on yedinci yüzyılda, osmanlı imparatorluğunun başkenti istanbulda yaşayan minyatür ustası eflatun (serhat tutumluer), ustalarının kendisine öğrettiklerine karşı gelerek, eşinin ve oğlunun ölümü sonrasında, batılı tarzda portrelerini çizer. bu tarz portrelerin islam dinine aykırı olduğunu düşündüğü için, içinde çelişkili duygular kabaran eflatun, bir gün zorla bir osmanlı vezirinin konağına götürülür. vezir, eflatundan, osmanlı imparatorluğuna karşı ayaklanan danyal (nihat ileri) adlı sözde bir şehzadenin, idamından önce batılı tarzda portresini yapmasını ister.
çırağı rehin alınan eflatun, bu emir karşısında vezirin bir grup silahlı adamıyla birlikte anadolu bozkırlarına doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. yolda rastladığı köle kızı leylayı (melisa sözen) acıyarak yanına alan eflatun, taht kavgasının ortasında bir yandan varolma mücadelesi verirken diğer yandan da bu güzel köle kız ile gizliden gizliye bir aşk yaşamaya başlar. verdikleri kayıplara rağmen şehzade danyalın hapsedildiği kaleye vardıklarında grubu büyük bir sürpriz beklemektedir.
kavganın ve aşkın imparatorluğunda hayatta kalma savaşı veren eflatun ve leyla, hayalle gerçeğin harmanlandığı bu büyülü masalda kendi cennetlerini yaratırlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?