y u n u s    e m r e   şiirleri
________________________________________
ben yürürem yane yane
ben yürürem yane yane, aşk boyadi beni kane 
ne akilem ne divane, gel gör beni aşk neyledi 
gah eserem yeller gibi, gah tozaram yollar gibi 
gah akaram seller gibi, gel gör beni aşk neyledi *** *** 
akan sulayın çağlaram, dertli cigerem dağlaram 
şeyhim anuban ağlaram, gel gör beni aşk neyledi 
ya elim al kaldır beni, ya vaslına erdir beni 
çok ağladım güldür beni, gel gör beni aşk neyledi *** *** 
mecnun oluban yürürem, ol yari düşte görürem 
uyanıp melul oluram, gel gör beni aşk neyledi 
miskin yunus biçareyem, baştan aşağı yareyem 
dost ilinden avareyem, gel gör beni aşk neyledi *** *** 
akıl : akıllı 
divane : deli, meczup 
melül : elem 
________________________________________
sevelim sevilelim
hak cihana doludur, kimseler hakkı bilmez 
onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz 
dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer 
bu bir köprüdür geçer, cahiller onu bilmez *** *** 
gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım 
sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz 
yunus sözün anlar isen, manisini dinler isen 
sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz *** *** 
mani : anlam 
________________________________________
gönüller yapmaya geldim
benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim 
bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim. 
ben gelmedim davi için benim işim sevi için 
dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim *** *** 
dost eşruğu deliliğim, aşıklar bilir neliğim 
devşuruben ikiliğim, birliğe bitmeye geldim 
yunus emre aşık olmuş, maşuka derdinden olmuş 
gerçek erin kapısında ömrüm harcamaya geldim *** *** 
bezirgan: tüccar 
mata : mal,erzak 
davi : dava peşinde koşmak,kavga,dava. 
sevi : sevgi 
eşruk : sarhoşluk 
devşuruben : kaldırıp 
bitmek : kavuşmak 
maşuk : allah (aşık olunan) 
________________________________________
dilsizler haberin
dilsizler haberin kulaksız dinleyesi 
dilsiz kulaksız sözü, can gerek anlayaşı 
dinlemeden anladık, anlamadan eyledik 
gerçek erin bu yolda yokluktur sermayesi *** *** 
biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk 
her dem yeni dirlikte, bizden kim usanası 
miskin yunus ol veli, yerde gökte dopdolu 
her taş altında gizli, bin imran oğlu musi *** *** 
di˜rlik: hayat 
imran oğlu musi : musa peygamber 
________________________________________
aşk kitabin okuruz
söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır 
söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır 
cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan 
halka müderris ise, hakikatte asidir *** *** 
şeriat haberini şerh ile eydem işit 
şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır 
ol geminin tahtası her nice muhkem ise 
deniz mevci kat olsa, tahta uşanasıdır *** *** 
bundan içeri haber işit, eydeyin ey yar 
hakikatin kafiri, şerin evliyasıdır 
biz talib-i ilimleriz, aşk kitabın okuruz 
calap müderris bize, aşk hod medresedir *** *** 
harcısı : uygunu 
has : güzel 
şeriat : kuranın dışsal, açık anlamı 
şerh : açıklama 
eydem : söyleyim 
hakikat : kuranın gizli anlamlarının bilindiği makam 
muhkem : kuvvetli 
mevc : dalga 
kat : kesme 
uşanmak : kırılmak 
kafir : inkar eden, gerçeği örten 
şerin : şeriatın 
evliya : hak dostu,hakiki dindar 
talib-i ilim : ilim öğrenen 
hod : kendi, zaten 
________________________________________
nice besleyesin
nice bir besleyesin, bu kadd ile kameti 
düştün dünya zevkine unuttun kıyameti 
dürüs, kazan, ye yedir, bir gönül ele getir 
yüz kabeden yiğrektir, bir gönül ziyareti *** *** 
uslu değil delidir halka salusluk satan 
nefsin müslüman etsin var ise kerameti 
yunus imdi sen dahi, gerçeklerden olagör 
gerçek erenler imiş, cümlenin ziyareti *** *** 
kadd : boy,pos 
kamet : boy 
dürüs : toplayıp biraraya getirme 
yiğrek : daha iyi 
salusluk: hilekarlık 
keramet : olağanüstü işler, haller 
________________________________________
bu bir acaib haldir
bu bir acaip haldir bu hale kimse ermez 
alimle davi kılar, veli değme göz görmez 
ilm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra 
bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz *** *** 
alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan 
aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz 
yunus canını terk et, bildiklerini terk et 
fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz *** *** 
davi : savunulan sey 
veli : amma lakin 
fena : benliği terkedip yokluk halinde olma 
________________________________________
aşk makami
aşk makamı al˜ ır, aşk kadim ezelidir 
aşk sözünü söyleyen, cümle kudret dilidir 
diyen o, işiten o, gösteren o 
her sözü söyleyen o, suret can menzilidir *** *** 
suret söz kanda buldu, söz sahibi kaçan oldu 
surete kendi geldi, dil hikmetin yoludur 
bu bizim işretimiz, oldur bu lezzetimiz 
içip esridiğimiz, aşk şerbeti gölüdür 
yunus sözünde yalan, görmedi mumin olan 
ömrün zülmete salan, marifet yoksuludur *** *** 
ali : yüksek,yüce 
menzil : ulaşılacak yer 
işret : eğlence 
eşrimek: sarhoş olmak 
zülmet : karanlık 
marifet: tasavvufta üstün bir makam 
________________________________________
hak bir gönül verdi
hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur 
bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur 
bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez 
bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadan olur *** *** 
bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri 
bir dem uçar belkis ile sultan-ı ins u can olur 
bir dem varır mescitlere, yüz sürer anda yerlere 
bir dem varır deyre girer, incil okur ruhban olur *** *** 
bir dem gelir isa gibi ölmüşleri diri kılar 
bir dem girer kibr evine, firavn ile haman olur 
bir dem döner cebraile rahmet saçar her mahfile 
bir dem gelir gümrah olur, miskin yunus hayran olur *** *** 
hayran : şaşkın 
şadan : sevinçli 
giryan : ağlayan 
beşaret: mujdelenmek 
şerh : açıklama 
nadan : cahil 
deyr : kilise 
ruhban : rahip 
mahfil : toplantı yeri 
gümrah : sapmış 
________________________________________
aşkin aldin benden beni
aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni 
ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni 
ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim 
aşkın ile avunurum bana seni gerek seni *** *** 
aşkın aşıklar öldürür,aşk denizine daldırır 
tecelli ile doldurur,bana seni gerek seni 
aşkın şarabından içem,mecnun olup yola düşem 
sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni *** *** 
sufilere sohbet gerek, ahilere ahret gerek 
mecnunlara leyla gerek, bana seni gerek seni 
eğer beni öldüreler, külüm göğe savuralar 
toprağım anda çağırır, bana seni gerek seni *** *** 
cennet dedikleri ne ki, bir kaç köşkle birkaç huri 
isteyene ver onları, bana seni gerek seni 
yunus-durur benim adım, gün geçtikce artar ödüm 
iki cihanda maksudum, bana seni gerek seni *** *** 
tecelli: allah eserlerinin mevcut olanda görünmesi 
sufi : derviş 
maksud : amaç 
________________________________________
bir kez gönül yiktin ise
bir kez gönül yıktın ise 
bu kıldığın namaz değil 
yetmişiki millet dahi 
elin yüzün yumaz değil
*** *** 
yol odur ki, doğru vara 
göz odur ki, hakkı göre 
er odur ki alçak dura 
yüceden bakan göz değil 
________________________________________
ilim ilim bilmektir
ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir 
sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır 
okumaktan mani ne, kişi hakkı bilmektir 
çün okudun bilemedin, ha bir kuru emektir *** *** 
okudum bildim deme, çok taat kıldım deme 
eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir 
dört kitabın manisi, bellidir bir elif te 
sen elif dersin hoca, manisi ne demektir *** *** 
yunus der ki ey hoca 
gerekse var bin hacca 
hepisinden iyice 
bir gönüle girmektir *** *** 
taat : ibadet 
abes : boş yere, boşuna 
yelmek : ardından gitmek 
manisi : anlamı 
________________________________________
ey beni ayiplayan 
ey beni ayıplayan, gel beni aşktan kurtar 
elinden gelmez ise, söyleme fasid haber 
hiç kimsene kendinden, halden hale gelmedi 
cümlemizin halini, maşuk eder mukarrer *** *** 
aşıkların her hali, maşuk katında biter 
sözün var ona söyle, benim elimde ne var 
her kim aşk kadehinden,içti ise bir cura 
ona ne yad ne biliş, ona nesrik ne humar *** *** 
dost yüzünden nikabı, her kim giderdi ise 
hicap kalmadı ona, ayruk ne hayr u ne şer 
şeriat edebinden korkaram söylemeye 
yokise eydeyidim daha ayrıksı haber 
dost kılıçından yunus ölürse gam değil 
dost göğünden uyanan, maşuk burcundan doğar *** *** 
fasid : bozucu, fesat 
mukarrer : kararlaştırılmış 
cura : yudum 
yad : yabancı 
biliş : tanıdık 
humar : içkinin verdiği başağrısı 
nesrik : sarhoş 
ayrıksı : aykırı 
nikap : perde, yüz örtüsü 
________________________________________
haber eylen aşiklara
haber eylen aşıklara, aşka gönül veren benem 
aşk bahrisi oluban denizlere dalan benem 
gördüm göğün meleklerin, her biri bir işteymis 
hak calabın zikrin eden incil benem kuran benem *** *** 
gördüm diyen değil, gören 
bildim diyen değil, bilen 
bilen odur, gösteren o, 
aşka esir olan benem *** *** 
deli oldum adım yunus 
aşk oldu bana kılavuz 
hazrete değin yalınız 
yüz sürüyü varan benem 
________________________________________
bu zamanda müslümanlar
müslümanlar zamane yatlı oldu 
helal yenmez, haram kıymetli oldu 
fakirler miskinlikten çekti elin 
gönüller yıkıben heybetli oldu *** *** 
peygamber yerine geçen hocalar 
bu halkın başına zahmetli oldu 
yunus gel aşık isen tevbe eyle 
nasuha tevbe ucu kutlu oldu *** *** 
nasuh tevbesi : bir daha bozmamak üzere edilen tevbe 
________________________________________
aşiklar ölmez
ya rab bu ne derttir derman bulunmaz 
benim garip gönlüm aşktan usanmaz 
aşık ki cana kaldı aşık olmaz 
canın terketmeyen, maşukun bulmaz *** *** 
aşk pazarıdır bu canlar satılır 
satarım canımı kimseler almaz 
aşık, bir kişidir, bu dünya malın 
ahiret korkusun bir pula saymaz *** *** 
bu dünya ol ahiretten içeri 
aşıkın yeri var kimseler bilmez 
yunus öldü diye sela verirler 
ölen hayvan imiş, aşiklar ölmez *** *** 
gönül calabin tahti
miskinlikte buldular, kimde erlik var ise 
merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise 
gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar 
dış yüzüne o sızar içinde ne var ise *** *** 
ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice 
emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise 
sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü 
kördür münkirin gözü, alem münevver ise *** *** 
gönül calabın tahtı, calap gönüle baktı 
iki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise 
sen sana ne sanırsan ayrugada onu san 
dört kitabın manası budur eğer var ise *** *** 
bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş 
aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise 
yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın 
sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise *** *** 
dem-be-dem : zaman zaman 
münevver : bilgili, aydın 
calap : allah 
pir koca : ihtiyar 
bedbaht : talihsiz 
sin : mezar 
sırat : cennet yolu 
didar : allaha kavusma, hakkın yüzü 
________________________________________
kime gönül verir isem
kime gönül verir isem, benim ile yar olmadı 
halim bilip derdim sorup bana vefadar olmadı 
haktan meğer takdir idi, aşık oldu gönlüm sana 
hiç kimseler bencileyin, aşka giriftar olmadı *** *** 
ibrahime nemrud odunu, aşktır gülistan eden 
aşktan nazar ericeğiz, gülzar oldu nar olmadı 
aşkta kahırlar çok olur, aşıklara gayret gerek 
yunus aşık oldun ise, aşıklarda ar olmadı *** *** 
giriftar : tutkun olmak, tutulmak 
gülistan,gülzar : gül bahcesi 
nar : ateş 
ar : utanma 
________________________________________
aşk ver bana
ilahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim 
yavı kılayım ben beni, isteyiben bulmayayım 
al gider benden benliği, doldur içime şenliği 
diriliğimde öldür beni, varıp orda ölmeyeyim *** *** 
bülbül olup öteyim, dost bahçesinde yatayım 
gül oluben açılayım, ayruk dahi solmayayım 
aşkdır derdin dermanı, aşk yoluna koydum canı 
yunus emre eydur bunu, bir dem aşksız olmayayım. *** *** 
kanda : nerede 
yavı kılmak: kaybetmek 
ayruk : artık, baska 
eydur : söylemek 
dem : an,vakit 
________________________________________
aşk
işitin ey yarenler, kıymetli nesnedir aşk 
sultanları kul eyler, hikmetli nesnedir aşk 
akilleri şaşırır deryalara düşürür 
kayaları söyletir, kuvvetli nesnedir aşk *** *** 
aşksızlara verme öğüt, öğüdünden ala değil 
aşksız adem hayvan olur, hayvan öğüt bilir değil 
________________________________________
sufiyim halk içinde
sufiyim halk içinde, tesbih elimden gitmez 
dilim marifet söyler gönlüm hiç kabul etmez 
söylerim marifeti, saluslanırım katı 
miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez *** *** 
görenler elim öper, tac u hırkaya bakar 
söyle sanırlar beni, zerrece günah etmez 
dışımda ibadetim sohbetim hoş taatım 
iç pazara gelince bin yıllık ayyar etmez *** *** 
dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş 
amma ettiğim işi dinin değişen etmez 
yunus eksikliğini allahına arz eyle 
onun keremi çoktur sen ettiğin o etmez *** *** 
saluslanmak : hilekarlık, düzenbazlık. 
________________________________________
dervişlik dedikleri
dervişlik dedikleri hırka ile tac degil 
gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil 
durmuş marifet söyler, erene yunus emrem 
yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil 
________________________________________
hic bir kişi bilmez bizi
hiç bir kişi bilmez bizi, biz ne işin içindeyiz 
ne hırsımız baydır bizim, ne nefsimiz içindeyiz 
bir kimsenin devletine, tanediben biz gülmeyiz 
ne munkiriz alimlere, ne tersanın hacındayız 
yunus eydur hey sultanım, özge şahım vardır benim 
ko dünya altın gümüşün, ne bakır-u tacındayız *** *** 
bay : zengin 
tanetmek : yermek, kınamak 
özge : başka 
tersa: hıristiyan 
munkir : inkar eden 
________________________________________
erenler yolu
canım erenler yolu inceden ince imiş 
süleymana yol kesen şol bir karınca imiş 
eydürler idi bana aşık avare olur, 
geldi başıma gördüm, ol söz yerince imiş *** *** 
dört kitabın manisin okudum hasıl ettim 
aşka gelicek gördüm, bir uzun hece imiş 
iki kişi söyleşir yunusu görsem diye 
biri eydur ben gördüm bir aşik koca imiş 
________________________________________
ab-i hayat
ab-i hayatın çeşmesi aşıkların visalidir 
sohbeti aşk ile eder, susamışları yakmaya 
aşk mı derim ben ona tanrının uçmağın seve 
uçmak hod bir tuzaktır eblehler canın tutmağa *** *** 
aşık olan miskin olur 
hak yoluna teslim olur 
her ne dersen boyun tutar 
çare yok gönül yıkmaya
*** *** 
ab-ı hayat : ölümsüzlük suyu. ledun ilmi, hakka kavuşma. 
visal : kavuşma 
uçmak : cennet 
hod : kendi. 
