insanlık olarak “ayh 2020 yetti artık kaçıcam buradan” diyerek uzaya gitmenin bir yolunu daha ısrarlı aradığımız bu dönemde, uzaya insan gönderme çabalarının geçmişiyle ilgili bilgiler paylaşmak isterim. başlık nasa, ama bütün ülkelerin kurumları aynı ölçüde beceriksiz - aşağıda örneklerine bakacağız.
Hep söylendiği gibi rusya ve amerika ilk uzaya çıkan ve ilk aya giden insanlar olabilmek için çok yoğun bir yarış halindeydi. Bu kapışma 69 yılında neil'ın “benim için küçük…”le başlayan cümlesiyle ilk etabını tamamlıyordu.
Hala süregelen ve günümüzde çok zenginlerin de hobi olarak dahil olduğu bu uzaya gitme kapışması içerisinde pek çok başarısız görev gerçekleştirildi. Bu görevlerden, doğrudan teknik aksaklıklar içerenlere bir bakalım.
1967 - Soyuz 1 - Rusya (SSCB)
Uzay yolculuğunun ilk şehidi Komarov'un da bulunduğu kapsül, paraşütleri açılmadığı için yere çakılıyor. Iddialara göre rus komutanları ona son taziyelerini sunarken (uyarı: gerçekliğine inanıyorsanız hassas bir foto): https://i.redd.it/8t50vqum71751.jpg
Göktaşlarını yakıp toza çeviren kalkanımız atmosferimiz, hafif kavurup bırakmış çok şükür ki geleceğe dair ders olsun.
1967 - Apollo 1 - Amerika
Meşhur görevden önce, daha test aşamalarındayken oluşan bir kaza. Elektrik kaçağı sonucunda, 100% oksijen olan kabin bir anda alev alıyor. Içerideki üç astronot hayatlarını kaybediyor.
100% oksijen mi? Halbuki sağlığa zararlı, biz onu solusak bile çok kısa sürede zehirlenmeye yol açıyor. ama kabinleri öyleymiş demek, alev alması ise zaten.
1971 - Soyuz 11 - Rusya (SSCB)
Tarihimizde uzayda ölen sadece üç kişi var; Soyuz 11 görevindeki rus kozmonotlar. Görevlerinin dönüşünde yörüngeye girerken, pek çok talihsizlik peşpeşe yaşanıyor. Anladığımız kadarıyla; sırayla patlaması gereken bir “ayrılma” modülü, aynı anda ateşleniyor. Bunun üzerine içeride hava ve basınç dengesini koruması gereken bir vana patlıyor. Daha da talihsizi bu vanayı geri takmak mümkün değil çünkü kozmonotların koltuklarının altındaymış.
Özetle, pek çok tırt teknik hatadan kaynaklı bir başarısızlık olarak tarihe geçiyor.
1986 - Challenger - Amerika
Artık abd'nin şova kalkmaya çalıştığı dönemlerdeki büyük trajedi. Açıklamalara göre, araçta kullanılan o-ringler (contalar) kalkış günü hava çok soğuk olduğundan (-3 santigrat derece) düzgün tutamıyor ve araç peşpeşe bir sürü olayın sonucunda havaya uçuyor.
Bu -3 derecede patlayan contaları kullanmak istedikleri uzay boşluğunun sıcaklığı -269 derece (4 Kelvin).
2003 - Columbia - Amerika
Kalkışta ısı yalıtımı ve yakıt depolarını uzayın soğuğundan korumak için olan bir sünger parçası kopuyor. Bu sünger uzay aracının sol kanadına düşüyor ve kanatta bir delik açıyor. Nasa yetkilileri “aman siktiret bu sünger meselesi önceki testlerde de oldu” diyip gönderiyorlar. Daha komiği bu araç 2 hafta boyunca yakıt deposu yalıtımsız ve kanadında bir delikle uzayda geziyor. Sonra yörüngeye girerken yanarak yok oluyor.
Bütün mürettebat ölmüş, ama “yerçekimsiz ortamın kurtçuk fizyolojisine etkisi” isimli deneylerindeki kurtçuklar, petri kabında hayatta kalmışlar. ilk uzay gazilerimiz de bu kurtçuklar demek.
----
Bu kadar başarısızlık ve can kaybı dışında, bir de doğrudan para israfları var. Mesela:
- uzayda kaybolan - Rusya, Proton Roketi (2011)
- mars'ı ıskalayıp bir daha görünmeyen - Lockheed Martin, Mars Orbiter
- Mars'a varıp bir daha haber alınamayan - NASA, Mars Polar Lander
- ağırlığı yanlış hesaplanıp yanarak düşen - Güney Kore, Naro-1
- Dünyaya düşüp okyanusta kaybolan - NASA, Glory (Climate Orbiter)
- Kalkıştan 17 dakika sonra çakılan - NASA, OCO uydusu
- Metrik sistem - emperyal sistemi karıştırmaları yüzünden yanan (ahashffs, ki bu ilk sefer değil) - NASA, Mars Climate Orbiter
- Vidalamayı unuttukları için fabrikada taşınırken devrilen ve mundar olan - Lockeed Martin, NOAA19
Bütün bunları başka herhangi bir devlet kurumu herhangi bir ülkede yapsa 8 kere kapanmış, demokratlar da “cehape nasayı batırdı” diye demogoji yapıyor olurdu.
nasa ve ve bütün bu organizasyonlar sikinin ucuyla iş yapıyorlar, ve her sene bok gibi para ezmeye devam ediyorlar.
----
Bütün bu saydıklarım sonucunda bir noktada “yok artık lan” dediniz mi? bu uzay organizasyonlarının yetkinliği konusunda bir saçmalık olduğunu düşünüyor musunuz?
Size bir anahtar vereyim: keşif ve/veya araştırma görevleri her zaman aslında askeri operasyonlardır. Bu askeri operasyonların pek çoğunu bilmeyiz, araştırma yapmadan isimlerini bile duymayız ama dünyamız hakkında öğrendiğimiz şeyler bu operasyonlardan gelir. Uzayla ilgili iki tanesine bakalım:
Operation fishbowl: 1962'de yapılan yüksek irtifa nükleer bomba testleri. Yani anlayacağımız dilden; adamlar atmosfere nükleer bomba atmışlar defalarca. Wikipedya'da bunun neden yapıldığıyla ilgili bir bilgi yok, tahmin etmek zorundayız. Fishbowl akvaryum demek - operasyonda nükleer füze atarak bu akvaryumu kırmaya çalışmışlar. Atmosferin kırılcak bir şey değil de hava olduğunu çözememişlerse demek o zamanlar (ki aya gitmemizden sadece 7 sene önce).
Operation highjump: 1946-47 yıllarındaki bu operasyonda, amiral richard byrde önderliğindeki bir filo antartika'ya gidiyor. Katıldığı bir televizyon programında antartika'da bütün dünyaya uzun yıllar yetecek kömür, petrol ve uranyum bulduklarını, ve bundan sonra her yıl oraya bir keşif görevi düzenleyeceklerini söylüyor.
Özetle, nasa'ya ya da herhangi bir kamu kuruluşunun deneylerinden önce, bu askeri operasyonları öğrenmemiz gerekiyor - ki doğru bilgiye ulaşalım.
Daha cıvata sıkmayı beceremeyip mars gezegenini ıskalayan bu kurumlara, nükleer testleri askerlere bıraktığı için de bir teşekkür edelim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?