jakolar 3 yaşından sonra erginliğe ulaşmaya başlar,3 yaşına kadar yavru,4 aylıktan öncesi bebek sayılır .doğadan yavru ya da bebek jako gelmez kolay kolay.gelene kadar ölür zaten.el beslemesi bebek jako almak isteyenlerin ise bir değil,bin beş yüz kez düşünmesi lazım,piyasada 35-40 günlük bebek jakolar satılıyor.sağlıklı bir el beslemesi jako 140-150 güne kadar elden mama desteğine ihtiyaç duyabileceği gibi bu hayvanlar icin en önemli sorunlardan biri de 22 derecenin altına düşmemesi gereken oda sıcaklığı,bebekler daha da yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar.yavru jako almak zaten bir risktir ama bebek jako almak hakikaten kumar gibidir.
bu başlığı tek başıma dolduruyorum ama hayat malum,yenilen kazıkların bileşkesi ve kimsenin sadece kendi hatalarından ders çıkarabilmek gibi bir lüksü yok,bu yüzden edindiğim tecrübeleri paylaşmak istiyorum.
jako ve büyük papağan alım satımı aslında türkiye'de kesinlikle denetimsiz,üçkağıdın alabildiğince sınırsız yapıldığı bir sektör
resmi yolla ithalat yapan firma sayısı 2 yi üçü geçmez,bunları da papağan besleyenlerin % 95 inden fazlası bilmez.
hayvanlar genellikle petshoplar aracılığı ile ya da facebook daki gruplardaki bir kaç satıcı aracılığı ile alınıp satılmakta.
bu satıcıların çoğunun kendi grupları ve yandaşları var ve gruplarda genel olarak sağlıklı bilgi paylaşıldığı da söylenemez.timsah yavrusuna ait cites belgesini jako cites'i olduğunu iddia ederek facebook'da paylaşanı gördü bu gözler
satıcıların hayvan temin kaynağı ise kaçakçılar ve resmi ithalatçılar.
ithalatçılardan alınan papağanlar bir nebze olsun sağlıklıdır,bunlar ithalat sürecinde karantinaya alınır ve iyi kötü ilaçlanır.ithalat zor olduğu icin ithalatçılar bu konuya büyük özen gösterirler.2015 itibariyle ithalatçıda 600-700 tl.aralığında satılan 5-6 aylık kongo jakolar satıcılarda 800-900-1000 tlden başlayan fiyatlara çıkar.bunlar papağana sözde eğitim verirler ve hayvanın ithalattan sonraki tek farkı elinizin üstüne binmesidir.
türkiye'de jako ve büyük papağanların büyük çoğunluğu kaçak yollarla ülkeye sokuluyor,oysaki bu hayvanların bir çoğunun geldiği ülkelerde önemli salgın hastalıklar var ve bu hastalıkların kuşlar aracılığı ile sahiplerine geçmemesi için bir sebeb yok.
kaçak yollarla gelen bu hayvanların çoğunun bakım ve kontrolleri karantinası bile söz konusu olmadığından saatli bomba gibi diyebiliriz.
kaçak olarak yumurtadan yeni çıkmıştan tutun da bir kaç yaşındaki papağanlar bile ülkeye giriş yapıyor.
yasal yolla gelen bir papağanın cıtes belgesi,faturası ve ayağında bileziğinin bulunması gerekir.bu noktada cahil satıcıların ısrarla bahsettiği" kapalı bilezik"mevzuu ise aslında bir muammadır.el beslemesi jakolarda olan kapalı bilezik,yasal ithalat yoluyla gelen jakolarda düz bilezik bulunur..internet üzerinden satış yapanların çoğu size papağanın cıtes belgesini ,faturasını veremez zaten.
alırken de satarken de bu faturaların olması gereklidir.eğer papağanın türkiye'de üretildiğini ispat edemezseniz 2015 rakamları ile canlı hayvan kaçakçılığı sebebiyle 4.875.00 tl.para cezası ile karşı karşıya kalabilir ve hayvan elinizden alınabilir.