ebleh : budala 
miskin: benliği terketmiş 
boyun tutmak: teslim olmak 
________________________________________
işitin ey yarenler
işitin ey yarenler 
aşk bir güneşe benzer 
aşk olmayan gönül 
misal-i taşa benzer *** *** 
taş gönülde ne biter 
dilinde agu tüter 
nice yumusak söylese 
sözü savaşa benzer *** *** 
geç yunus endişeden 
gerekse bu bişeden 
ere aşk gerek evvel 
ondan dervişe benzer *** *** 
yaren : dost 
agu : zehir 
bişe : orman 
________________________________________
sensin kerim
sensin kerim sensin rahim, allah sana sundum elim 
senden artuk yoktur emim, allah sana sundum elim 
ecel geldi vade erdi, bu ömrüm kadehi doldu 
kimdir ki içmeden kaldı, allah sana sundum elim *** *** 
gözlerim göğe süzüldü, canım göğüsten üzüldü 
dilim tetiği bozuldu, allah sana sundum elim 
geldim salacam sarılır, dört yana sela verilir 
el namazıma derilir, allah sana sundum elim *** *** 
cun cenazeden şeştiler, üstüme toprak saçtılar 
hep koyubeni kaçtılar, allah sana sundum elim 
yunus tap uzattın sözü, allahına tutgil yüzü 
didardan ayırma bizi, allah sana sundum elim *** *** 
emim : ilacım 
salaca: tabut taşıyan tahta 
sela : ölüm haberinin duyurulması 
şeşmek: çıkarmak 
tap : yeter, kafi 
didar : allahın cemali, yüzü 
________________________________________
çağirayim mevlam seni
dağlar ile taşlar ile çağırayım mevlam seni 
seherlerde kuşlar ile çağırayım mevlam seni 
sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile 
abdal olup ya hu diye çağırayım mevlam seni *** *** 
gökyüzünde isa ile tur dağında musa ile 
elindeki asa ile çağırayım mevlam seni 
derdi okus eyyüp ile, gözü yaşlı yakup ile 
ol muhammed mahbub ile çağırayım mevlam seni *** *** 
hamd u şükrullah ile, vasf-ı kulhuvallah ile 
daim zikrullah ile çağırayım mevlam seni 
yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile 
hakkı seven kullar ile çağırayım mevlam seni *** *** 
mahi : balık 
ahu : ceylan 
abdal : derviş 
ya hu : allah 
okus : çok 
mahbub: sevgili 
________________________________________
dertli dolap
dolap niçin inilersin, derdim vardır inilerim 
ben mevlaya aşık oldum, onun için inilerim 
benim adım dertli dolap, suyum akar yalap yalap 
böyle emreyledi calap, derdim vardır inilerim *** *** 
beni bir dağda buldular, kolum kanadım kırdılar 
dolaba layık gördüler, derdim vardır inilerim 
ben bir dağın ağacıyım, ne tatlıyım ne acıyım 
ben mevlaya duacıyım, derdim vardır inilerim *** *** 
şol dülgerler beni yondu, her azam yerine kondu 
bu iniltim haktan geldi, derdim vardır inilerim 
yunus burda gelen gülmez, kişi muradına ermez 
bu fanide kimse kalmaz, derdim vardır inilerim. *** *** 
calap : allah 
________________________________________
la şerike okursun
la şerike okursun, sonra şerik katarsın 
bire iki demegil, fitne kimden tutarsın 
cun kuran gökten indi, onu allah buyurdu 
ondan haber ver bana, ha kitaptan ötersin *** *** 
ilim okumaktan gerek kendözünü bilmektir 
kendözünü bilmezsen bir hayvandan betersin 
kılarsın riya namaz, günahın çok hayrın az 
dinle neye varır söz, cehennemde bitersin *** *** 
halka fetva verirsin, ne için sen tutmazsın 
ihlas ile gelirsen bizden nesne utarsın 
sen fakihsin ben fakir, sana hiç tanumuz yok 
ilmin var amelin yok, günahlara batarsın *** *** 
utarsın : kazanırsın 
tan : kınama 
________________________________________
canim kurban olsun
canım kurban olsun senin yoluna 
adı güzel kendi güzel muhammed 
şefaat eyle bu kemter kuluna 
adı güzel kendi güzel muhammed *** *** 
mumin olanların çoktur cefası 
ahirette olur zevk u sefası 
onsekiz bir alemin mustafası 
adı güzel kendi güzel muhammed *** *** 
yedi gökleri seyran eyleyen 
kürsinin üstünde cevlan eyleyen 
miracda ümmetini dileyen 
adı güzel kendi güzel muhammed *** *** 
dört caryar anun gökçek yaridur 
anı seven günahlardan beridur 
on sekiz bin alemin sultanıdur 
adı güzel kendi güzel muhammed *** *** 
aşık yunus nider dünyayı sensiz 
sen hak peygambersin şeksiz şüphesiz 
sana uymayanlar gider imansız 
adı güzel kendi güzel muhammed *** *** 
kemter : değersiz 
cevlan : dolaşma 
şek : şüphe 
şefaat : bağışlanmasını dileme 
________________________________________
canlar canini buldum
canlar canını buldum bu canım yağma olsun 
assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun 
ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım 
dost vaslına eriştim gumanım yağma olsun *** *** 
benden benliğim gitti hep mülkümü dost yuttu 
la-mekana kavm oldum mekanım yağma olsun 
taalluktan üzüştüm ol dosttan yana uçtum 
aşk divanına düştüm divanım yağma olsun *** *** 
ikilikten usandım birlik hanına kandım 
derd-i şarabın içtim dermanım yağma olsun 
varlık cun sefer kıldı dost andan bize geldi 
viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun *** *** 
geçtim bitmez sağınçtan usandim yaz u kıştan 
bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun 
yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin 
ballar balını buldum kovanım yağma olsun *** *** 
assı : kar, kazanç 
hicab : perde, örtü, utanç 
vasl : kavuşma 
guman : şüphe 
la-mekan : mekansız 
kavm : kavim, yaşanılan yer, topluluk 
taalluk : alaka, ilgi 
üzüşmek : kesilmek, koparılmak 
sağınç : emel, istek 
________________________________________
dervişlik der ki bana
dervişlik der ki bana sen derviş olamazsın 
gel ne diyeyim sana sen derviş olamazsın 
derviş bağrı taş gerek gözü dolu yaş gerek 
koyundan yavaş gerek sen derviş olamazsın *** *** 
döğene elsiz gerek söğene dilsiz gerek 
derviş gönülsüz gerek sen derviş olamazsın 
dilin ile şakırsın çok maniler dokursun 
vara yoğa kakırsın sen derviş olamazsın *** *** 
kakımak varmışsa ger muhammed de kakırdı 
bu kakımak sende var sen derviş olamazsın 
doğruya varmayınca murşide ermeyince 
hak nasib etmeyince sen derviş olamazsın *** *** 
derviş yunus gel imdi ummanlara dal imdi 
ummana dalmayınca sen derviş olamazsın *** *** 
kakımak : kızmak, öfkelenmek 
umman : büyük deniz, okyanus 
________________________________________
taştin yine deli gönül
taştın yine deli gönül sular gibi çağlar mısın 
aktın yine kanlı yaşım yollarımı bağlar mısın 
nidem elim ermez yare bulunmaz derdime çare 
oldum ilimden avare beni bunda eğler misin *** *** 
yavı kıldım ben yoldası onulmaz bağrımın başı 
gözlerimin kanlı yaşı ırmak olup çağlar mısın 
ben toprak oldum yoluna sen aşırı gözetirsin 
şu karşıma göğüs geren taş bağırlı dağlar mısın *** *** 
harami gibi yoluma arkuri inen karlı dağ 
ben yarimden ayrı düştüm sen yolumu bağlar mısın 
karlı dağların başında salkım salkım olan bulut 
saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın *** *** 
esridi yunusun canı yoldayım illerim kanı 
yunus düşte gördü seni sayru mısın sağlar mısın *** *** 
yavı kılmak : kaybetmek 
yaşın yaşın : gözyaşları döke döke 
sayru, sayrı : hasta 
________________________________________
şöyle garip bencileyin
acep şu yerde varmola şöyle garip bencileyin 
bağrı baslı gözü yaşlı şöyle garip bencileyin 
gezerim rum ile şamı, yukarı illeri kamu 
çok istedim bulamadım, şöyle garip bencileyin *** *** 
söyler dilim ağlar gözüm, gariplere göynür özüm 
meğerki gökte yıldızım, şöyle garip bencileyin 
