tanrı, diyorsak ve o, alemleri (canları, kanları) yoktan var eden, gücü her şeye yeten, her türlü noksanlıktan münezzeh ise bir açlıktan bahsetmek pek doğru olmasa gerek.
onların etleri ve kanları asla allaha ulaşmaz. fakat ona sizin takvanız (allaha karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı allahı büyük tanıyasınız. iyilik edenleri müjdele. “ (hac suresi 36 -37)
aslında kurban değil hac bayramıdır o. hac ibadetinin de bir parçasıdır kurban kesmek. onun dışında da hali vakti yerinde olanlara farz kılınmıştır.
her kurban bayramında kan-pislik deryasına dönen yollar, parklar, yeşil alanlar hatta normalde görmediğimiz kesimhanelerdeki manzaralar insanı, vejeteryan yapabilecek ölçüde tiksindiriyor, kabul. hatta ben, üstü başı kan içinde, elinde bıçak falan ortalıkta gezinen eş dost ya da birilerini gördüğümde tuhaf bir hisse de kapılırım. bir anda tanıdıkların cani gibi görünür, apocalypto filmindeki gibi. belki bu kadar göze sokulması yanlış. bir kan akıtma/kan dökme yönü çok öne çıkmış, hatta belki bir gösterişe dönüşmüş.
hamburger ya da chicken zincirleri için kesilenler de hayvan, sadece adı kurban değil ve göstere göstere yapılmıyor. fark burada.
marketten kasaptan et-tavuk alıyorsak, etli yemekler yiyorsak, reyonda yetişmiyor bu ürünler; bu da hayatın bir gerçeği.
*apocalypto dedim de, devamı için (bkz: apocalypto)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?