kuran ı kerim’in 9. suresidir.
tevbe sûresi, 129 (yüzyirmidokuz) âyettir. 128 ve 129. âyetler mekke’de, diğerleri medine’de inmiştir. 104. âyet tevbe ile ilgili olduğu için sûreye bu isim verilmiştir. sûrenin bundan başka birçok ismi olup en meşhuru berâe’dir. bu sûrenin enfâl sûresi’nin devamı veya başlı başına bir sûre olup olmadığı hakkında ihtilâf olduğu için başında besmele yazılmamıştır. hicretin dokuzuncu yılında hz. ebu bekir, hac emîri olarak tayin edilmiş ve müslümanlar hacca gönderilmişti. bu sûre inince resûlullah (s. a.) allah’ın emirlerini hacdaki insanlara tebliğ etmesi için hz. ali’yi görevlendirdi. hz. ali hac kafilesine ulaştığında hz. ebu bekir, "amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak mı?" diye sordu; hz. ali, sadece sûreyi mekke’de hacılara tebliğ ile me’mûr olduğunu bildirdi. hz. ali bayramın birinci günü akabe cemresi yanında ayağa kalkarak kendisinin peygamber tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirdi ve bir hutbe okudu, sonra da bu sûrenin başından 30 veya 40 âyet okuyarak dedi ki: "dört şeyi tebliğe memurum: 1. bu yıldan sonra kâbe’ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak, 2. hiç kimse çıplak olarak kâbe’yi ziyâret etmeyecek, 3. müminden başkası cennete girmeyecek, 4. müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin sonuna kadar yürürlükte kalacak."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?