sepulturk:
aslında gecenin mavisiyle bütünleşen gökkuşağının altında yapardık biz senle akşam 5 çaylarımızı
sigarakahveçikolata:
söğüt ağacının dalıyla çizdim ismini göğsüme kar yağarken gökyüzünden gökkuşağının yüzüne . acıdı be
sepulturk:
hemen koşup acil yardım çantasını getirdim buram buram ilkbahar kokan doğan görünümlü şahinimden. acıyan yerine tentürdüyotu sürdüm. sanki acın bana geçti gazlı bezle...
sigarakahveçikolata:
o gazlı bezi bir ömür sakladım gecenin kuytusunda gölgelerin üşüştüğü yatağımda. sonra bi daha uğramadılar, ne onlar ne de komşu kadınlar. kötü kokuyormuş! pehh.. kokun vardı onda. burnumun direği sızlıyor dedim, anlamadılar, sonra bi ara kapımı aşındırdı mandalcı amcalar.
sepulturk:
kıskanç bi insan olduğumu inatla anlamıyordu o en masum kuşların korkusu gibi atan beynin(!) senin haberin yok ama ben o mandalcıları yüreği en yalnız olan romantiklerin bile girmeye korktuğu tenhada kıstırdım bebek. canlarını yaktım senin için adeta mordor gibi yanan kalbimin ışığında
sigarakahveçikolata:
adamım sen o mandacılar kadar uğramadın kapıma!başlatma şimdi masum kuşların korkusuna. haberim var tenhada çevirdiğin dolaplardan yaa! nefretim aşkımdan büyük hadi şimdi şöylee uza! yea..
sepulturk:
seni insanların seçimine saygılı bilirdim bebek. en çok o yanına açmıştım kalbimin derinliklerindeki umarsız sevgiyi halbuse ben. ama nerden bilebilirdim kalbimin derinliklerindeki umarsız sevgiyi adeta bir kapıya gelen ramazan davulcuymuşcasına tersleyeceğini senin.
senle ilk ramazan bayramımız geldi aklıma. öğleden sonra 3te uyanmıştık da senin annen ne biçim kızmıştı sana. adeta bir recep tayyip erdoğan gibi azarlamıştı. gül olmuştun sen de. abdullah gül.
sigarakahveçikolata:
oysa hayalim abdurrahman boztaş tı benim. elinde koca bir tekerle gelecek beni alıp mor salkımlı bahçelerde gezdirecekti.bir bayram sabahı kapımı çalacaktı usul.. bi ara bize gel de anneciğimin kendi elleriyle açtığı yufkaları kavur. ben bir güldüm, abdullah sen de gül. neden diye sorarmısın be hayvan eniği! artık kapalı mekanlarda da sevişmemeyi öneriyor haber bültenleri.
sepulturk:
haber bültnleri değil miydi zaten insanların en büyük keyiflerini ellerinden alan. hayır bebek artık buna izin verilemezdi, belki bana çok kızacaksın ama insan ırkının neslini devam ettirmesi adına artık sokak ilk çevirdiğim kızla adeta kızgın kumlardaymışcasına sevişecem. kızgı kumlarda çok zor sevişilir bebek. ona gönderme yapmak istedim. nevrotik sayıklamalar zaten gönderme yapmak için değil midir bebek? ha bana soracak olursan aras kargoyla gönder bebek. hem daha ucuz hem daha kaliteli. bebek. oh bebek. yes bebek. hey bebek. nbr?