nice bu dert ile yanam, ecel ere bir gün ölem 
meğer ki sinim de bulam, şöyle garip bencileyin *** *** 
bir garip olmuş diyeler, üç günden sonra duyalar 
soğuk su ile yuyalar, şöyle garip bencileyin 
hey emrem yunus biçare, bulunmaz derdine çare 
var imdi gez şardan şare, şöyle garip bencileyin *** *** 
bencileyin : benim gibi 
bağrı başlı : gönlü yaralı 
göynümek : içten yanmak 
sin : mezar 
şar : şehir 
________________________________________
selam olsun
azrail alır canımız, kurur damarda kanımız 
yuyıcağız kefenimiz, saranlara selam olsun 
gider olduk dostumuza, eremedik kastımıza 
namaz için üstümüze, duranlara selam olsun *** *** 
sözdür söylenir araya, kimse değmez bu yaraya 
iltup bizi makbereye, koyanlara selam olsun 
aşik oldur hakki seve, hak derdine kıla deva 
bizim için hayır dua edenlere selam olsun *** *** 
aşık yunus söyler sözü, kan yaş ile doldu gözü 
bilmeyenler bilsin bizi, bilenlere selam olsun *** *** 
makbere : kabir 
iltmek : iletmek, götürmek 
________________________________________
dervişlik yolu
bu dervişlik yoluna, aşk ile gelen gelsin 
ya dervişlik neydiğin, bir zerre duyan gelsin 
hele biz iş bu yola, gelmedik riya ile 
bu melametlik donun, bizimle giyen gelsin *** *** 
gözüyle gördüğünü, örte eteği ile 
bu yol çok ince yoldur, yüreği duyan gelsin 
her kim sever allahı, rahmet kılar vallahi 
dil sevgisiyle olmaz, aşk ile yanan gelsin *** *** 
işbu sözü diyenden, bize nişan gerektir 
sözün kısası budur, canına kıyan gelsin 
yunus söz ile kimse, kabliyete geçmedi 
bud u vücud dermiyan ortaya koyan gelsin *** *** 
melamet : kınanma 
kabliyet : öne geçmek 
bud u vücud dermiyan : varlığını vücudunu aradan çıkaran 
________________________________________
şol cennetin irmaklari
şol cennetin ırmakları akar allah deyu deyu 
çıkmış islam bülbülleri öter allah deyu deyu 
salınır tuba dalları, kuran okur hem dilleri 
cennet bağının gülleri, kokar allah deyu deyu *** *** 
kimi yiyip kimi içer, hep melekler rahmet saçar 
idris nebi hulle biçer, biçer allah deyu deyu 
altındandır direkleri, gümüştendir yaprakları 
uzandıkca dudakları, biter allah deyu deyu *** *** 
aydan arıdır yüzleri, misk-i amberdir sözleri 
cennette huri kızları, gezer allah deyu deyu 
hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı 
pür nur olur içi dışı, söyler allah deyu deyu *** *** 
ne dilersen haktan dile, kılavuzla gir bu yola 
bülbül aşık olmuş güle, öter allah deyu deyu 
açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi 
sekiz cennetin kapısı, açar allah deyu deyu *** *** 
rıdvan-durur kapı açan, idris-durur hulle biçen 
kevser şarabını içen, kanar allah deyu deyu 
miskin yunus var yarına, koma bugünü yarına 
yarın hakkın divanına, varam allah deyu deyu *** *** 
tuba : cennet ağacı 
hulle : elbise 
nebi : peygamber 
rıdvan : cennet, cennet meleği 
________________________________________
elhamdulillah
haktan gelen şerbeti içtik elhamdulillah 
şol kudret denizini geçtik elhamdulillah 
şol karşıki dağları, meşeleri bağları 
sağlık safalık ile aştık elhamdulillah *** *** 
kuru idik yaş olduk, kanatlandık kuş olduk 
birbirmize eş olduk, uçtuk elhamdulillah 
vardığımız illere şol safa gönüllere 
halka tapduk manisin saçtık elhamdulillah *** *** 
beri gel barışalım, yad isen bilişelim 
atımız eğerlendi estik elhamdulillah 
indik rumu kışladık, çok hayır şer işledik 
uş bahar geldi geri göçtük elhamdulillah *** *** 
dirildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk 
artık denize dolduk, taştık elhamdulillah 
taptuğun tapusuna, kul olduk kapusuna 
yunus miskin çiğ idik, piştik elhamdulillah *** *** 
________________________________________
hakki buldum can içinde
baştan ayağa değin, haktır ki seni tutmuş 
haktan ayrı ne vardır, kalma guman içinde 
bir isen birliğe gel, ikiyi bırak elden 
bütün mana bulasın, sıdk u iman içinde *** *** 
girdim gönül şehrine, daldım onun bahrine 
aşk ile gider iken, iz buldum can içinde 
bu izimi izledim, sağım solum gözledim 
çok acaibler gördüm, yoktur cihan içinde *** *** 
yunus senin sözlerin, manadır bilenlere 
söylenecek sözlerin devr-i zaman içinde *** *** 
guman : şüphe 
bahri : deniz 
________________________________________
can içinde can ol
can olgil can içinde, kalma guman içinde 
istediğin bulasın, yakın zaman içinde 
rüku secde de kalma, ameline dayanma 
ilm u amel gark olur, naz u niyaz içinde *** *** 
ikiligi terketgil birlik makamın tutgil 
canlar canın bulasın, işbu dirlik içinde 
şeriat korucudur, hakikat ordusunda 
senin için korunur, hasıl ordu içinde *** *** 
aynel-yakin görüptür, yunus mecnun oluptur 
bir ile bir oluptur, hakkel-yakin içinde *** *** 
aynel-yakin : hakka aşık olanların ulaştığı mertebe 
hakkel-yakin : aşkın artıp, hak ile bir olma, (ayrılığın kalkması) 
________________________________________
bütün alem bir içinde
onsekizbin alemin cümlesi bir içinde 
kimse yok bir den ayruk, söylenir bir içinde 
cümle bir onu birler, cümle ona giderler 
cümle dil onu söyler, her bir tebdil içinde *** *** 
kim gördü onu ayan, ne nakşu ne hod nişan 
söz "len terani" dir, musaya tur içinde 
yunus sen ne dilersin, dostu görem der isen 
ayandır görenlere, ol gönüller içinde *** *** 
tebdil : değişik görünmek, değişik 
ayruk : başka 
len terani : allahın, musa peygambere "beni göremezsin" hitabı 
ayan : açık, açıkca ortada 
________________________________________
ol calabimin aşki
ol calabımın aşkı bağrımı baş eyledi 
aldı benim gönlümü, sırrımı faş eyledi 
hergiz gitmez gönülden hiç eksik olmaz dilden 
calab kendi nurunu gözüme tuş eyledi *** *** 
can gözü onu gördü, dil ondan haber verdi 
can içinde oturdu, gönlümü arş eyledi 
bir kadeh sundu cana, can içti kana kana 
dolu geldi peymane, canı sarhoş eyledi *** *** 
esruk oldu canımız, dur döker lisanımız 
ol calabımın aşkı, beni sarhoş eyledi 
yunus imdi avunur, dostu gördü sevinir 
erenler mahfilinde aşka cünbüş eyledi *** *** 
faş : gizliyi açıklama 
tuş etmek : yönelmek, yöneltmek 
peymane : büyük kadeh 
mahfil : meclis, toplantı yeri 
________________________________________
sun kadehi ey saki
doldur bize sun kadehi, aşk şarabından ey saki 
ol denizden içir bize, kandan içer seyh u faki 
kim ki bir dem sohbet ola, mufti müderris mat ola 
bir ilahi devlet ola, ondan içen oldu baki *** *** 
okudun yedi mushafı, ha taat gösterir safi 
çünki amel eylemedin, gerekse var yüzyıl oku 
bin kez hacca vardın ise, bin kez gaza kıldın ise 
bir kez gönül kırdı, ise gerekse var yollar doku *** *** 
gönül mü yeğ, kabe mi yeğ, eyit bana aklı eren 
gönlü yeğ-durur zira kim gönüldedir dost durağı 
yunus işin budur, hemen tutgil gönüller eteğin 
dilersen baki olasın, gönüller oldu baki *** *** 
kandan : ki ondan 
faki : fikih alimi 
________________________________________
ya muhammed canim arzular seni
arayı arayı bulsam izini 
izinin tozuna sürsem yüzümü 
hak nasip eylese görsem yüzünü 
ya muhammed canım arzular seni *** *** 
bir mübarek sefer olsa da gitsem 
kabe yollarında kumlara batsam 
hub cemalin bir kez düşte seyretsem 
ya muhammed canım arzular seni *** *** 
yunus metheyledi seni dillerde 
sevilirsin bütün bu gönüllerde 
