ingiliz astronom martin rees, kâinatın yaratılışında anahtar durumunda olan temel 6 sayı bulunduğunu, bu sayıların değerlerinin değişik olması ve farklı tercih edilmesi durumunda kâinatın oluşmayacağını öne sürmüştür.
kendi ifadesi ile şöyle demektedir: "bu altı rakam kâinat için bir reçete oluşturuyor. eğer bu rakamlardan herhangi birisi çok küçük miktarda da değişik olsa, yıldızlar, karmaşık elementler ve hayat olmayacaktı."
altı sayıdan ikisi kâinattaki temel kuvvetlerle ilgili, ikisi kâinatın büyüklüğü ve makro yapısı ile ilgili, diğer ikisi ise kâinatın özelliklerini belirleyicidir. işte o sayılar:
1) e veya 0,007 sayısı. bu sayı atom çekirdeğini bir arada tutan kuvvetin şiddetini ve dünyadaki bütün atomların nasıl yapıldığını belirler.
2) n veya 1.000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. 000. bu sayı atomları bir arada tutan kuvvetin şiddetinin atomlar arasındaki gravitasyonel çekim kuvvetine oranını temsil eder. sayıdan da anlaşılabileceği gibi atomlar arasındaki çekim kuvveti, atomlar arasındaki gravite kuvvetine göre çok büyüktür. eğer rakam daha küçük olsaydı, kısa süreli, minyatür bir kâinat oluşabilirdi.
3) w sayısı. bu sayı kâinattaki görünen ve görünmeyen bütün madde yoğunluğunu temsil etmektedir. bu rakam genişleyen bir kâinatta gravitenin nispi önemini ortaya koyar. eğer madde yoğunluğu fazla olsa ve dolayısı ile gravite kuvveti daha büyük olsaydı, hayatın oluşmasına fırsat olmadan kâinat kendi içine çökecekti. eğer rakam daha küçük olsaydı, galaksi ve yıldızlar yaratılamayacaktı. belki de kâinat farklı bir sürette yaratılacaktı.
4) l sayısı. bu sayı 1998’de yeni keşfedildi. kâinatın genişlemesini kontrol eden bir nevi kozmik antigravite kuvvetinin şiddetidir. bu rakam çok küçük olduğu için 1 milyar ışık yılı genişliğinden daha küçük yapıları etkilemez. eğer bu kuvvet şimdikinden daha büyük olsaydı, yıldız ve gezegenlerin oluşmasına mani olacak ve hayat olmayacaktı.
5) q sayısı. genişleyen kâinatta gezegen ve galaksilerin oluşumuna yol açan karmaşık düzensizlik veya dalgalanmaların genliğini temsil eder. 1/1.000 oranı ile ifade edilir. eğer oran biraz daha küçük olsa idi, kâinat hayat olmayan soğuk bir gazdan ibaret olacaktı. eğer oran daha büyük olsaydı, büyük madde kümeleri dev kara delikler haline dönüşecekti. böyle bir kâinatta, yıldız ve güneş sistemleri hayatiyetlerini devam ettiremeyeceklerdi.
6) d sayısı. kâinattaki uzay boyutlarını belirler ki, rakam olarak 3’tür. eğer boyut 2 veya 4 olsaydı hayat olmayacaktı.
(kaynak: - brad lemley,’why is there life’, discover, november 2000, 64-69)
sevgili martin rees’in bu araştırmasına kur’andan bir ayetle nacizane yorumumu kondurmak istiyorum.’kûn fe ye kûn’
meali:"o,ol der ve olur"
harflerin hangi sayıya tekabul ettiği dogru olarak verilmiş olabilir,ancak boyutun 2 veya 4 olmasi durumunda hayatin olmayacagi ihtimali...ilginç ki ne ilginç..boyut 3ken yaratan allah 5ken neden yaratamasın?diye sorarlar adama.evet.
edit:ha araştırmacı ruhu takdire şayandır,orası ayrı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?