sigarakahveçikolata:
bana bebek deme seni sersem. ben büyüdüm hem çok erkeen. haber bültenleri flash tvde izlenir. ırakta kaçırılan kamyoncuya action fonu verilir. insan ırkının nesli kurusun bırak, zaten bunların hepsi sakatat. atları da vururlar bilir misin sevdiğim? sen çekil kızgın kumlarda ben eririm.bu nevrotik akşamlar beni benden eder. kargoya vermem bunlar çok para eder. istersen sen bana biraz gönder, sayıklayalım orada sen burada ben yoksa bu geceler nasıl geçer
sepulturk:
boşuna mı beklettin beni sanki hiç yanmamış gibi duran sokak lambalarının altında. çok karanlıktı her yer/ ve ben karanliktan korkardim. gözümü kapattım ben de gözler karanlığa adapte olsun diye en ince edebi metinlerin eşliğinde. uyumuşum aq. sabah polisin copuyla uyandım. "ne vuruyon lan soktuğum" diye artistçe bir çıkış yaptım sebebini bilmeden. bu nevrotiğimi sana mapustan yazıyorum. sen beni rus karılarıyla eğleniyo sansan bile
sigarakahveçikolata:
o gece o ıssız sokaklarda sana gelirken ben, başıma ne işler geleceğini hiç düşünmedin dimi sen. bu kokuşmuş şehrin lağımları patlamıştı, kokuyordu ve paçalarımdan akıyordu. korktum. çok korktum derken tinerciler kesti yolumu, abla dediler allah dedim kaçtım kaçtım kaçtım. nefes nefese kaldım. beni çağırdığını bildiğim bi banka geçip soluklandım. oradaydın. bebek kokun geliyordu burnuma. biliyordum yine altına yapmıştın. korkudan olduğunu nerden bilebilirdim affet sevgilim ben bunları gangbang sonucu oluşan hasarlar zannetim. sana yüz defa söyledim, gitme o barlara çakarlar adama dedim dinletemedim. o polisi ben çağırdığım sevgilim. kader değil di, kendim ettim. şimdi sensizim. banliyö trenlerinde yorgun, uykusuz sürüyorum kendimi şehrin bir ucundan bir yokuşuna. gördüğüm her rus kadında seni hatırlıyorum acaba diyorum acaba üzerlerinde ellerinin izi var mıdır? bütün meyhanelerini dolaşıyorum istanbulun. bilmediğim bir dilde sana sesleniyorum; anneeeğğğğğ ya yine kıçım açıkta kalmış üşüyorum.
sepulturk:
annen senin açılan uzuvlarını kapatırken ben zemin kattaki evinizin camının dışından bir elimde sigara diğer elimde nescafe üçü bir arada fındıklı seni izliyorum. ne de güzel uyuyorsun öyle. ağzın yastığa yapışmış ve akan salylar bir otoban oluşturmuş adeta dudaktan yastığa. tam nescafe üçü bir aradamın fındığını koklarken "sapık vaaağğğrrrr" sesiyle irkiliyorum, "ananskim yan bastık" diyip koşmaya başlıyorum. keşke parmak arası terliğimi giymeseymişim, pişik oldu hep çıpıstık çıpıstık koşmaktan parmak aralarım. sözlükte reklam olmuşuz bebek. hiç sevmem reklam olmayı. acaba para alır mıyız diyorum. iyi para var diyorlar reklam sektöründe.
sigarakahveçikolata:
yokluğun çok soğuktu, rüzgar vurdu açıldı uzuvlarım. annem geldi, üstümü örttü o sırada seni görmüş, radar gibi gözleri bu kadının allah canımı alsın, üstelik gözlüksüzmüş. tıpkı sana benzeyn bi kayanın en ince sivri ucu gibi topukları vardı terliğinin. terliği.. elindeydi. sana atacaktı onu yollarını gözlediğim pencereden, kafanı yaracaktı .olamazdı yapamazdı, atamazdı, yaramazdı. durdurmalıydım onu. bir mermi gibi süzülüyordu terlik bi anda yatağımdan fırlayıp önüne atladım. alnımın tam ortasında koca bi şişlikle yere yığılmışım. sonrasını hatırlamıyorum. aslında seni de ben hatırlamıyorum. kimsin nesin bilmiyorum. sadece nevrotik... nevrotik nevrotik sayıklıyorum. parmak arası terlik giyme bidaha, hiç romantik değil, yazacak şey bulamıyorum. sözlüğe selam söyle bunların telif hakkına bok gibi para istiyorum.
sepulturk:
annene hiç tanımadığın biri için ayaklanman mükemmel bir duygu yarattı kanımda. ama inan olsun o pencerenin önünde ne işim vardı hiç bilmiyorum. ben sadece perdesini örtmeyi unutan bi hatun görünce öyle dalmışım. alnından çıkan çotank sesiyle uyanmışım. böyle bir kitabı basacak editörün alnını karışlarmışım. orman ne güzel ne güzel hey hey.
not:bu sayıklamada bir adet insan boğulmuştur. entry’i ben yazdığıma göre boğulanı haydi bulun bakalım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?