ağlayı ağlayı gürbet ellerde 
ya muhammed canım arzular seni *** *** 
________________________________________
geldi geçti ömrüm benim
geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi 
hele bana şöyle geldi, şol göz yumup açmış gibi 
işbu söze hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur 
bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi *** *** 
bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise 
yarın anda karşı gele, hak şarabın içmiş gibi 
bir miskini gördün ise, bir eskice verdin ise, 
yarın anda karşı gele, hak libasın biçmiş gibi 
yunus emre bu dünyada iki kişi kalır derler 
meğer hizir, ilyas ola, ab-ı hayat içmiş gibi *** *** 
________________________________________
aşik - maşuk
helal kıldı maşuka, aşık kendi kanını 
maşuk nakşından okur, aşk eri kuranını 
yardan ayrı olunca, asılıp ölmek yeğdir 
aşık kendi bırakır boynuna urganını *** *** 
gitmez aşık gözünden, hergiz maşuk hayali 
nitekim zelha verir yusuf un nişanını 
dirlik budur maşuka, aşık yolunda öle 
sorarlar ise eydem aşıkın burhanını *** *** 
belkis ile süleyman aşka düştü bir zaman 
isteyip bulmadılar bu derdin dermanını 
gökteki harut marut, aşk için indi yere 
zühre yüzün görünce unuttu rahmanını *** *** 
ferhad bu aşk yolunda başın külünge tuttu 
hüsrev şirin derdinden dosta verdi canını 
leyla ile mecnun işi aceb gelir bu halka 
abdurrezzak terketti aşk için imanını 
zamane vefaları cefa gelir yunusa 
bir doğru yar bulunca feda kılar canını *** *** 
burhan : delil 
güzaf : bos laf 
külüng : kazma 
________________________________________
severem ben seni candan içeri
severem ben seni candan içeri 
yolum vardır bu erkandan içeri 
beni sorma bana benden değilem 
suretim boş yürür dondan içeri *** *** 
tecelliden nasib erdi kimine 
kiminin maksudu bundan içeri 
senin aşkın beni benden alıptır 
ne şirin dert bu dermandan içeri *** *** 
şeriat tarikat yoldur varana 
hakikat marifet andan içeri 
süleyman kuş dili bilir dediler 
süleyman var süleyman dan içeri *** *** 
unuttum din diyanet, kaldı benden 
bu ne mezheptir, dinden içeri 
dinin terk edenin küfürdür işi 
bu ne küfürdür imandan içeri 
geçer iken yunus şeş oldu dosta 
ki kaldı kapıda andan içeri *** *** 
suret : yüz, dış görünüş 
don : elbise 
tecelli: görünme, belirme 
gün : gündüz, güneş 
şeş olmak: karşılaşma, raslamak 
________________________________________
bulduk ol cani
aşk ile ister idik yine bulduk ol canı 
gömlek edinmiş giyer suret ile bu teni 
girmiş surette geçer, cümle işleri düzer 
geri kendiye söyler, gevher ile bu kanı *** *** 
bu dünya bir pazardır, suretler dükkan olmuş 
bu dükkana giriben, oldur satan bu kanı 
bir niceler kayırır, bunca malım kaldı der 
veren oldur alan ol, sormaz nedir ziyanı 
yunus imdi sen senden, ayrı değilsin candan 
sen sende bulmaz isen, nerde bulasın anı *** *** 
suret : yaratılmış şeyler 
kan : maden 
________________________________________
bir sakiden içtik şarap
bir sakiden içtik şarap, arştan yüce meyhanesi 
ol sakinin mestleriyiz, canlar onun meyhanesi 
bir meclistir meclisimiz, anda ciğer kebap olur 
bir şemdir burda yanan, güneş onun pervanesi *** *** 
aşk oduna yananların, kulli vücudu nur olur 
ol od bu oda benzemez, hiç belirmez zebanesi 
ondaki mest olanların, "enel hak" tır sözleri 
hallac mansur gibidir en kemine divanesi *** *** 
ol meclisin bekrileri, şol şah-ı edhem gibidir 
belh şehrinde yüzbin ola her guşede viranesi 
yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil 
bilmezmisin cahillerin nice geçer zamanesi *** *** 
saki : içki dağıtan 
mest : sarhoş 
peymane: kadeh 
şem : hepsi 
zebane : alev 
kemine : en aşağı 
bekri : sarhoş 
guşe : köşe 
cezbe : ilahi sarhoşluk hali 
________________________________________
söyleyemem 
ey yarenler eydemezem, canım neye yandığını 
dil ile vasfedemem, gönlümü kim aldığını 
gönlüm dolu sığmaz dile, aşıktır ol kim hal bile 
aşk niceyi verdi yele, anlayamaz nolduğunu *** *** 
aşktan haber bilenlerin, aşk derdiyle dolanların 
küfrü iman olanların, ayıplaman güldüğünü 
ağlamak gülmektir aşıka, dirilmek ölmektir aşığa 
kahr ile lütfü bir bilir, bilmez melul olduğunu *** *** 
aşık yunus eyledi lal, yunus kanı aşka helal 
koy verin etsin paymal, görmesin ayrıldığını *** *** 
eydemezem : söyleyemem 
vasfetmek : tasvir etmek 
melul : üzülen 
kahr : güçlük, zor 
lütuf : ihsan, iyilik 
paymal : ayak altında çiğnenmiş 
________________________________________
ezelden var idi
ezeliden var idi, canımda bu aşk odu 
eşkere etmez idim, bilirdim ki dost koydu 
ben razıyam bu yolda, günde bin kez yanarsam 
şekerden daha tatlı, şirindir aşkın tadı *** *** 
aşk anadan doğmadı, kimseye kul olmadı 
hükmüne kıldı esir, cümle bilişi, yadı 
aşka mecnun olanlar, assı ziyandan farig 
korkmaz ıssı soğuktan, pes ne biliser odu *** *** 
ezeli : evveli olmayan 
eşkere : açıklamak 
biliş : tanıdık 
yad : yabancı 
assı : kazanç, kar 
is : sahip 
farig : vazgeçmiş 
________________________________________
sirra erdim 
ben bunda seyr eder iken, aceb sırra erdim ahi 
bir siz dahi sizde görün, dostu bende gördüm ahi 
bende baktım bende gördüm, benim ile bir olanı 
suretime can vereni, kimduğini bildim ahi *** *** 
isteyuben bulamazam, o ben isem ya ben hani 
seçemedim ondan beni, bir kez o oldum ahi 
maşuk benimledir bile, ayrı değil kıldan kıla 
irak sefer bizden kala, dostu yakın gördüm ahi *** *** 
munim oldum yoksul iken, benim oldu kevn-i mekan 
yerden göğe magrib meşrik, yere göğe doldum ahi 
nitekim ben beni bildim, bu oldu ki hakki buldum 
korkum onu buluncadı, korkudan kurtuldum ahi 
yunus kim öldürür seni, veren alır tatlı canı 
bu canlara hükmedenin, kim olduğun buldum ahi *** *** 
acep : garip 
ahi : kardeş 
kimduğini: kim olduğunu 
munim : nimet veren(hak) 
kevn-i mekan :var olan her şey 
magrib, meşrik : doğu, batı 
________________________________________
aşk bahrisi 
benem ol aşk bahrisi denizler hayran bana 
derya benim katremdir zerreler umman bana 
kafdağı zerrem değil ay u güneş bana 
haktır aslım şek değil, murşittir kuran bana *** *** 
yok iken ol barigah, var idi ol padişah 
ah bu aşk elinden ah, dert oldu derman bana 
adem yaratılmadan can kalıba girmeden 
şeytan lanet olmadan arş idi seyran bana *** *** 
yaratıldı mustafa, yüzü gül gönlü safa 
ol kıldı bize vefa, ondandır ihsan bana 
şeriat ehli ırak eremez bu menzile 
ben kuş dilin bilirim, söyler süleyman bana 
yunus bu halk içinde eksikliktir hak bilir 
divane olmuş çağırır, dervişlik buhtan bana *** *** 
bahri : bir cins deniz ördeği, deniz 
derya : deniz 
katre : damla 
umman : okyanus 
zerre : en kucuk parca 
murşit : rehber, hak aşığı, şeyh 
arş : göğün en yüksek katı 
safa : berraklık 
vefa : sözde durma, 
ihsan : lütuf, bağış 
şeriat : kuranın yüzeysel emirleri 
ehil : iş bilen 
menzil : varılacak hedef 
buhtan : iftira 
________________________________________
niteliğim soran
niteliğim soran işit hikayet 
su vu toprak od u yel oldu suret 
dört muhalif nesneden dört duvarın 
sazıkar eyledi verdi keramet *** *** 
yel ile toprağı kıldı muallak 
su içinde odu tuttu selamet 
rızkı ömrü tamam eyledi henüz 
şeş cihet olmadan tuttugu kisvet *** *** 