jako ve büyük papağan türlerini türkiye'de anne ve babadan üreten üretici henüz yok gibi,ama el beslemesi papağan satan çok fazla,çoğu bulgaristan'daki kuluçkanelerden gelme ve el beslemesi jakolar 40-50 günlük olunca 1.750,00-2.500,00 tl.aralığında satılıyor.
bulgaristan ,türkiye'nin kuş ithalini yasakladığı bir ülke.çünkü kuş gribi salgınlarında yeteri kadar tedbir alamadı ve halen risk devam ediyor.ama bir sekilde bu ülkeden türkiye'ye kaçak kuşlar gelmeye devam ediyor.bir yada iki kişi dışında satıcıların çoğu bu kuşları kendim ürettim,elde besledim tezgahından geciriyor açıkçası.bir de istanbulda resmi üretim çiftliği var ama verimliliği konusunda bilgi sahibi değilim.
el beslemesi jako'nun sürü ya da annesini arama derdi olmasa da doğal yemlerle hiç beslenmediği icin çok sağlıklı olacağını kimse söyleyemez,kuşlardan geçen zoonoz hastalıklarının bulaşma ihtimali daha az ve sahibine alışma süreleri daha kısa,ama insanlardan kuşlara gecen hastalıklara karşı da dayanıksız.nasıl diyorlar ilk altı ayda anne sütü.doğadan gelen kuşlar ise kökle,börtü böcekle besleniyor.
papağan satanların bir kaç trend tanımı var, mesela full evcil,
yahu bu ne ,kuş zaten vahşi doğadan geliyor,pencereden salsan bir daha gelmez,evcil olması icin hava karardığında evine geri dönen hayvandan bahsetmek gerekir.evde üretmediğiniz bir kusun evde beslenmesi mümkün ama evcil olması zor.
saçma bir diğer tanım da şu :gırtlak çalışması var,papağan konuşmak icin gırtlak çalışması filan yapmaz,kimi papağan 8 ayda,çoğu 3 ve daha ileri yaşlarda konuşur,çok az bir kısmı da konuşmaz.papağan kelimeleri sadece taklit eder,fiil çekimi yapmaz insan gibi.yani ya o kelimeyi taklit edecek ya da etmeyecek hepsi o.doğada da konuşmuyor,ötüyor sadece.
rastgele kelimeler söylemesi söylemesi papağanın çok iyi konuştuğu anlamına da gelmez.sadece çok iyi taklit etmektedir.istisnai olarak bazı papağanlar neden sonuç ilişkisi ile soru dahi sorabilir ki yetişkin bir papağanın 3 ila 6 yaş arasındaki çocuğun zekasına sahip olduğu bilimsel olarak kabul edildiğinden bu durum doğaldır.alex isimli bir jako'nun insal dışında varoluşsal soru soran tek hayvan olduğu kabul edilmektedir,
satıcıların" full evcil" dediği o papağanların tüm uysallığına rağmen sizi ısırmayacağını kimse garanti edemez,papağan öyle kuş gibi ısırmaz,bildiğin köpek dişinden beterdir ısırığı,o gaga cevizi tek hamlede kırıyor senin narin tenin ne ki ?
eğer kuş sizi ısırmıyorsa yanağınıza ,dudağınıza öpücük konduruyorsa size biraz güvenmeye başlamıştır,biraz diyorum,hiç bir canlıya "güven duymak"öğretilemez.kuş bunu süreç icinde kendiliğinden yapar.
jako ayakları kadar gagasını da denge icin kullanır,elinizde dengesini kaybettiğinde gagasıyla teninizi tutup dengesini saglamaya çalışacaktır,bu noktada kuştan korkarsanız,canınızın yanmasını göze almazsanız hayvan size güven duymakta acele etmez.zaman icinde karşılıklı güven arttıkça teninize tutunurken canınızı yakmamaya çalışır,dudağınıza bir kadın hassasiyetinde narin öpücükler kondurabilir.
