bu gergin dönemin içinde böyle kritik bir karar verebilmek çok zordu. windu’nun derin endişeleri vardı – jedi ustası, anakin ve palpatine’in yakınlaşmasına göz yummanın büyük bir tehlike olacağını hissediyordu.
ve endişeleri doğru çıktı. şansölye palpatine, bunca zaman jedi’lardan saklanmayı başarmış olan darth sidious’un ta kendisiydi. bu bilgiyi sadıkça windu’ya götüren kişi anakin skywalker olmasına rağmen, windu genç jedi’ya halen tam güvenmemekteydi. mace, saesee tiin, agen kolar ve kit fisto’dan oluşan seçkin jedi takımı ile şansölye’yi tutuklamaya gitti. skywalker da windu’ya eşlik etmek istediyse de, windu bunu yasakladı ve bu durum çözülene kadar anakin’e konsey binasında kalmasını emretti.
jedi’lar palpatine’in özel ofisine daldılar ve mace şansölye’yi tutuklama girişiminde bulunduysa da palpatine harekete geçti. sakladığı ışın kılıcını çıkararak, masum politikacı kimliğinden çıkan palpatine, ölümcül sith lordu haline büründü. sidious çabucak tiin, kolar ve fisto’yu öldürerek windu’yu ana ofis odasına doğru geri çekilmeye zorladı. bu sırada windu’nun emrine karşı gelip konsey binasından kaçmış olan anakin, olay yerine vardı.
savunmasız kalan jedi üstadı, sith lordu’nun öldürücü yıldırımlarına maruz kaldı. elektrik akımı mace’in vücuduna girerek, onu deforme etti. son ve en güçlü yıldırım dalgasıyla vücudu havalanan mace, kırık ofis penceresinden, coruscant’ın bilinmeyen yüzeyinde bir yerlere doğru düştüğü sırada çoktan ölmüştü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?