evlenmeden once veyahut yeni evli iken esi is seyahatine giden bir kadin kendini muthis yanliz hissediyor, hicbir sey yapmak gelmiyor icinden, esini ozluyor, isten eve gelip carcabuk birsey atistirip televizyonun basina oturuyor, kitap okuyor veyahut annesine gidiyor. yani esi varken hazirladigi sofradan eser kalmiyor zira anlamsizlasiyor, ev bile "f tipi ceza evi" muamelesi goruyor. aradan 5 hadi bilemedin, 7 o da mi olmadi! 10 sene gectikten sonra erkek "haftaya lisbon’a gidiyorum 5 gun yokum" dediginde kadin sevincini nasil saklayacagini sasiriyor. bu onun icin "ozgurluk" demek, ooohhh mis gibi "kumanda bende" demek, huzurlu-sessiz kendini dinleyebilecegi geceler demek, kizlarla bir seyler icmeye cikmak, istedigi sinemaya gitmek demek. o bes gunun nasil cabuk gectigini kendi bile anlayamaz oluyor. artik erkek eski cazibesini tamamen yitirmis konuma geliyor. peki o zaman neden insanlar evlenmek icin onca mucadele verirler- be kadin koca bulmak icin harcadigin enerjiyi sorgulamak uzerine harcasaydin ender kadin filozoflardan biri olurdun- neden evlenmeden huzura erisemezler? bu iste bir is var ama hadi hayirlisi!!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?