papağanlar çok kolay hasta olabilen,hastalığını gizleyen ,kolaylıkla da ölen hayvanlardır.petshopta kaptığı hatta yıllar önce doğadan getirdiği hastalığı taşıyıcı olarak evinize getirir,bir süre sonra ölür siz de"hayvana bakamadık" zannedersiniz.bu yüzden önce şansınıza güvenmeli sonra da hayvanı sürekli olarak gözlemlemek gerekir.zaten bu ülkede tropik kuşlardan anlayan veteriner sayısı çok az,konunun cahili çok fazla ve her hastalıkta antibiyotik vermeyi,göz merhemini kuşun suyuna katmayı öneren" uzman pet"çiler bolken kuşunuzun hasta olduktan sonra yaşaması gerçekten mucize.daha önceki entrylerimde bahsettiğim kuşum üç veteriner,bir sürü ilaç ve özenli bakıma rağmen yaşamadı.bilinçsiz bir hayvansever de değilim ama en azından bu konuda petshop sahibi cahil bir sürü insandan iyi olduğumu düşünüyorum.
jakolar orta boy papağanlardan olduğu icin ev icinde beslenmeleri mümkün,ama bu hayvanlar da tozlu hayvanlardır yılda iki kez küçük tiftik gibi tüy dökerler,seyrek yıkandığında kepeklenirler.sık sık kanat çırparak tüylerini ortalığa saçarlar ve bu hayvanların konuşmaktan önceki en büyük özelliği kemirgen oluşudur.eğer stresli iseler koltuk,mobilya,kağıt,dosya ,çicek ne bulursa kemirirler,ha keyifli ise de yapar bunu hayvan kemirgen ya.bu yüzden kafesinde oyuncaga,kemireceği karton ya da dal parçasına ihtiyacı vardır.her bir jako insan gibi kendine özgü karaktere sahiptir.uysal,saldırgan,neşeli,somurtkan,çabuk parlayan,kırılgan jakolar vardır.jako kendisine yapılan kötülüğü asla unutmaz.
eşek inadı jako inadının yanında bir hiçtir.sevmediği bir besini,istemediği bir hareketi asla yaptıramazsınız,
şansınız varsa uysal bir jakonuz olur ama o bile inatçıdır sonuçta.uysal bir jako bırakıldığı tünekte sabahtan akşama kadar sessizce etrafını seyredebilir.agresif bir jako ise deri koltuk takımınızı rendeleyerek kendi sanatsal çalışmasını evinizin dekoruna dahil edebilir.
jako papağanların yaşları göz renginden ve kuyruk altı renginden kısmen tahmin edilmektedir.
jako göz renklerihttp://hizliresim.com/y54pnmancak bu göz renkleri yanıltıcı olabilmektedir.elde ve kontrollü olarak beslenen( vitamin mineral,karbonhidrat ve proteini düzenli alan)kuşun gözleri doğadaka emsallerinden daha hızlı gelişecektir.
tabii bir jakonun yaşını gösteren tek şey belirti göz rengi değil,hayvanın pençeleri ,gagası,kuyruk rengi de yaşı ile ilgili ipuçlarını verir.
3 yılda ergenliğe ulaşan jako'nun 3.yıla kadar kuyruk altı siyahtan kiraz kırmızıya,sonra biraz daha açık ton kırmızıya dönüşür ancak 3 yaşından sonra bir jakonun yaşını fiziksel görünüşüne bakarak tahmin etmek imkansızdır 3 de olabilir 23 de.
cinsiyetleri ise fiziki yapılarına bakarak çok zor tahmin edilir.ancak genel olarak boynu uzun kafası küçük olan jakoların dişi,kısa boyunlu iri kafalı jakoların erkek olabileceğini söyleyebiliriz.en doğru yöntem bir kaç tüy ve biraz masraf ile üniversitelerin veteriner fakültelerinde dna testi yaptırmaktır.
iyi ilgilenildiğinde kedi gibi olabilen papağan,bunlar kolay kolay kanat altlarına filan dokundurmazlar,ama sahibini bir kez benimserse bildiğin oyuncak kuşa dönerler.ha niye dokunacaksın ki hayvana filan demeyin. papağan konusunda gercekten uzman diyebileceğimiz veterineri bulmak en azından taşra koşullarında çok zor.kümes hayvanı,güvercin gibi kanatlılardan anlayan çok ,ama bu kuşların acaip bir psikolojik yapısı var,hayvan resmen karakterli.öyle tavuk besler gibi beslenmiyor,yeni bir yeme alıştırmak bile oldukça zor,sahibiyle iletişiminin çok iyi olması gerekiyor,jakoların akıl almaz psikolojik problemleri de olabiliyor bunları değerlendirebilecek veteriner kolay kolay bulunamadığı icin her jako sahibi bu konulardaki bilgiyi bizzat edinmek zorunda.eğitimli ve gelişmiş bir jako söz konusu değilse, çocuk büyütmek gibi birsey aslında. çocuk büyütürken bile büyüklerden ,başkalarından tavsiye almak,onların deneyimlerinden yararlanma imkanı bolca iken jako apayrı bir dünya.
