bir de dersim isyani dönemin askerlerinden olan hacı ibrahim hulusi yahyagil`in ağzından kaleme alınmıştır ve bu kaleme alınan yazı olayın taraflarından yani asker devlet politikası taraftarı bir askerin ağzından birebir yazılmazı bir çok gerçeği ortaya koymaktadır. insanlar dersim adını duyunca hele ki dersim isyani söz konusu olduğunda biz dersimlilere aşağılık insanlar gibi bakması ben ve benim gibi dersimli oluşundan gurur duyan insanları böylesine acımasız ve bilinçsizce yargılaması acıdan da öte olsa gerek.
öncelikler hacı ibrahim hulusi yahyagil kimdir? evet hacı ibrahim hulusi yahyagil, 1895`te elazığ harput`ta dünyaya geldi. birinci dünya harbinde, kafkas ve çanakkale muharebelerinde bulundu. 1925 senesinde harbiyeye girdi.
1950 senesinde albay rütbesiyle emekliye ayrıldı. bediüzzaman`ın ilk talebelerindendir. 25 temmuz 1986`da elazığ`da vefat etti..
şimdi onun ağzından kaleme alınan dersim isyanına gelelim:
1938`de bizi dersim isyanını önlemeye ve bastırmaya memur etmişlerdi. isyan dedikleri şey de, bazı dağ köyleri o yıl vergi verememişti. bize verilen emir ise tek kelime idi: `imha!...`
"canlı bir şey bırakmayınız; genç-ihtiyar, çocuk-kadın ve saire."
"bunların çoğu rafızî idi. fakat bu tarz bir muamele ile, bunlar salâh mı bulacaklardı? ben kıt`a komutanı idim. en çetin ve zor vazifeyi de bize verdiler.
"sen piyadesin, seni topla takviye etmek gerektir` dediler.
"müthiş bir hüzün ve ızrıdap içinde idim. hz. üstad benim bu hüznümü hissetmiş. bu durumu kendisine yazıp soramadım. nasıl yazabilirdim? bu ızdırabımı kâğıda nasıl dökebilirdim? tam merhum pederimle vedalaştım. hayvana bindim gidiyordum. bir de baktım, hizmet eri koşarak geldi. elime bir mektup verdi. mektubu açtım. mektubu üstad kastamonu`dan ürgüp müftüsü olan kardeşi abdülmecid vasıtasiyle gönderiyordu:
"hulusi`nin bir gailesi var, diye hissediyorum. merak etmesin. risale-i nur`un şakirdlerine inayet ve rahmet, nezaret ve himayet ederler. dünyanın meşakkatleri madem sevap verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır içinde, şükür ile, metanetle mukabele edilmek gerekir. hem o, hem sizler, bütün dualarımda ve kazançlarımda benimle berabersiniz." [bk: kastamonu lahikası, s. 10.]
"az sonra isyân olan bölgeye gittik. döndük dolaştık. o bölgesi terk etmişler, dağlara mağaralara çekilmişler. rahmet-i ilâhîye yardımımıza yetişti. elimizi kirletmeden ve kana bulaştırmadan bizi kurtardı.
kaynak: hacı ibrahim hulusi yahyagil - son şahitler bediüzzaman said nursi`yi anlatıyor (necmeddin şahiner - yeni asya yayınları 1.cild s. 318)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?