şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
ille de asıp kesmek geliyorsa içinden
ezmekte devâm et barışçıları, ama sen
meselâ yalçını da tıkıyorsun deliğe (1)
ihtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye,
git, koş, elini öp, af dile, yüzünü güldür,
o, yalnız altın kafeslerde öten bülbüldür.
o, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran, (2)
o, büyük demokrat, o, hürriyetçi kahraman,
moskovayı atomlayalım diyen insancı...
kendine acımazsan bize bir parça acı.
a be adnan menderes, böyle bir dal kesilmez,
böyle şaşkınlıkların sonu da iyi gelmez...
şu muhalefetle de alıp veremediğin ne?
niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne?
koreye asker gönderdin de "hayır" mı dedi?
"kan aktı hesabı sorulmalıdır!" mı dedi?
orduyu emrimize verdin, ses çıkardı mı?
"olmaz olsun" mu dedi amerikan yardımı?
feryat mı etti "istiklâl elden gitti" diye?
zavallı, sımsıkı sarılmış demokrasiye :
"başvekil merasimsiz karşılanmalı" diyor. (3)
bir de bazan coşarak "hayat pahalı" diyor.
bu aksoylu muhalefeti ezilir görmek
türkün batılı dostlarını pek üzüyor pek. (4)
şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
hani, her işte bizden örnek alacaktın ya?
hürriyet nizamına sâdık kalacaktın ya?
vaadettin tanımadın işçinin grev hakkını.
o hakkı bizim tanıdığımız gibi tanı.
elli istiyorlarsa ateş aç, sonra beş ver.
ama ufak tefek grevlerde anlayış göster.
sendika liderlerinizin birçoğu zaten
bizde olduğu gibi emir alır polisten.
niye telaşlanıp kaybedersin vekarını?
hem de kırarsın liderlerin itibarını?
şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes,
bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar,
unutma bu dallardan başka asıl ağaç var,
öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç,
bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?