baki tertiplerimi şerh edeyim 
inayet mevcudu semu basaret 
aklımın haberi bugünkü değil 
onu er derisen evvelki ayet 
yunus ile bu ne denli nasibim 
gönül dost durağı, dilim şehadet *** *** 
sazıkar : uygun 
muallak : asılı, havada duran 
şerh : açıklama 
inayet : yardım 
sem : işitme 
basaret : görme 
________________________________________
aşk imamdir bize
aşk imamdır bize, gönül cemaat 
kıblemiz dost yüzü daimdir salat 
dost yüzün göricek, şirk yağmalandı 
anıncun kapıda kaldı şeriat *** *** 
gönül secde kılar, dost mihrabında 
yüzün yere vurup kılar münacat 
münacat gibi vakt olmaz arada 
kim ola dost ile bu demde halvet *** *** 
şeriat eydur, sakın şartı bırakma 
şart ol kişiye kim ede hiyanet 
erenler nefesi devletli rumuz 
onunla fitneden olduk selamet 
"beli" kavlin dedik evvelki demde 
henuz bir demdir, ol vakt u bu saat *** *** 
derildi beşimiz, bir vakte geldi 
beşi bir eyleyip, kim kıla taat 
biz kimse dinine hilaf demeziz 
din tamam olucak doğar muhabbet *** *** 
doğruluk bekleyen dost kapısında 
gümansız ol bulur ilahi devlet 
yunus ol kapıda kemine kuldur 
ezelden ebede dektir bu izzet *** *** 
şirk : allaha ortak koşma 
mihrab : kıbleyi gosteren yer 
münacat : yalvarma 
halvet : yalnız kalma 
beli : yaratılan ruhların allaha verdikleri söz 
(evet sen rabbimizsin anlamında) 
rumuz : işaret, söz, simge 
fitne : hile, ayartma 
kavl : söz 
derilmek : düzenlenmek 
hilaf : karşı, aksi 
güman : şüphe 
kemine : aciz, en değersiz 
________________________________________
aşiklara din ne hacet
din umillet sorar isen, aşıklara din ne hacet 
aşık kişi harab olur, harab bilmez din diyanet 
aşıkların gönlü gözü maşuk diye gitmiş olur 
ayruk surette ne kalır kim kılısar zühd u taat *** *** 
taat kılan uçmağ için din tutmayan tamu için 
ol ikiden farig olur, neye benzer bu işaret 
her kim dostu sever ise, dosttan yana gitmek gerek 
işi gücü dost olucak, cümle işten olur azat *** *** 
onun gibi maşukanın haberini kim getirir 
cebrail-i mursel sığmaz, böyle olundu işaret 
soru hesap olmayısar, dünya ahret kovana 
munker u nekir ne sorar terkolucak cümle murad 
havf u reca gelmez onda varlık yokluk bırakana 
ilm u amel sığmaz onda ne terazi var ne sırat *** *** 
ol kıyamet pazarında her bir kula baş kaygısı 
yunus sen aşıklar ile hiç görmeyesin kıyamet *** *** 
hacet : ihtiyaç 
di˜anet : dini kurallar, yordamlar 
farig : vazgecmek 
havf u reca : korku ve ümit 
________________________________________
ciktim erik dalina
çıktım erik dalına anda yedim üzümü 
boştan ıssı kakıyıp, der ne yersin kozumu 
ağrılık yaptı bana, buhtan eyledim ona 
çerçi de geldi dedi, niye aldın kuzumu *** *** 
kerpiç koydum kazana, poyraz ile kaynattım 
nedir diye sorana, bandım verdim özünü 
iplik verdim çulhaya sarıp yumak etmemiş 
becid becid ısmarlar, gelsin alsın bezini *** *** 
bir serçenin kanadın, kırk katıra yüklettim 
çift dahi çekemedi, şöyle kaldı kazını 
bir sinek bir kartalı salladı urdu yere 
yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu *** *** 
bir kut ile güreştim, elsiz ayağım aldı 
güreşip basamadım göyündürdü özümü 
kaf dağından bir taşı şöyle attılar bana 
öylelik yola düştü, bozayazdı yüzümü *** *** 
balık kavaga çıkmış, zift turşusu yemeğe 
leylek koduk doğurmuş baka şunun sözünü 
gözsüze fısıldadım sağır sözüm işitmiş 
dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü *** *** 
tosbağaya sataştım, gözsüzsepek yoldaşı 
sordum sefer nereye, kayseriye azimli 
yunus bir söz söyledin,hiç bir söze benzemez 
munafiklar yüzünden örttün mana yüzünü *** *** 
issı : sahibi 
kakımak: kızmak 
koz : ceviz 
buhtan : iftira 
çerçi : seyyar satıcı 
becid : acele 
küt : kötürüm 
göyündürmek : kendi kendine yanmak 
koduk : sıpa 
gözsüzsepek : köstebek 
munafık: içi dışı bir olmayan, sahte müslüman 
________________________________________
sözlerin asli
ey sözlerin aslın bilen, gel de bu söz kandan gelir 
söz aslını anlamayan, sanır bu söz benden gelir 
söz karadan aktan değil, yazıp okumaktan değil 
bu yürüyen halktan değil, halık avazından gelir *** *** 
ne elif okudum ne cim varlığındandır kelecim 
bilmeye yüzbin müneccim, taliim ne ıldızdan gelir 
şule bize aydan değil, aşk eri bu soydan değil 
rızkımız bu evden değil, derya-yı ummandan gelir *** *** 
biz bir bahane arada, ayruk de elden ne gele 
hak cun emir eyler, cana bu keleci andan gelir 
yunus bir dert ile ah et, kahr evinde neyler rahat 
bu derde derman keffaret, bir ah ile suzdan gelir *** *** 
kandan : nereden 
halık : yaratan, allah 
elif, cim : arap alfabesinden harfler 
keleci : söz 
müneccim : yıldız falcısı 
ildız : yıldız 
şule : işık 
rızk : nimet 
ayruk : başka 
kahr : dert 
derman : ilaç, şifa 
keffaret : karşılık 
süz : yanıp tutuşma 
________________________________________
koğil ölüm endişesin
koğıl ölüm endişesin, aşıklar ölmez bakidir 
ölüm aşıkın nesidir cun nur-u ilahidir 
ölümden ne korkarsın çünkü hakka yararsın 
bil ki ebedi varsın, ölmek fasid işidir *** *** 
kal u bela denmeden, kadimde bile idik 
biz bir uçar kuş idik , vücut can budağıdır 
yunus beşaret sana, gel derler dosttan yana 
ol kimseye ol ana kullun yerci aslıdır *** *** 
koğıl : bırak 
fasid : fesatcı, bozguncu 
kal u bela : yaratanın, rabliğini ruhlara onaylattığı söz 
kadim : ezel, öncesi olmayan zaman, allah 
biliş : tanışıklık 
beşaret : müjde 
kullun yerci : herşey döner (haktan gelen hakka dönecektir) 
________________________________________
aşikmidir 
canını aşk yoluna vermeyen aşık mıdır 
cehdeyleyip ol dosta ermeyen aşık mıdır 
dost sevgisin gönülde, can ile berkitmeyen 
tul-i emel defterin dürmeyen aşık mıdır *** *** 
nefs arzusundan geçip, aşk kadehinden içip 
dost yoluna er gibi, durmayan aşık mıdır 
dün ü gün ü riyazetde halvetlerde diz çokup 
sohbetlerde baş çatıp, durmayan aşık mıdır *** *** 
yunus imdi ol dostun, cefasına sabreyle 
yüreğine aşk odun, urmayan aşık mıdır *** *** 
cehd : gayret 
berkitmek : pekiştirmek 
tül-i emel : aşırı isteklerden oluşan emeller 
nefs : öz varlık, can, arzular emeller kaynağı 
riyazet : nefs terbiyesi 
halvet : yalnızlık 
cefa : zorluk, sıkıntı 
od : ateş 
urmak : vurmak 
________________________________________
hakikatin manasi
hakikatin manisin şerh ile bilmediler 
erenler bu dirliği, riya dirilmediler 
hakikat bir denizdir, şeriattır gemisi 
çoklar gemiden çıkıp, denize dalmadılar *** *** 
bunlar gelip kapıya, şeriatta durdular 
içeri giribeni ne vardır bilmediler 
dört kitabı şerh eden, asidir hakikatte 
zira tefsir okuyup, manisin bilmediler *** *** 
yunus adın sadıktır, bu yola geldin ise 
adın değşirmeyenler, bu yola gelmediler *** *** 
hakikat : gerçek, sırların açıldığı makam 
şeriat : din yolunda dışsal emirleri içeren başlangıç aşaması 
tefsir : açıklama 
________________________________________
vücud şehri
işbu vücud şehrine bir dem giresim gelir 
içindeki sultanın yüzün göresim gelir 
işidirim sözünü, göremezem yüzünü 
yüzünü görmekliğe, canım veresim gelir *** *** 
erenlerin sohbeti, arttırır marifeti 
bi-dertleri sohbetden, her dem süresim gelir 
miskin yunusun canı, dört tabiat içinde 
aşk ile can sırrına pinhan varasım gelir *** *** 
