fîhi mâ fîh mevlana celalattin-i rumi’nin kitabıdır. hazreti mevlana, fîhi mâ fîh’te üç çeşit insandan bahsetmektedir:
1. âdemîlerden bazıları o kadar akla mütabaat eylediler ki, külliyen melek ve nûr-ı mahz oldular. onlar enbiyâ ve evliyâdırlar; ve havf ve recâdan kurtulmuşlardır. nitekim kurân-ı mecîd’de buyruluyor: “onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de.”
2. bazıları münâzaada kaldılar; ve onlar o tâifedir ki, bâtınlarında bir derd ve renc ve hasret ve efgân zâhir olur ve yaşayışlarından razı değildirler. bunlar müminlerdir. evliya onları kendi menzillerine eriştirmek ve kendileri gibi yapmak için onlara muntazırdırlar. ve şeyâtîn dahi onları esfelü’s-safiline, kendi taraflarına çekmek için muntazırdırlar.
3. bazılarının akıllarına şehvet gâlib olduğundan, âkıbet külliyen hayvan hükmünü iktisâb eylediler.
mevlânâ’nın 13. yüzyılda dile getirdiği “üç çeşit insan” tarifi, ondan dört asır sonra avrupa’da, hristiyan düşünür blaise pascal tarafından şöyle ifade edilmiştir:
“üç tür insan vardır:
1. allah’ı bulanlar ve ona hizmet edenler;
2. o’nu aramakla meşgul olup henüz bulamayanlar;
3. o’nu ne arayan, ne bulan, zaten arayıp bulma çabası olmadan yaşayanlar…
ilk gruba girenler mâkul ve mutlu, ikinci gruba girenler mâkul ama mutsuz, sonuncu grubun insanları ise aptal ve mutsuzdur.”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?