hastalıkları, sorunları ile başa çıkabilmek icin jako yu iyi tanımak,çok iyi iletişim kullanmak gerekiyor beş ay önce kafesine elimi sokarkan berbat bir sesle çığlık atan ki petçiler buna "hırlama" der papağanım beş ayın sonunda tırnaklarına törpü yaptırıyor,gagasını temizlememe,yıkamama,her tarafına dokunmama izin veriyor.jako beslemek cocuk büyütmek gibi dedik ya ilgilenirken temizliğini yapmak,mamasına, ilacına,suyuna dikkat etmek,davranışlarını çok iyi gözlemlemek ve onu oyuncaklarla mesgul etmek gerekiyor.
türkiye'de jakolar iki farklı kaynaktan geliyor.ithal jakolar ve el büyütmesi jakolar
ithal edilen jakolar bir kaç aylık iken doğadan tutulan yavrular ve bir kaç büyük pet firması tarafından getiriliyor.ama nesli tehlike altında olan bu türün nasıl ithal edildiği acıkcası muamma.
el büyütmesi jakoların bir kısmı çiftliklerde üretiliyor çok azı ise amatör üreticiler tarafından anne altında kuluçka sonrası ortaya çıkıyor.
aralarında tercih yapmak gerekirse el büyütmesi jakolar daha çabuk ev ortamına ve yeni yiyeceklere alışacağı icin tercih sebebi.vahşi hayattan koparılıp gelenlerin alıştırılması biraz daha zor
petshoplarda sadece ayciceğine alıştırılan jakoların yeni bir yeme alıştırılması en iyi sartlarda aylar alabiliyor.
jako sahibi olacak kişilerin çok ama çok sabırlı olması gerekiyor.dedik ya tavuk beslemek gibi değil jako beslemek,jako ev ortamında özgür olmalı.jakonun bu özgürlüğü evde oradan oraya ucması filan değil tabii ki.kanatlarının bir kısmı uçlarından kesilir ve bu şekilde kanat ayarı yapılır ,kanaatimce bu kanat ayarı olayı yanlıştır ve hayvanın psikolojisini bozar.jako her hangi bir tünekte saatlerce etrafı seyrederek durabilir ve bundan sıkılmaz.kendine özgü bir uyku düzeni vardır gün icinde arasıra sekerleme yapar,güneş batınca uyumak ,güneş doğunca uyanmak ister.uyku düzeninin bozulması,gece saatlerinde etrafında hareket ve ısık olması onu asabi yapar.
asabi deyince,jako ile ilgilenmezseniz de asabi olur.asabi olunca tüylerini yolar,tırnaklarını bile yer.
jako ile ilgili olarak bir husus da şu aklıma gelmişken,
doğadan yakalanan jakolar doğadan hastalık da getirebilir,aylar sonra,yıllar sonra nüksedebilen bu hastalıklar ölümcül hastalıklar olabilir.jako eğer bir hastalık barındırıyorsa, bulunduğu ortam az da olsa kümes gibi kokar,sık sık havalandırılması gerekir,bunu yaparken de hayvanın cereyanda kalmaması gerekir ki gercekten hassas hayvandır çabuk etkilenir.ortam sıcaklığı da jako icin çok önemlidir,genetik olarak tropikal kuşak hayvanı olan jako icin 20 derecenin üzerinde bir oda sıcaklığı gerekir.jako,suyu sever ama yıkanmaya alıştırılması da epey zahmetlidir.
edit: daha önce farklı bir sözlükle farklı zamanlarda yazdığım yazıları bir araya getirdim,anlam bütünlüğü,edebi düzeni olmayabilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?