pinhan : gizli 
________________________________________
aşk ödü
aşkın ödü ciğerimi yaka geldi yaka gider 
garip başım bu sevdayı çeke geldi çeke gider 
kar etti firak canıma, aşık oldum sultanıma 
aşk zincirin dost boynuma, taka geldi taka gider *** *** 
arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı 
gözlerimin kanlı yaşı, aka geldi aka gider 
aşık yunusun sözleri efgan eder bülbülleri 
dost bahçesinde gülleri, koka geldi koka gider *** *** 
firak : ayrılık 
________________________________________
sema
bu semaa girmeyen sonra peşiman olur 
erişir bizim ile ser-be-ser düşman olur 
dosttur bizi okuyan, üstümüzde şakıyan 
şimdüçbuçuk okuyan derin danışman olur *** *** 
hey biçare danışman, et dervişi dervişhan 
dervişlere erişen, işine pişman olur 
yunus eydur mevlana, epsem otur yerinde 
bu sohbete doymayan sonra sevişken olur *** *** 
epsem : dilsiz 
________________________________________
arifler ortasinda
arifler ortasında sufilik satmayalar 
cun sufiye ihlas oldu, aşka riya katmayalar 
ya gel bildiğinden eyit, yahut bilenlerden işit 
teslimin ucun tutup, hiç sözü uzatmayalar *** *** 
kuranı virip idi, gönüle evim dedi 
gönül ev ıssın bilmez ademden tutmayalar 
mumsuz baldır şeriat, tortusuz yağdır tarikat 
dost için balı yağa ne için katmayalar *** *** 
evvel adem yanıldı, uçmakta buğday yedi 
işi haktan bilenler şeytandan tutmayalar 
şirin huylar eyleğil, tatli sözler söyleğil 
sohbetlerde yunusu hergiz unutmayalar *** *** 
arif : i˜lim irfan sahibi 
sufi : derviş, mutasavvıf 
uçmak : cennet 
hergiz : asla 
________________________________________
hak isteyen
ey dünü gün hak isteyen, bilmezmisin hak kandadır 
her kandasam anda hazır, kanda bakarsam andadır 
istemegil hakki ırak, gönüldedir hakka durak 
sen senliğin elden bırak, tenden içeri candadır *** *** 
gir gönüle bul andadır, benliğinin defterin dur 
ol has gevher bil andadır sanam kim ol ummandadır 
ol ummanda yüzbin gevher bir zerreden oldu kemter 
ol cana zeval mi erer, canı ab-ı hayvandadır *** *** 
eyleğil suretin viran, can sırrıdır ona eren 
batın gözüdür dost gören zahir gözü yabandadır 
kim ki gaflet icre geçer, canı zeval suyun içer 
derviş gönlü arşta uçar, çünki mekanı ondadır *** *** 
ab-ı hayvan : ebedilik veren su 
batın : iç, gizli 
zahir : dış, görünen 
________________________________________
yar yüreğim yar
yar yüreğim yar, gör ki neler var 
bu halk içinde bize güler var 
ko gülen gülsün, hak bizim olsun 
gafil ne bilir, hakki seven var *** *** 
bu yol uzaktır menzili çoktur 
geçidi yoktur, derin sular var 
girdik bu yola aşk ile bile 
gurbetlik ile bizi salar var *** *** 
her kim merdane, gelsin meydane 
kalmasın cana kimde hüner var 
yunus sen bunda meydan isteme 
meydan içinde merdaneler var *** *** 
________________________________________
aşkin oku
dost senin aşkın oku key katı taştan geçer 
aşkına düşen kişi can ile baştan geçer 
dün ü günü zar olur aşkın ile yar olur 
endişesi sen olan, cümle tesvişten geçer *** *** 
aşkına düşenlerin, yüreği yanar olur 
kendini sana veren, düğeli işten geçer 
dünyanın muhabbeti agülü aşa benzer 
ahırın sanan kişi, agülü aştan gecer *** *** 
başında aklı olan, ücrete amel etmez 
hurilere aldanmaz, göz ile kaştan geçer 
yunusun gönlü gözü, doludur hak sevgisi 
sohbet ihtiyar eden, yad u bilişten geçer *** *** 
key : pek çok 
tesviş : kargaşa 
düğeli : bütün, hepsi 
ihtiyar : seçmek, seçkin 
________________________________________
erenler nerededir
bilirmisiniz ey yarenler, gerçek erenler kandadır 
kanda baksam anda hazır, kanda isterem andadır 
aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına 
bir zerre aşkı olmayan, belli bilin yabandadır *** *** 
yalancılık eylemeğil aşka yalan söylemeğil 
bunda yalan söyleyenin, anda yeri zindandadır 
ey kendözün bilmeyen söz manisin bulmayan 
hak varlığın istersen, us ilm ile kurandadır *** *** 
allah benim dediğine, vermiş verir aşk varlığın 
kimdeki var bir zerre aşk calap varlığı ondadır 
niceler eydur yunusa kocaldın sen aşkı koğıl 
bu aşk bize yeni geldi, henuz dahi turfandadır *** *** 
________________________________________
aşkla gelen erenler
aşkla gelen erenler içer aguyu nuş eder 
topuğa çıkmayan sular, deniz ile savaş eder 
bu sohbete gelmeyenler, hak nefesi almayanlar 
sürün onu burdan gitsin, durur ise çok iş eder *** *** 
cahildir maniden almaz oturur kararı gelmez 
öleceğini hiç sanmaz, yüzbin yıllık teşviş eder 
dağ ne kadar yüksek ise yol onun üstünden aşar 
yunus emrem yolsuzlara yol gösterdi vu hoş eder *** *** 
nuş etmek : içmek 
mani : anlam 
tesviş : işkillenme 
________________________________________
cefanin adi aşk
türlü türlü cefanın, adını aşk vermişler 
bu cefaya katlanan, dosta halvet vermişler 
kime ki aşk ulaşa, her dem kaynaya taşa 
iyi dirlik hem yavuz, dört yanında durmuşlar *** *** 
her kim aşk eri ise, aşka müşteri ise 
aşk onun yarı ise, canına öd urmuşlar 
miskin yunusun canı başında serencamı 
aşka munkir ademi bu meydandan sürmüşler *** *** 
halvet : yalnızlık 
serencam : başa gelen 
munkir : inkar eden 
________________________________________
söz ola kese savaşi
sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz 
sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz 
söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı 
söz ola agülü aşı, yağ ile bal ede bir söz *** *** 
kişi bile söz demini, demeye sözün kemini 
bu cihan cehennemini, sekiz cennet ede bir söz 
yunus şimdi söz yatından, söyle sözü gayetinden 
pek sakın o sah katından, seni ırak ede bir söz *** *** 
dem : etki 
kem : fena, değersiz 
yat : usul, yol yordam 
________________________________________
vücudda bulduk
mani evine daldık, vücuda seyran kıldık 
iki cihan seyrini, cümle vücudda bulduk 
yedi gök yedi yeri, dağları denizleri 
cenneti cehennemi, cümle vücudda bulduk *** *** 
tevrat ile incili, furkan ile zeburu 
bunlardan beyanı cümle vücudda bulduk 
yunusun sözleri hak, cümlemiz dedik saddak 
kanda istersen anda hak, cümle vücudda bulduk *** *** 
furkan : kuran 
saddak : doğru 
________________________________________
bir nazarda kalmayalim
bir nazarda kalmayalım gel dosta gidelim gönül 
hasret ile ölmeyelim gel dosta gidelim gönül 
gel gidelim can durmadan suret terkini urmadan 
araya düşman girmeden gel dosta gidelim gönül *** *** 
gel gidelim kalma ırak dost için kılalım yarağ 
şeyhin katındadır durak gel dosta gidelim gönül 
terk edelim il u şarı dost için kılalım zarı 
ele getirelim yarı gel dosta gidelim gönül *** *** 
bu dünyaya kanmayalım fanidir aldanmayalım 
bir iken ayrılmayalım gel dosta gidelim gönül 
biz bu cihandan göçelim ol dost iline uçalım 
arzu hevadan geçelim gel dosta gidelim gönül *** *** 
kılavuz ol sen bana günilelim dosttan yanate 
bakmayalım önden sona gel dosta gidelim gönül 
bu dünya olmaz payidar aç gözünü canın uyar 
olgıl bana yoldaş u yar gel dosta gidelim gönül *** *** 
ölüm haberi gelmeden ecel yakamız almadan 
azrail hamle kılmadan gel dosta gidelim gönül 
gerçek erene varalım hakkın haberin soralım 
yunus emreyi bulalım gel dosta gidelim gönül *** *** 
heva : heves, nefse düşkünlük 
günilmek : yönelmek, kıskanmak 
