ispanyanın bileğinin hakkıyla şampiyon olduğu turnuva. birkaç yıl sonra eurobasket 2009 dendiği zaman aklımıza gelecek belki de tek şey, türkiyenin grup maçlarında fırtına gibi esip, çeyrek finalde yunanistana uzatmalarda yenilmesi olacaktır muhtemelen. ender arslanın 2.08lik fotsisin üzerinden atmaya çalıştığı şutun kaçmasını hatırlayacağız belki de. aslında şampiyonadaki performansımızı değerlendirmenin en iyi yolu turnuva öncesi beklentileri ve sonrasında elde ettiğimiz sonucu karşılaştırmak olabilir; o yüzden 8. olmak başarısızlık gibi görünüyor. takıldığım nokta ise nedense 2001 yılında evsahibi olduğumuz turnuvada final oynamamızın ardından her turnuvaya kamuoyu tarafından favori olarak gönderilmemiz. sanırım içine düştüğümüz en büyük yanılgı, oyuncularımızı avrupanın ileri gelen yıldız oyuncuları olarak nitelendirmemiz. hiçkimse türkiyenin kadrosundaki oyuncuların yeteneklerini ve potansiyelini inkar edemez ancak bunlar bizi hiçbir turnuva öncesi favori yapmaya yetecek özellikleri değil oyuncularımızın. 90lı yıllarda olduğu gibi yetenekli gard oyuncularımız maalesef şu anda yok. işin ilginç tarafıysa bu o dönemlerde de bugünkü kadar zengin uzun oyuncu rotasyonumuz yoktu. içine düşülen en büyük yanılgılardan biri de, hidayetin sazı eline alarak tek başına 25-30 sayı atmasını ve maçı kazandırmasını beklemek; tıpkı almanyanın nowitzkiden beklediği gibi. hidayet hiçbir zaman nowitzki gibi sadece potayı düşünen bir oyuncu olmadı; o oyunu bir oyun kurucu kadar iyi okuyabilen, bu özelliği sayesinde asist yapan, kendi pozisyonunda oynayan rakip oyunculara karşı fizik üstünlüğü kullanarak onlara savunma ve ribaund üstünlüğü kurabilen bir oyuncu. bu özellikleri ve nbade geçirdiği yıllarda şutunu geliştirerek hücum tehditi olması koçların hücum setlerini ona göre çizmesini sağladı. ancak bütün bu vasıflarına rağmen çizilen bu hücum setlerinin hiçbirinde hidayetin topu eline alarak tek başına birşeyler üretmesi yoktu. hidayet maçın son dakikalarında kullanılacak son birkaç topu kullanabilecek tecrübe ve yetenekte bir oyuncu, ancak navarro, lakovic, rakocevic gibi maç boyunca takımın ona sayı attırmak için üzerine oynadığı bir oyuncu değil. şimdi önümüzde 2010 dünya şampiyonası var ve ev sahibiyiz. elbette ev sahibi olarak iddialıyız ancak abd, arjantin, çin gibi takımların da katılacağı bir turnuvada eurobasket 2009dan daha fazla madalya şansımız olduğunu sanmıyorum
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?