19. yüzyılın ünlü piyanist ve bestecisi clara josephine wieck, 13 eylül1819da leipzigde dünyaya geldi. babası müzik öğretmeni ve piyano firması sahibi friedrich wieck, kızının yeteneğini küçük yaşta keşfederek 5 yaşından itibaren onu müzisyen olarak yetiştirdi. 9 yaşındayken konserlerde çalmaya başladı. 11 yaşında ise ilk solo konserini verip ilk bestesini yaptı. 1831 - 1836 yılları arasında babasıyla birlikte avrupayı dolaşarak bir dizi başarılı konser verdi ve harika çocuk” olarak ünlenerek mendelssohn, paganini, chopin, goethe gibi zamanın önde gelen müzikçi ve edebiyatçılarının hayranlığını kazandı.
piyanist olarak ünü gittikçe yayılıyor, bunun yanında ailesinin maddi durumu da gittikçe iyiye gidiyordu. clara, baba wieckin eğitim metodunun ne kadar başarılı olduğunun canlı bir kanıtıydı, sayesinde babası daha çok ve daha paralı öğrenciler buluyor, bu arada piyano satışları da artıyordu. bu mutlu hayatları claranın 16 yaşındayken babasının öğrencilerinden robert schumanna aşık olmasıyla bozuldu. aslında clara, kendisinden 9 yaş büyük olan roberti 9 yaşından beri tanıyordu. wieck, bu beraberliğe şiddetle karşı çıktı, evlenmelerine izin vermedi. bunun üzerine clara ve robert evlenme izni alabilmek için mahkemeye başvurdular. bu mücadele baba wieckin direnmesi yüzünden üç yıl sürdü.
baba wieck, yaklaşık üç yıl boyunca mahkemelerde bu savları yineleyerek izin vermemekte direndi; onun bu direnci ve yasaklamaları gençleri birbirlerinden uzaklaştıracağına daha da yakınlaştırdı. clara ve robert, bu süre içinde birbirlerine 400e yakın mektup yazdılar ve gizlice buluşmaya da devam ettiler. bu arada clara, başarılı konserlerini ve robert de bestelerini yapmayı sürdürdü. hatta robert, mesleksiz olduğu iddialarına son vermek amacıyla bir yandan da dergilerde müzik yazarlığı yaparken bir de felsefe diploması aldı.
sonunda mahkemeden izin çıktı ve 1840da clara 21 yaşına girmek üzere iken rober ile evlendi. babası bu yenilgisinden dolayı yeni evlilere o kadar kin duyuyordu ki, claranın yıllar boyunca verdiği konserlerden kazandığı paradan kızına tek kuruş vermediği gibi hayatlarını zorlaştırmak için de elinden geleni yaptı. öyle ki clara, kendi piyanosunu bile ancak aylar sonra kendi evine getirebildi.
alman yönetmen peter schamoninin 1983 tarihli frühlingssinfonie (ilkbahar senfonisi) isimli filmi, clara ile robertin gençlik yıllarını, tanışmalarından evlenmelerine kadar olan süreci konu alıyordu, nastassia kinskinin canlandırdığı clara, yeni evine baba evinden kendi piyanosunu da getirdiğinde kocası: evimiz iki piyano için biraz küçük değil mi? diye soruyor ve film sona eriyordu. bu cümle bir bakıma bu evliliğin geleceğini de özetliyordu. başlangıçta evliliklerinin hem duygusal hem de mesleki açıdan verimli bir beraberlik olacağını düşünmüşlerdi ama zaman geçtikçe bazı dengeler özellikle clara aleyhine bozulmaya başladı.
robert evliliklerinin ilk on yılı boyunca halâ tanınmamış bir besteci olduğundan ve pek para da kazanamadığından ailenin geçimini sağlamak claraya düşmüştü. kocası bu durumdan pek hoşnut olmasa da clara, konser turnelerine çıkarak ve dersler vererek hem kocasına, hem de 14 yıllık beraberliklerinin ürünü olan 8 çocuğuna bakmayı üstlendi. bu arada gerek konserlerinde bestelerini çalarak, gerek yeni besteler yapmaya teşvik ederek kocasına müzik konusunda destek vermeye devam etti, hatta zaman zaman kendi çalışmalarından ödün vermesi gerekse de; çünkü robert bir evde aynı anda iki piyanonun birden çalmasından rahatsız oluyor, bu gürültüde beste yapamıyordu. bu konuda fedakarlık eden de her zaman clara oluyor, bir piyanist için elzem olan günlük egzersizlerinden bile vazgeçiyordu.
evlenmeden önce clarayı sürekli çalışması ve beste yapması için teşvik eden robert, evlendikten sonra neredeyse onun çalışmalarını engeller olmuştu. besteci -yorumcu evliliğinin olabilecek en ideal beraberlik olacağını savunuyor görünse de claranın kendisinden daha önde olmasını bir türlü hazmedemiyordu. yıllar geçtikçe robertin ünlü ve başarılı eşinin gölgesinde tanınmamış bir besteci olarak kalmasının huzursuzluğuna kalıtsal hastalığının sebep olduğu sinir krizleri de eklenince schumannların evliliği iyice tahammül edilmez hale geldi ve robert bir intihar girişiminin ardından, 1854 yılında bir akıl hastanesine kapatıldı, 1856da da orada öldü. bütün bu süre içinde clara, kendisini sadece bir kez, ölümünden iki gün önce ziyaret edebildi.
clara, kocasının ölümünden sonra da müzikteki başarılarını sürdürdü. konser piyanistliğine ve öğretmenliğe devam etti. bu arada robertin bütün eserlerini yayımlatarak bestelerini tanıtma çabalarında başarılı oldu. robert schumann besteci olarak gerçek ününe ancak öldükten sonra ulaşabilmişti. clara, sonraki yıllarda bir yandan çocuklarını üçünün ölümü (biri de robert hayattayken ölmüştü) diğerlerinin de bazı sorunları yaşamını daha da zorlaştırmasına rağmen müzik çalışmalarına hiç ara vermedi.
1878de frankfurt konservatuarının baş piyano öğretmeni oldu ve pek çok öğrenci yetiştirerek piyanistlikte bir ekol oluşturdu. bu yıllardaki en yakın dostlarından biri de kocası hayattayken de aile dostları olan besteci johannes brahmsdı. brahmsa da bestelerinde esin kaynağı oldu, bestelerini tanıtmak için çaba harcadı. brahms ise bir çok bestesini claraya ithaf etti. kimi müzik tarihçilerine göre ilişkileri dostluktan da ileriydi. clara, 1888de 60. sanat yılını kutladı. son konserini 1891de verdi ve konservatuardan da ayrılarak sadece evinde ders vermeye devam etti. clara, 26 mart 1896da frankfurtta hayata veda etti. bu brahms için büyük bir darbe oldu ve onun ölümünden sonra sadece bir yıl yaşayabildi.
aynı zamanda clara josephine wieckin, sanata yaptığı katkılarından dolayı 100 alman markı üzerine resmi basıldı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?