payidar, paydar : devamlı, sürekli 
yarağ kılmak : hazırlanmak, hazırlık yapmak 
terkin urmak : terketmek, bırakmak 
________________________________________
tehi görme kimseyi
tehi görme kimseyi hiç kimsene boş değil 
eksiklik ile nazar erenlere hoş değil 
gönlünü derviş eyle dost ile biliş eyle 
aşk eri şol manide derviş içi boş değil *** *** 
derviş bilir dervişi hak yoluna durmuşu 
dervişler huma kuşu çaylak u baykuş değil 
dervişlik aslı candan geçti iki cihandan 
haber verir sultandan bellidir yad kuş değil *** *** 
ey yunus hakkı bilen söylemez hergiz yalan 
ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil *** *** 
tehi : bos, kimsesiz 
yad : yabancı, el kişi 
hergiz : asla 
________________________________________
hak calabim hak calabim
hak calabım hak calabım sencileyin yok calabım 
günahlarımız yarlığa ey rahmeti çok calabım 
ben eydürem kim ey gani nedir bu derdin dermanı 
zinhar esirgeme beni aşk oduna yak calabım *** *** 
kullar senin sen kulların günahları çok bunların 
uçmağına koy bunları binsinler burak calabım 
ne sultan ne baylardasın ne köşk ü saraylardasın 
girdin miskinler gönlüne edindin durak calabım *** *** 
ne ilmim var ne taatım ne gücüm var ne takatım 
meğer senin inayetin kıla yüzüm ak calabım 
yarlığağıl sen yunusu günahlı kulların ile 
eğer yarlıgamaz isen key katı firak calabım *** *** 
calab : allah 
yarlıgamak : bağışlamak 
inayet : yardım 
firak : ayrılık 
________________________________________
benim canim uyaniktir
benim canım uyanıktır dost yüzüne bakan benem 
hem denize karışmağa ırmak olup akan benem 
irmak gibi ben çağlaram geh gülerem geh ağlaram 
nefsin ciğerin doğraram kibr u kini yıkan benem *** *** 
kırdım bu nefsin çerisin bir itdim burc u barusun 
pak eyledim içerisin milketini yuyan benem 
ben hazrete tutum yüzüm ol aşk eri açtı gözüm 
gösterdi bana kendozum ayet-i kul denen benem *** *** 
şah didarın gördüm ayan hiç gumansuz belli beyan 
kafir ola inanmayan ol didara bakan benem 
benim durur bu cümle iş hikmetimle yaz u kış 
ben bilirim yad u biliş ırılmadan duran benem *** *** 
bu cümle canda oynayan damarlarımda kaynayan 
kulli dillerde söyleyen kulli dili diyen benem 
nemrud odun ˜brahime ben bag u bostan eyledim 
küfür yüzünden doğuban gene ödü yakan benem *** *** 
ol hallac-ı mansur ile söyler idim enel hakkı 
benem ginönün boynuna dar urganın takan benem 
ol hak habibi mustafa miraca edicek sefer 
ol dem canım hak eyledim ol sırrı duyan benem *** *** 
şimdi adım yunus durur ol demde ismail idi 
ol dost için arafata kurban olup çıkan benem 
cerh benim hükmümdedir her kanda ben oturmusam 
mülk benim elimdedir yıkan benem yapan benem *** *** 
sad benem said benem yunus dahi benimledir 
ilm-i ledundur ustadım ol esrarı duyan benem *** *** 
burcu u baru : kule ve hisar 
milket : memleket 
didar : yüz, allahın cemali 
kulli : hepsi, tümü 
hak : toprak 
yüz tutmak : yönelmek 
yad u biliş : tanıdık tanış 
cerh : gök, felek 
said : kutlu, allahın beğendiği 
sad : uğurlu, mübarek 
________________________________________
her kaçan anarsam seni
her kacan anarsam seni kararım kalmaz allahım 
senden ayrı gözüm yaşın kimseler silmez allahım 
sensin ismi baki olan sensin dillerde okunan 
sensin aşkına dokunan kendini bilmez allahım 
*** *** 
sen yarattın cism u cani sen yarattın bu cihanı 
mülk senindir kerem kkaıl kimsenin olmaz allahım 
okunur dilde destanın açılır bag u bostanın 
sen baktığın gülistansın gülleri solmaz allahım *** *** 
aşk bahrna dalmayan canını feda kılmayan 
senin cemalin görmeyen meydana gelmez allahım 
zor olur aşıkın işi durmaz akar gözün yaş 
senden ayrı düşen kişi didarın gö”rmez alahım *** *** 
aşık yunus seni ister lütf eyle cemalin göster 
cemalin gören aşıklar ebedi ölmez allahım 
kacan : ne vakit ki 
kerem : cömertlik 
cism u can: beden ve ruh 
kan : maden ocağı 
didar : allahın cemali,yüz 
________________________________________
tehi görmen siz beni
tehi görmen siz beni dost yüzün görüp geldim 
baki devr-i rüzgigar dost ile sürüp geldim 
oldur söyleyen dilde varlık dostundur kulda 
varlığım hep ol ilde ben bunda garip geldim *** *** 
bezirganam mataım çok dest-girim ustadım hak 
ziyanım assıya cümle anda değişip geldim 
yer u gök yaratıldı aşk ile bünyad oldu 
toprağa nazar kıldı aksırdı durup geldim *** *** 
gördüm yedi tamusun anda sekiz uçmağın 
korkudan günahımı anda sızdırıp geldim 
işi oldum kudretten bahanem bir avretten 
inayet oldu haktan ölü dirgörüp geldim *** *** 
adem olup durmadan nefsin boynun burmadan 
yanıldım buğday yedim uçmaktan sürülüp geldim 
musayla tura çıktım binbir kelime dedim 
bu hak bizi ne bilsin anda bilinip geldim *** *** 
nuh oldum tufan için çok duruştum din için 
duymayanın tagadan suya boğdurup geldim 
yalan değildir sözüm bak yüzüme aç gözün 
dahörtülmedi izim uş yoldan erip geldim *** *** 
çerçiş oldum basıldım mansur oldum asıldım 
hallac pamuğu gibi bunda atılıp geldim 
eyyüb oldum tenime cefa kıldım canıma 
çağırdım sübhanıma kurtlar duruyup geldim *** *** 
zekerya oldum kaçtım erdim ağaça geçtim 
kanım dört yana saçıp tepem deldirip geldim 
yalınız sübhan idi peygamberler can idi 
yunus hod pinhan idi suret değişip geldim 
dirgörmek : diriltmek 
taga : taka, büyük kayık 
pinhan : gizli 
dürümek : bir araya getirmek 
________________________________________
ben bir aceb ile geldim
ben bir aceb ile geldim kimse halim bilmez benim 
ben söylerem ben dinlerem kimse dilim bilmez benim 
benim dilim kuş dilidir benim ilim dost ilidir 
ben bülbülem dost gülümdür bilin gülüm solmaz benim *** *** 
ol dost bana gelsin demiş sundum kadeh alsın demiş 
aldım kadeh içtim şarab ayruk gönlüm ölmez benim 
ne türüm var ne durağım hiç yerde yoktur kararım 
hakka münacaat etmeye belli yerim olmaz benim *** *** 
sor durduğum yeri bana gelirsen gösteren sana 
bir zerrece haktan ayrı gözüm nesne görmez benim 
tur dağında bir tecelli gör musiye neler kıldı 
yunus eydur hak katında sözüm geri kalmaz benim *** *** 
tecelli : görünmek 
ayruk : ayrı, başka 
göğnü : yanmak, yanık 
tap : yeter, kafi 
zari kılmak : ağlamak, inlemek 
dar : ev, yurt, darağacı 
munkir : inkar eden 
________________________________________
her kancaru döner isem
her kancaru döner isem aşk iledir işim benim 
öldür gönlümde teşvişim hem aşktır yoldaşım benim 
aşıklara göynür özüm onuncun faşolur razım 
göriceğiz aşıkları kaynar içim dışım benim *** *** 
bu aşk bize rahmanidir hem canımızın canıdır 
onun icin şeytan ile her dem bu savaşım benim 
benim canım bir kuştur kim gövdem onun kafesidir 
dosttan haber geliceğiz birgün uçar kuşum benim *** *** 
geldim dünyayı seyrettim ya bugün ya yarın gittim 
ben bunda eğlenemezem bunda bitmez işim benim 
yunus eydur ben aşıkam hem aşıkam hem sadıkam 
bu ayruk aşıklar gibi yoktur arayışım benim *** *** 
kancaru : nereye 
teşviş : kargaşalık 
göynümek : kendi kendine yanmak 
faşolmak : açığa çıkmak, belli olmak, 
raz : sır, gizli şey 
rahmanı : ilahi 
arayış : sus, bezek 
________________________________________
ertan türkmen
                    
                    
                    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
